TR EN

Dil Seçin

Ara

Safha Safha Yaratılış

“And olsun, Biz insanı çamurun özünden yarattık. Sonra onu sağlam bir karar yerinde (rahim) bir nutfe yaptık. Sonra nutfeyi aleka halinde, alekayı mudga halinde yarattık. Mudgayı da kemik halinde yarattık; kemiklere ise et giydirdik. Sonra da onu bambaşka bir yaratışla inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah’ın şanı ne yücedir.”

(Mü’minun, 12-14)

 

Arapça kelime olan alekanın üç anlamı var: 1) sülük, 2) asılı duran, 3) kan pıhtısı. Aleka evresinde asılı duran ile embriyoyu karşılaştırırsak, ikisi arasında şekil 1de görüldüğü gibi bir benzerlik görürüz.1 Ayrıca, bu evrede embriyo, annenin kanından beslenir, tıpkı sülüğün başkalarının kanından beslenmesi gibi.2

Şekil 1: Sülük ile insan embriyosunun aleka evresinde birbirine benzediğini gösteren bir illüstrasyon. (The Developing Human, Moore and Persaud, 5th ed., s. 73)

Alekanın ikinci anlamı, asılı duran şeydir. 2 ve 3 numaralı resimde gördüğümüz embriyonun anne rahminde asılı duruşu tamamen böyledir.

Şekil 2: Bu illüstrasyonda asılı duran embriyoyu aleka evresinde ana rahminde görebiliyoruz. (The Developing Human, Moore and Persaud, 5th ed., s. 66)

Şekil 3: Bu mikro resimde, (B harfiyle işaret edilen) embriyonun asılı duruşunu görüyoruz. Embriyonun bu evrede büyüklüğü yaklaşık 0.6 mm. (The Developing Human, Moore, 3rd ed., s. 66, from Histology, Leeson and Leeson.)

Alekanın üçüncü anlamı, kan pıhtısı’’dır. Embriyonun dış görünüşü ve onun kesesi bu evrede kan pıhtısına benzer. Bunun sebebi, embriyonun içinde yüksek miktarda kan bulunmasıdır.3 Ayrıca bu evrede embriyodaki kan, üçüncü haftanın sonuna kadar dolaşıma başlamaz.4 Zaten embriyonun kan pıhtısına benzemesinin asıl sebeplerinden biri budur.

Şekil 4: Aleka evresinde kalp damar sistemine ait diyagram. Embriyonun dış görünüşü, büyük oranda kan barındırdığı için kan pıhtısını andırıyor. (The Developing Human, Moore, 5th ed., s. 65)

Aleka kelimesinin üç anlamı da, Kuranda bahsi geçen anlatıma bütünüyle uygundur.

Kuranda anlatılan ikinci evre, mudga evresidir. Mudga, bir çiğnemlik et” anlamına gelir. Bu şekilde ifade edilmesinin sebebi, embriyonun hakikaten bir çiğnemlik et kadar olmasıyla beraber, embriyonun arkasında somitelerin sanki çiğnenmiş gibi görünüyor olmasıdır.5

Şekil 5: Mudga evresinde (28 günlük) bir embriyonun fotoğrafı. Bu evrede embriyonun yaklaşık büyüklüğü 4 mm'dir. (The Developing Human, Moore and Persaud, 5th ed., s. 82, Prof. Hideo Nishimura'dan alıntı, Kyoto University, Kyoto, Japan)

Hz. Muhammed (asm) yaşadığı dönemde bunları nasıl bilebilirdi? Bunların insan aklı ve gözlem yoluyla bilinebilmesi için mikroskop gibi gelişmiş tıbbi aletlere ihtiyaç vardır ki, Peygamberimiz döneminde bu tarz aletlerin hiçbiri yoktu. İnsanın sperm hücrelerini gelişmiş bir mikroskopla 1677 yılında (Peygamberimizden yaklaşık bin yıl sonra) inceleyen ilk bilim adamları, Hamm ve Leeuwenhoek idi. Onlar dahi, yaptıkları inceleme sonucunda, hatalı biçimde, sperm hücresinin rahime emanet edildikten sonra mini minnacık bir insan kopyası olduğunu düşünmüşlerdi.6

Profesör Keith L. Moore, 7 anatomi ve embriyoloji dalında dünyanın en meşhur bilim adamlarından biridir. The Developing Human adlı kitabı sekiz dile çevrilmiştir. 1984 yılında Moore, anatomi dalında en yüksek dereceli madalya ile ödüllendirilmiştir. 1981 yılında Suudi Arabistan'da Yedinci Tıp Konferansı’nda yaptığı konuşmada Moore, şunları söylemiştir: ‘İnsanın gelişimiyle ilgili Kuranda geçen ifadeleri aydınlatma fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Ben bu bilgilerin Peygamber Muhammede Allahtan gelmiş olduğuna inanıyorum. Çünkü bu alandaki bilgiler çok yakın zamana kadar keşfedilememişti. Tek başına bu bile benim Hazreti Muhammed’i Allah’ın elçisi olarak kabul etmem için yeterli.’8 O konferansta Profesör Moorea şu da soruldu: Bu sözleriniz sizin Kuran’ın Allah’ın sözü olduğuna inandığınız anlamına mı geliyor?” Moorun yanıtı, Bunu kabul etmekte zorlanmamoldu.

Konferansta Moore, şunları söyledi: ...İnsan embriyosunu evrelendirmek çok zor olduğu için—çünkü sürekli bir değişim süreci geçiriyor—Kur’an ve Sünnet'ten hareketle yeni bir sınıflandırma şu şekilde önerilebilir. Bu sınıflandırma basit, kuşatıcı ve günümüz embriyolojik gerçekleriyle uyum içinde. Kur’an ve sünnet üzerine son dört yılda yapılan çalışmalar, insan embriyosuna ilişkin yeni bir sınıflandırma yapmamıza olanak verdi. Aslında bu inanılmaz bir olay. Çünkü yararlandığımız bilgi, yedinci yüzyılda kayıt altına alınmış. Gerçi embriyolojinin kurucusu Aristo, tavuk yumurtaları üzerine dördüncü yüzyılda yaptığı incelemelerde civciv embriyosunun çeşitli evrelerden geçtiğini farketmişti; ama bu evreler hususunda detaylı bir bilgi ortaya koyamadı. Embriyoloji tarihine baktığımızda, yirminci yüzyıla gelene kadar insan embriyosunun evreleri hakkında çok az şey bilindiğini görüyoruz. Bu sebeple, Kur’andaki embriyo tanımları, yedinci yüzyıldaki bilimsel bilgiler üzerine yapılmış olamaz. Geriye mantıklı tek bir izah kalıyor:

Bu tanımlar Hz. Muhammed’e (asm) Allahtan vahyedilmiştir. O (asm), bu detayları kendi ilmiyle bilemezdi, çünkü kendisi ümmi birisiydi.”

 

Dipnotlar:

1- The Developing Human, Moore and Persaud, 5th ed., s. 8.

2- Human Development as Described in the Quran and Sunnah, Moore and others, s. 36.

3- Age, s. 37-38.

4- The Developing Human, Moore and Persaud, 5th ed., s. 65.

5- The Developing Human, Moore and Persaud, 5th ed., s. 8.

6- The Developing Human, Moore and Persaud, 5th ed., s. 9.

7- Not: Bu web sitesinde anılan tüm bilim adamlarının meslekleri en son 1997 yılında güncellenmiştir.

8- Bu yazılanları sesli dinlemek için www.islam-guide.com sitesine gidiniz.

9- 8 nolu dipnota bakınız.

10- 8 nolu dipnota bakınız.