TR EN

Dil Seçin

Ara

Bu Nasıl Yakınlık?

“İnsana şahdamarından daha yakın” sözü maddi bir mesafeyi dile getirmek için söylenmiyor.

 

“Allah hem sonsuz uzakmış hem de insana şah damarından daha yakınmış... Bu nasıl bir uzaklık, yakınlıktır anlamadım... Uzak, yakın gibi sözler bir mesafeyi, bir yeri hatıra getiriyor...” 

Hayır, onun bir “yeri” yok. Madde ya da cisim değil ki bir yeri olsun. Yer tutmak, bir mekânda olmak maddi varlıkların özelliğidir. “İnsana şahdamarından daha yakın” sözü maddi bir mesafeyi dile getirmek için söylenmiyor.   

Evet, o sana yakın, sen ondan uzaksın. Güneşi düşün... Renkleri, ışıkları, ısısıyla sana pek yakın. Gözünün içine kadar giriyor. Her yerde onun pırıltılarını, renklerini, hararetini görüyorsun, ısısını hissediyorsun. Özellikleriyle, nitelikleriyle sana yakın, pek yakın. 

Fakat sen güneşten pek uzaksın. Yaklaşmak için çok büyük mesafeleri aşman gerekir. Yükselmek için hava gibi latif olmalı, en azından Ay kadar büyümelisin. Ancak o zaman güneşle perdesiz görüşebilirsin. 

Öyle de, seni yaratan zat sana isimleri, nitelikleri, fiilleriyle pek yakın. Kalbini, beynini, sinirlerini yaratıyor, çalıştırıyor. Hem kendinde hem de her yerde onun isimlerinin belirtilerini görüyorsun. Yaratıyor, biçimlendiriyor, nimetler veriyor. Her varlık üstünde onun tesiri var. Her yaratılan eser onun bir ayeti, alameti, nişanı. O hep seninle, hep sana yakın. Oysa sen ondan sonsuz derecede uzaktasın. 

Sebepleri kendine perde yapmış. “Yetmiş bin perde” tabiriyle anlatılmak istenen budur. 

Yaratılan her varlık bir netice, o yaratılışa vesile olan her şey de bir sebep. Allah, hakîm ismi gereği sebepleri kendine perde yapıyor, her eserini bir sebebe bağlıyor. 

Mesela, ağaç meyveye sebeptir. Toprak, su, hava ve ısı ağaca sebeptir. Bulut, yağmura sebeptir. Buharlaşma, buluta sebeptir. Zincir böylece uzar gider. Bu sebepler sayılamayacak kadar çoktur. 

İmanın nuruyla bakan kişi, sebeplerin arkasındaki ilahi ilmi, iradeyi, kudreti görür, perde arkasındaki sanatkârı tanır. İmanı, bilgisi ve sevgisi artar. Bu nurdan mahrum olanlarsa sebepler perdesine takılır kalırlar.