Bazen hayatın zorlukları içerisinde sizin de kendinizi “çıkmaz sokakta” gibi hissettiğiniz oluyordur. Çareler, yollar tükenmiş; gidecek yer kalmamış; çıkmaz sokaktasınız ya, ruhunuz daralmış.
Peki, bugün şehrin hengâmesinden usul usul uzaklaşarak, kıvrılan yolların sonunda bir çıkmaz sokakta bulsanız kendinizi ne hissederdiniz? Ağaçları koyu gölgeli, pencereleri dantel perdeli, kapı önleri rengarenk çiçekli… Köşeye sıkışmışlık mı? Yoksa sükunet içinde solunan bir huzur havası mı?
Modern şehirlerin tek tipli kamusal mekanına benzemeyen bir alan çıkmaz sokak. Belki herkese açık olmayan, keskin ayrımlarla değil, yumuşak geçişlerle kendine ulaşılan, sakinlerine özel ve mahrem bir hayat imkanı sunan özel bir yapılaşma tarzı. Yeni şehirlerde pek rastlanmayan, geçmişten gelenleri ise bizi yavaş yavaş terkeden…
Esasen Doğu ya da Müslüman şehirlerine baktığımızda “insan” odaklı bir yapılaşmayı farkederiz. Sadece insan da değil, hayvanlar, ağaçlar, kuşlar da şehrin muhterem sakinleridir ve şehrin ince detaylarına dikkat edildiğinde onların da ustalıkla gözetilmiş olduğu görülür. Batı şehirlerinin aksine savunma ya da saldırı odaklı bir yapılaşma yoktur Müslüman şehrinde. Şehir, yaşamaya ve yaşatmaya yöneliktir. İslam şehir mimarisinde merkezde ulu cami ve onun etrafında hayatın döndüğü çarşı bulunur. Sonrasında ise giderek daralan sokaklar sarmallar halinde şehrin kenarlarına dek ulaşır. Batılıların bir dönem küçümseyerek baktıkları ve karmaşık ve düzensiz diye niteledikleri bu helezonik yapı aslında bilinçli bir yapılaşmadır. Ana caddelerin herkese açık yapısı, meskenlere doğru gidildikçe kıvrılan sokaklarla özel ve mahrem alanlara dönüşür. Ve genellikle bu kıvrımlı sokaklar bir çıkmaz sokakla son bulur.
Bugün bizim yaşadığımız modern şehirlerde kapı eşiğinin hemen dışı kamuya ait bir alandır. Oysa çıkmaz sokaklara aşamalı geçişlerle ulaşılır. Evin kapısı hemen kalabalık bir anayola açılmaz. Çıkmaz sokak açık bir sokağa, sokak da anayola açılırken mahremiyet de korunmuş olur. Aile sözkonusuysa gözden ıraklık önemlidir ve çıkmaz sokak bunun için biçilmez kaftandır.
Öte yandan çıkmaz sokaklarda yaşayan insanlar birbirlerini çok iyi tanırlar. Dolayısıyla dışarıdan gelen bir yabancı hemen fark edilir. Bu da çıkmaz sokakları güvenilir kılar.
Özellikle de çocuklar için çıkmaz sokak büyük nimettir. Çocuklar çıkmaz sokakta güven içinde büyürlerken, bir yandan da hayatı yaşayarak öğrenirler. Çıkmaz sokak kâh oyun alanı, kâh okul, kâh irşad mekanı, kâh sohbet alanı, kâh mutfak, kâh terapi mekanıdır. “Çıkmazlarda” olabilmek bir nimet bile sayılabilir bu sokaklarda…
Çocukluğum bir çıkmaz sokakta geçti. Ve bugünden baktığımda hayatıma pek çok şey kattığını fark edebiliyorum. Tabi sadece sokağın çıkmaz oluşu değildi bugünümüze iz bırakan. Elbette o çıkmaz sokağın naif sakinleriydi. Bugün kendi çocuklarımız için özlemini duyduğumuz güvenilir, samimi, sevgi dolu komşular… Koruyup kollayan, yedirip içiren, elinden tutan, gönlünden yakalayan… Muhabbeti, saygıyı, paylaşmayı, merhameti onlarda gözlemişiz. Hayatı öğretmişler de fark etmemişiz.
Modern şehir mimarisine çıkmaz sokaklar geri gelir mi bilemem. Yakın zamanda zor görünüyor. Ama en azından sakinleri gelebilseydi diyesi geliyor insanın… Düşünsenize, ne de güzel olurdu…