TR EN

Dil Seçin

Ara

Her Şeyin Bir Kaderi Var

Kim  yaratıyor kâinat sarayındaki sanat eserlerini? Bu faaliyetleri yürüten, yıldızları çarptırmadan döndüren, dünyadaki canlılara vakti vaktine rızık veren kim? Kimdir o yaratıcı ki, toplu iğne başı kadar bir tohumdan dev gibi bir ağaç, bir damla sudan insan çıkartıyor?

Doğa” diyor bazı kimseler. Peki, nedir doğa? En kısa tanımıyla, canlı ve cansızların toplamı. Cansızların kendi başlarına bir şey yapamayacakları apaçık bir gerçek. Çekici, çiviyi, tahtayı koy bir odaya, yıllarca bekle, bilgili bir usta bunları kullanmadığı sürece bir sehpa bile yapılamayacaktır.

Toprak, hava, su ve güneş ışığı, elbette çekiçten, çividen ve tahtadan daha bilgili değiller. Oysa bir kar tanesi bile sehpadan daha mükemmel. Cansız, akılsız, şuursuz, kuvvetten, iradeden yoksun cansızların basit bir canlıyı bile yapamayacağı açık.

Gelelim canlılara... Bunların da en şuurlusu insan. Canlıları yapmak şöyle dursun, minnacık bir yaprağı bile yapmaktan aciz. Üstelik o, kendini yaratanı arıyor.

Doğa, canlılarla cansızlardan meydana geldiğine ve bunların da hiçbir şeyi yaratamayacakları kesin olduğuna göre, bu kâinatı ve kâinattaki bütün sanat eserlerini sonsuz ilim, irade ve kudret sahibi olan bir zatın yarattığı açıkça görülebilir.

“Doğa yasaları” tabirini dillerine dolayanlara sor bakalım: Bu yasalar akıllı, şuurlu, iradeli gören, işiten şeyler mi?”

“Hayır!” diyecekler. Çünkü bu soruya evet” cevabı vermenin aklı inkâr etmekten farkı yoktur. Oysa yukarıda saydığımız özelliklere sahip olmayan, yaratıcı da olamaz.

Kaldı ki, yeryüzündeki yasalar bir yasa koyucunun varlığına delildir. Çünkü yasa varsa, onu koyan biri de vardır. Hiçbir yasa kendi kendine ortaya çıkamaz.

Ayrıca, yasaların uygulanması için bir hâkime ihtiyaç vardır. Hâkim olmadı mı hiç bir yasa kendi başına iş göremez.