TR EN

Dil Seçin

Ara

“Sosyal Mesafe Kuralı”nı Arı ve Karıncalardan Öğrenelim

“Sosyal Mesafe Kuralı”nı Arı ve Karıncalardan Öğrenelim

Toplumsal sınıflar halinde yaşayan, ortaklaşa çalışan ve aralarında kesin bir iş bölümü bulunan tek canlı türü sadece insan değildir. Karıncalar ve arılar âlemi de sosyal sınıflar halinde yaratılmışlardır. Hatta öyle ki bu karınca ve arılar âleminde şaşılacak derecede enteresan ve biz insanlara örnek olabilecek davranışlar sergilenmektedir. İşte bu davranışlardan biri de “sosyal izolasyon”dur.

Toplumsal sınıflar halinde yaşayan, ortaklaşa çalışan ve aralarında kesin bir iş bölümü bulunan tek canlı türü sadece insan değildir. Karıncalar ve arılar âlemi de sosyal sınıflar halinde yaratılmışlardır. Hatta öyle ki bu karınca ve arılar âleminde şaşılacak derecede enteresan ve biz insanlara örnek olabilecek davranışlar sergilenmektedir. İşte bu davranışlardan biri de “sosyal izolasyon”dur. Malumunuz, şu günlerde uzmanlar tarafından koronavirüs salgınından korunmak için hararetle sosyal izolasyon öneriliyor. Bakın bu işi karınca ve arılar milyonlarca yıldır nasıl başarı ile yapıyorlarmış gelin hep birlikte okuyalım.

Koloni halinde yaşayan bu canlılarda enteresan bir şekilde sosyal mesafeyi koruma stratejileri görülmekte. Örneğin enfeksiyon taşıyan karıncalar, zamanlarının çoğunu yuvalarının dışında geçirirler ve koloninin diğer üyeleri ile etkileşimde bulunmaktan kaçınırlar. Arılarda ise larvaların enfekte oldukları bilgisi yuvadaki diğer arılara feromon salgısı ile haber verilir. Yuvadaki diğer arılar da bu larvaları yuva dışına çıkararak koloniyi salgından korurlar. Enfeksiyon taşıyan yetişkin arılar ise ilahi bir yönlendirme ile zengin antibiyotik içeriğine sahip bal ile kendisini tedavi etmeye çalışırlar.

Bu noktada en ilginç olan da nedir biliyor musunuz?

Yetişkin arılar iyileşemezlerse koloniyi korumak adına kendilerini yuvadan izole ederler. Enfeksiyondan ölen arılar ise görevli arılar tarafından yuvadan uzağa götürülerek korunma tedbirleri artırılır.

Böcekler dünyasında biz insanları hayrette bırakan bunun gibi pek çok akıllıca, bir amaca yönelik, planlı davranışlar vardır. Karınca ve arılardaki bir emir komuta zinciri olmadan gerçekleşen bu organize davranışları, içgüdü ismini takarak geçiştiremeyiz. “İçgüdü” ya da “dürtü” olduğu söylenen bu tip davranışların, biyoloji biliminde de doğuştan gelen davranışlar olduğu söylenir. Ve organizmanın türüne özgü ortaya çıkan ve bir amaca yönelik davranışlar olarak tanımlanır. Demek ki bu mucizevi davranışlara içgüdü demek aklı tatmin etmiyor. Bu durumda, sonsuz bir ilim ve zekâ gerektiren bu bilgileri ve işleri bu canlılara kim yaptırıyor?..

Gerçek şu ki, canlılardaki bunun gibi gizemli davranışları açıklamak için kullanılan “içgüdü” terimi, bu mucizevi davranışların sırrını çözmüyor. Yani bu; bir izah değil, bir isimlendirmedir sadece. “İçgüdü” ya da “dürtü”, canlılara doğrudan doğruya ilham edilen bilginin asıl kaynağını görmezden gelen ya da gizlemek isteyen inançsız bilim adamlarının uydurduğu sihirli kavramlardır.

Sonuç olarak, biz insanların asırlarca süren tecrübeler ile ancak elde edebildiği birçok davranışı, akıl ve şuurdan yoksun olan bu böcekler nereden ve nasıl öğrenmiş olabilirler? Ya bu akılsız hayvancıklar biz akıllı insanlardan daha üstün bir zekâya ve ilme sahipler; ya da onları sevk ve idare eden bir güç tarafından, genlerine kodlanan bir program çerçevesinde hareket ettiriliyorlar. Karınca ve arılarda akıl, şuur olmadığına göre, bu canlıları programlayan ve dürten, onlara neler yapacaklarını ilhamen öğreten bir güç olmalı… Akılsız canlıların akıllıca işleri ise, her şeyi sevkeden o gücü gösteriyor.

Son söz olarak; sağlığınız için sosyal mesafeyi koruyun.