TR EN

Dil Seçin

Ara

''Eşcinsellik Geni'' Yok

''Eşcinsellik Geni'' Yok

Cambridge, Massachusetts’teki Broad Institute of MIT ve Harvard’da genetikçi olan araştırma yazarı Andrea Ganna’nın ifadesiyle: “Eşcinsel geni diye bir şey yok.”

Cambridge, Massachusetts’teki Broad Institute of MIT ve Harvard’da genetikçi olan araştırma yazarı Andrea Ganna’nın ifadesiyle: “Eşcinsel geni diye bir şey yok.”

 

Taraflı bir takım medyada, erkek ve kadın dışında eşcinsellik şeklinde üçüncü bir cinsiyetin daha olduğunu, bunun kanıtlarının bulunduğunu iddia ediyor ve sürekli tekrarlıyorlar. Yeni yapılan geniş çaplı bir araştırma bunun yanlış olduğunu gösterdi.

Cinselliğin genetik temeli üzerine bugüne kadarki bu en büyük çalışma; insan genomunda eşcinsel cinsel davranışla bağlantılı beş noktayı ortaya çıkardı. Ancak belirteçlerin hiçbiri bir kişinin cinselliğini tahmin edecek kadar güvenilir değildi.

29 Ağustos’ta Nature dergisinde yayınlanan ve yaklaşık 500 bin kişinin genomlarına dayanan bulgular, daha önce yapılan daha küçük çalışmaların sonuçlarını destekliyor ve birçok bilim insanının şüphelerini doğruluyor: Cinsiyet, yani kadın veya erkek olmak genetik bir bileşene sahipken, hiçbir genin cinsel davranışlar üzerinde büyük bir etkisi yok. Bu da eşcinselliğin biyolojik bir temeli olmadığını gösteriyor.

Cambridge, Massachusetts’teki Broad Institute of MIT ve Harvard’da genetikçi olan baş araştırma yazarı Andrea Ganna’nın ifadesiyle: “Eşcinsel geni diye bir şey yok.”

Üreme davranışlarının genetik temelini inceleyen Birleşik Krallık Oxford Üniversitesi’nden Melinda Mills’a göre de, “Bu sağlam bir çalışma.”

 

Önceki Araştırmalar Yetersiz

Bilim adamları uzun zamandır kişinin genlerinin cinsel yönelimlerini kısmen etkilediğini düşünüyorlardı. 1990’lardan yapılan araştırmalar, tek yumurta ikizlerinin çift yumurta ikizlerine veya evlat edinilmiş kardeşlere göre cinsel yönelimi paylaşma ihtimalinin daha yüksek olduğunu gösterdi. Bazı araştırmalar, X kromozomunun Xq28 bölgesi olarak adlandırılan belirli bir kısmının, biyolojik olarak erkek olan insanların cinsel yönelimiyle ilişkili olduğunu ileri sürdü. Ancak sonraki araştırmalar bu sonuçlar hakkında şüphe uyandırdı. Mills, bu çalışmaların hepsinin çok küçük örnekleme sahip olduğunu ve çoğunun da erkeğe odaklandığını söylüyor. Bu, bilim insanlarının cinsel yönelimle ilişkili araştırma becerisini engelledi.

 

500 Bin Kişi Üzerinde Yapılan Araştırma: İki Cinsiyet Var

Son çalışmada ise Ganna ve meslektaşları, SNP adı verilen tek harfli DNA değişiklikleri için yüz binlerce insanın genomlarına bakmak için, genom çapında ilişki çalışması (GWAS) olarak bilinen bir yöntem kullandılar. Ortak bir özelliği olan birçok insan belirli SNP’leri paylaşıyorsa, SNP’lerin bir şekilde bu özellik ile ilişkili olma ihtimali olmalıydı.

Araştırmacılar, çalışma katılımcılarını iki gruba ayırdı: Aynı cinsten biriyle ilişkiye girdiğini bildirenler ve yapmayanlar. Daha sonra araştırmacılar iki ayrı analiz yaptılar. Birinde, bir milyondan fazla SNP’yi değerlendirdiler ve birbirleriyle ortak olan daha fazla SNP’ye sahip kişilerin de benzer cinsel davranışlar bildirip bildirmediklerine baktılar. Bilim adamları, genetiğin cinsel davranıştaki varyasyonun %8-25’ini açıklayabildiğini buldular.

Ganna ve meslektaşları, ikinci analizleri için hangi belirli SNP’lerin aynı cinsiyetten cinsel davranışlarla ilişkili olduğunu görmek istedi ve bu bireyler arasında daha yaygın olan beş tane buldu. Bununla birlikte, bu beş SNP toplu olarak cinsel davranıştaki varyasyonun %1’den azını açıkladı. Ancak Ganna, bu SNP’lerin, herhangi bir bireydeki cinsel tercihleri ​​güvenilir bir şekilde tahmin etmek için kullanılamayacağı konusunda uyarıyor, çünkü hiçbir genin cinsel davranışlar üzerinde büyük bir etkisi yoktur.

Değişik araştırmacılar, aynı cinsiyetten cinsel davranışa karışan bazı SNP’leri tanımlamış olsalar da, genetik varyantların ne yaptığından emin değiller. Biri koku ile ilgili bir gene yakın, Ganna’nın söylediği gibi cinsel çekicilikte rolü var. Başka bir SNP, erkek tipi kellikle ilişkili—bu, bu hormonların aynı cinsiyetten cinsel davranışla bağlantılı olduğunu düşündüren, seks hormonlarının seviyelerinden etkilenen bir özellik. Ganna, sonuçların insan cinselliğinin karmaşıklığını gösterdiğini söylüyor.

 

Sapkınlıkların Biyolojik Temeli Yok

Bazı araştırmacılar ve LGBTQ savunucuları bu tür bir araştırma yapmayı sorgulayabilir, ancak Birney bunun önemli olduğunu söylüyor. Eşcinsel cinsel davranışlar üzerine pek çok sosyolojik araştırma yapıldı, ama bu son derecede karmaşık bir konu. Birney, tartışmaya güçlü, biyolojik temelli bir bakış açısı getirmenin zamanı geldiğini söylüyor.

Sonuç olarak: 500 bin kişi üzerinde yapılan bu araştırma da insanoğlunun erkek ve dişi olmak üzere iki cinsiyeti olduğunu, üçüncüsünün olmadığını göstermektedir. Eşcinsellik bir sapmadır.

Yazımızı bir ayet mealiyle bitirelim:

“Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız Ona itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır.” (Hucurat Suresi, 13)

 

Kaynak: https://www.nature.com/articles/d41586-019-02585-6