Mayıs 2007

Kur’ân Kâinatı Okuyor

Değerli dostlar,

Bu ay sizlere, Kur’ân’ın ilmî mucizelerini ele alan bir dosya sayısı hazırladık. Böyle bir sayı hazırlamaktaki amacımız, kısaca Müslümanlar olarak bizim bilime kayıtsız kalamayacağımızı göstermek ve başta kendimiz olmak üzere hepimizi bu konuda teşvik etmektir. Oysa günümüz de dahil bazı Müslümanlar “Kur’ân bir bilim kitabı değildir” iddiasıyla bilim ve fenne uzak durmayı bir marifet saymıştır.

Elbette Kur’ân-ı Kerim’in ‘Kelamullah’ olduğu, dolayısıyla onun ancak bu nazarla okunması gerektiği tartışmadan uzaktır. Fakat Kur’ân-ı Kerim’in kendisi ta fezadan sineğe, embriyodan evrenin genleşmesine, deniz dibindeki dalgalardan parmak izine kadar pek çok örnek üzerinden bilime yol gösteren âyetler va’z ediyorsa, o zaman bir mümin olarak buna kayıtsız kalamayız. Belki kendisini hakkıyla bilemeyen insanlardan önce bu bilimsel gerçeklere ulaşamadığımız için kendi içimizde bir muhasebe yapmalıyız.

Kur’ân’ın birçok âyetiyle bizim dikkatlerimizi kâinata çevirdiğini ve bizi doğayı incelemeye çağırdığını hiçbir zaman unutmayalım.

Burada kısaca değindiğimiz ‘Kur’ân ve Bilim’ konusuyla ilgili daha geniş ve doyurucu açıklamaları, ilerleyen sayfalarda Bilim, Kur’ân ve Müslümanlar adlı yazısıyla Ömer Baldık’ın kaleminden okuyabilirsiniz. Baldık, Müslümanların bilim ve fenler konusunda nasıl bir tavır alması gerektiğini, Kur’ân’da yer alan bilime yol gösteren bazı âyetlerden hareketle çarpıcı biçimde izah ediyor.

Sonrasında bilime yol gösteren âyetler arasından seçtiğimiz yazı konuları şöyle: “Evrenin Kökeni” “Karadelikler” “Bulut Dağları” “Atmosfer Basıncı” “Dünyanın Şekli” “Dağların Kökleri” “Denizlerdeki Su Engeli” “Derin Denizler ve Dip Dalgalar” “Aşılayıcı Rüzgarlar” “Nefes Alan Sabahlar” “Karıncaların İletişimi” “Yuvayı Dişi Örümcek Örer” “Safha Safha İnsanın Yaratılışı.”

…

Değerli okuyucularımız,

Dosya yazılarımız dışında size ilk bahsedeceğimiz yazı, “Allah’ım Sana’dır Dualarım” adını taşıyor. Selim Gündüzalp bu yazısında kâinattaki her şeyin, kürenin de zerrenin de şuurlu ya da şuursuz Allah’a itaat ettiğini, Ona yöneldiğini ifade ediyor. Ama ona göre, asıl muteber olanı Allah’ı bilerek arzulamak. Bu ise her zerrede hükümran olan ilahi azameti idrak ve anlamakla mümkün olabiliyor.

Alaaddin Başar ise “Öldürmek mi, Diriltmek mi?” adlı yazısına Sezai Karakoç’un şu şiiriyle başlıyor: “Müslüman! İslâm’ı öyle sağ ve diri yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin.” Alaaddin Başar, bu yazısında yakın zamanda Malatya’da işlenen kitabevi cinayeti üzerine ufuk açıcı yorumlar yapıyor ve bize izlememiz gereken doğru istikameti adım adım resmediyor.

“Güvenlik kamerası okulda şiddeti önlemeye yeter mi?” yazısında Ayten Yadigâr ise, son zamanlarda gündemden düşmeyen ‘okulda şiddet’ konusuna farklı bir bakış açısı getiriyor. Okul idarelerinin günümüzde daha çok güvenlik kamerası gibi teknolojik önlemler almayı akledebildikleri okulda şiddet konusunda yazarımız ilgiyle ve hak vererek okuyacağınızı umduğumuz teşhis ve çözüm önerileri getiriyor.

Bir diğer eğitim yazımızın başlığı, çocuğunuzun dürüst bir insan olması sizin elinizde. Hilmi Orhan, bu çalışmasında çocuğu yalan söylemeye iten nedenleri ve anne babaların bu konuda yapabileceklerini hadîslerden örnekler vererek izah ediyor. İlgiyle okuyacağınızı umuyoruz.

Size son olarak bahsedeceğimiz yazı, “Hâtemü’l-Enbiya” başlığıyla Niyazi Beki hocamıza ait. Bu yazıda ‘resul’ ve ‘nebi’ kelimeleri arasındaki farkları ve Sevgili Peygamberimizin diğer peygamberlerden ayrıcalıklı özellikleri açık bir anlatımla izah ediliyor. ‘Risalet semasının güneşi’ ve ‘Nübüvvet yörüngesinin ayı’ ne anlama geliyor, merak ediyorsanız; bu yazıyı mutlaka okuyunuz.

Burada bahsedemediğimiz yazıları, her sayıda ayrı incelikte kaleme alınmış Cüneyd Suavi öyküleri, hazır sayfaları ve köşeleriyle derginiz Zafer, her ay olduğu gibi bu ay da umut ediyoruz ki akıl ve kalp dünyanıza taze bir soluk, serin bir bahar esintisi getirecektir.

Allah sizin de bizim de emeklerimizi zayi etmesin. Amin.

Haziran ayında buluşmak dileğiyle.