Hz. Mevlana, "görmek" aynasında Allah'ın lütfunu ve iradesini böyle görüyor:
...
Oğul, yağ parçasını görmeye sebep bilme;
yalnız onunla görülseydi, hiç kimse rüyada bir şey göremezdi.
Melek de, şeytan da görür;
ama ikisinde de ne göz vardır, ne de gözdeki yağ parçası.
Zaten nurun yağ parçasıyla bir ilgisi yoktur;
fakat merhamet sahibi, sevgiler bağışlayan Allah, bir ilgi bağışladı ona. (IV-2403)
Hem rüzgara bir görüş vermeseydi,
Ad topluluğunu nasıl ayırd edebilirdi?
İnananı, düşmandan nasıl ayırd edebilirdi...
Nemrud’un ateşinde göz olmasaydı,
zahmete katlanır da Halil’i ağırlar mıydı?
Nil’de o nur, o göz ve görüş olmasaydı,
Kıpti’den Sıbti’yi seçebilir miydi hiç? (IV-2412-2415)
Kıyamette şu yeryüzü, iyiyi kötüyü görmediyse,
nasıl şahitlik edecek?
Halini, haberlerini söyleyecek yeryüzü;
bize sırlarını açacak? (IV-2421-22)
Kıyamet günü, sözüme şahit olsun diye
başımı yere koymadayım, secde etmedeyim.
Bu yeryüzü, “Çetin bir depremle sarsıldığı gün,”
kıyamet günü, hallerimize şahit olur. (I-3287)