TR EN

Dil Seçin

Ara

Baharı Onunla Selamla

Baharı Onunla Selamla

Ey Allah'ım beni Senden ayırma!

Senden uzaklarda olmuyor Allah’ım…

Kalbimi senden uzaklarda tutma, bırakma Allah’ım.

Adının anılmadığı sohbet sohbet değil, söz söz değil. Adının geçmediği şarkılar şarkı değil.

...

Hızla geçiyor zaman. 

Uzayı fethe çıkıyoruz ama kalbimizi fethedemedik.

Cidden acayip bir devir.

Zaman belli değil, hız belli değil.

Göz açıp kapayana kadar değişiyor mevsimler.

Yolunda gitmeyen bir hayat, kuruyor, bitiyor. Buhar olup uçuyor. Geride bir iz kalmıyor.

Yaşanmış mı yaşanmamış mı belli değil…

Nerede bunca yaşamış insan, şimdi nerede?

...

Yediden yetmişe sarmış hepimizi bir dünya telaşı.

Duygular birbirine karışmış. Akıl belli değil, vicdan belli değil.

Kalbimiz bir kenarda duruyor, Rabbim Seni özlüyor.

Senden uzak olmuyor Allah’ım olmuyor.

Ben mi yaşadım bunca yılı diye soruyor insan.

Sormalı da zaten.

Belki de bir hiç uğruna ne günler, ne nefesler tüketmişiz boşuna.

Gaye bu muydu dünyaya gelmekten? Maksat bu muydu yaşamaktan?

Gayesiz bir hayattan geriye ne kalır ki?

Gün belli değil, ömür belli değil.

Ne tuhaf şeyler görüyoruz, ne garip şeyler yaşıyoruz.

Yerdeki gölgesine destanlar yazanlar var.

Gaflet karanlığında nice aydınlar var...

Seni unutmuş, seni anmaktan uzaklaşmış nice dudaklar var.

Konuşan, konuşturanın kim olduğunu unutmuş. Olacak iş mi?

Dil belli değil, söz belli değil.

Bu kadar mı uzaklarda kalacaktı bu kalp?

Şimdi içinde bir hasret var alev alev yanan.

Allahım, açılan kapılar sana çıkmıyor ve sana ulaşmıyorsa, bu hasret bitmez, bu ateş sönmez.

...

Hedef, hayatı öylesine yaşamak değil, yüce bir maksat, bir ideal etrafında toplanıp, bu hayatı Senin istediğin şekilde yaşamaktır Allah’ım.

İzin ver Allah’ım bu bahar bülbül olup şakıyayım.

Gül olup kokayım.

Seni anlatan bir dil, bir ses, bir kalem, bir nefes olayım.

...

Allah’ım gecelerde seni anayım.

Sabahlarıma Seninle başlayayım.

Adını anmakla mutlu olayım. Şu dünyada adını anmaktan uzaklaşan ne kadar dil, akıl varsa, hepsinin namına ben adını anayım.

...

Her şey ayan beyan ortada.

Dallar yaprak yaprak. Çiçek çiçek.

Baharda ağaçlar bembeyaz. Filizler yeşeriyor.

Toprağa atılan tohum adını duyuruyor hece hece.

Bahar bir kuşun ötüşünde, bir çiçeğin renk renk nakşında gizli.

Senin emrinle açıyor.

Ya ben?

Bunlara şahit olmaktan uzak bir hayat yaşayan ben.

Şimdi nerelerdeyim, kimlerleyim sormam gerek.

İdealime ne kadar yakınım, ne kadar uzağım sormam gerek. 

Kalbimi senden uzaklarda bırakma Allah’ım.

Bir damlanın bile arzusu buhar olup semaya yükselmek. Oradan da yağmur olup denizlere kavuşmak.

Ya ben?

Dünya hayatında şunca ömür yaşamış olan ben? Ötelere hasret, denizlere hasret bir insan.

Bu dünya çöllerinde yolumu kaybetmemem için bana yardım et yâ Rab!..

Senin için söylenen sözler, yazılan yazılar, hepsi başka bir mana taşır. Sonsuzlaşır onlar, ebedileşir.

Dinleyen kulaklarda, seyreden gözlerde…

Adına okunan ilahiler, şarkılar, besteler… Adını anmakla güzelleşir.

Senin için vazgeçilen tüm günahlar, sonunda iyiliğin ve cennetin kapısına varır.

Dünya yollarının gayesini anladık yâ Rab.

Yollar ki, Sana varmak içindir.

Allah’ım; duygularımı Senden uzak tutma, kalbimi Senden uzaklarda bırakma.

Uçuruma bakan bir çocuk gibi hatıralar arasından seçtiğim bir fotoğraf bu. Korkuyorum boşa geçmiş diye gençliğim. 

Kalbim senden uzaklarda kalınca korkuyorum. Üşüyorum.

Ürkek bakışlarla bakıyorum maziye.

Öyle bir noktasına geldik ki ömrün, başlamadan bitiyor geceler.

Başlamadan bitiyor sabahlar.

Kısa süren yaz gibi, bitti gitti gençliğim.

Dün oynayan çocuk, bugün yok artık. Şimdi ihtiyarlığın eşiğinde bir misafirim.

Ömrün çilesinde eriyoruz. Güneşli bir mevsimde ateş ateş yanıyoruz. Toz toz savruluyoruz.

Nisan yağmurunun getirdiği mutluluğu yaşıyoruz.

Dua dua yükselip bulutlara ulaşıyoruz.

...

Yıllar yılı umutla bekledik. Gözümüz yaprakta, gözümüz baharda. Gözümüz sonsuz olan rahmetinin affında.

Rahmet bize yerden yağar.

...

Allah’ım yarattığın her şeye hasretiz ama Sana daha çok hasretiz.

Bir nefes havaya muhtaç olan insan, o nefesi her daim yaratana nasıl muhtaç olmaz ki!..

Dünya yolcusuyuz biz.

Bu yollar rehbersiz aşılmıyor. Sevgili Peygamberimden (asm) uzak bir ömür olmuyor. O ömür maya tutmuyor.

Anladık, bildik..

Şeytanın ve nefsimizin avutmak için söylediği sözleri çok dinledik. Bazen de kandık ama rahmetin yetişti imdadımıza.

Rehbersiz yürünmüyor bu yollarda.

Sağlam bir bilginin ışığı düşmeden önümüze, Kuran’ımız kuşatmadan hayatımızı, ısınmıyor içimiz.

Yaşamak işte bu diyoruz.

Yaşamak senin çizdiğin ve gösterdiğin yolda yürümektir.

Buğulanan gözlerimizi bir kez daha açıp bakıyoruz. Elimizde duadan gayrı bir şey yok.

Bir dua gibi yükseliyor içimizden bir ses. Bütün bir ömrün kefesini dolduruyor o cümle:

Allah’ım senden uzaklarda bırakma beni, bırakma bizi.

Huzuruna, cennetine al cümlemizi...

“Ey Allah’ım, beni senden ayırma

Beni Senin cemalinden ayırma.”

(Eşrefoğlu Rumi)