İlkokul Öğretmenimiz Arif Hoca / Yaşanmış Öykü
Haydar Mermer
Ara
Haydar Mermer
Şu an ağır ceza hâkimi olan teyzemin oğlu anlattı:
“Biz küçücük bir köyden; kimi hâkim, kimi doktor, kimi kaymakam, kimi de öğretmen olan yirmiden fazla yetişmiş insanın başarısını, ilkokul öğretmenimiz Arif hocaya borçluyuz.”
“Nasıl?” dedim.
Anlatmaya devam etti:
“Okul gezisine götürüyorum diye bizi, ailelerimizden gizli, parasız yatılı imtihanına götürdü.
Zira, o zamanın yaygın düşüncesine göre, hiçbirimizin ailesinin, bizi ilkokuldan sonra okutmayacaklarını ve imtihana girmemize de razı olmayacaklarını iyi biliyordu.
Zaten aylar evvelinden bize doküman ve kitaplar temin ederek, neredeyse haftanın yedi günü kurs vermiş, yine bizim adımıza sınav başvurusu yapmış.
Tüm bunları yaparken, belki ağzımızdan kaçırırız korkusuyla maksadını bizden bile gizlediğini biz sonradan öğrendik.
Ulaşımın zor, vasıtanın kıt olduğu zamanlardı.
Yolun bir kısmını yürüyerek, bir kısmını traktör ve kamyonla, derken ilçeye gelmemiz hayli meşakkatli olmuştu.
Vasıta bulunmaz korkusuyla olsa gerek, 2-3 gün önce gelmiştik.
Üç gün boyunca, lokantada yedirdi, otelde yatırdı.
Otelde yer kalmadığı için kendisi de başucumuzda, tahta sandalyede uyuklayarak sabahladı.
Üstü başı iyi olmayanlara, mağazadan giysiler aldı...
O şartlarda girdiğimiz sınavda başarılı olmalıydık.
Yaşımız küçüktü ama kazanmamız gerektiğini iyi biliyorduk.
Kendimiz için değilse bile Arif hoca için kazanmalıydık.
Ve öyle de oldu…”
“Biz” dedi, gözleri nemlenerek, “Biz bugün her ne isek, hepsini önce Allah’a, sonra Arif hocaya, Arif Sırrı Şirin’e borçluyuz…”
Zafer: Daha önce Zafer Dergisinde Tolstoy’un yazdığı mektupları ve daha sonra da…
Nasreddin Hoca’yı kim tanımaz ki? Adı duyulunca herkesin yüzünde bir gülümseme oluşan,…
1877 ilkbaharının başlarında, arazilerini endişe ile gözden geçiren Minnesota köylüleri, bir yaz…
Yılların marangozuydu. Saçlarını o küçük atölyesinde ağartmıştı. Eskisi kadar işi yoktu artık.…
İstanbul’un bir semtinde hırsızlar bir eve girdiler. Fakat kısa sürede ev sahibinin…