TR EN

Dil Seçin

Ara

Ağustos 2012

post-title

Ağustos 2012, 428

Sevgili okuyucularımız, değerli dostlarımız,

Mübarek bir ayın içinde bereketli günler ve geceler yaşıyoruz. Rabbimize ne kadar hamd etsek az. Bizi kediler âleminde fare yapmayan, bir tutam maydanoz yapmayan Rabbimiz, varlıkların en güzeli insan olarak yaratmış. İman nimetini nasip etmiş. Sonra da bizi kendisine kul, Hz. Peygamber’e (asm) ümmet eylemiş, her iki hayatımız için rehberimiz olacak bir kitap göndermiş. Hayatımızı onunla düzene sokalım. Yaşamanın gayesini bilelim, anlayalım diye. Kısacası sayısız nimetleri sermiş ve serpmiş üstümüze.

Rabbim, hangi nimetine hamd edelim? Sen sonsuz hamde ve şükre layıksın. Allah’ım, Seni seviyoruz. Bizi yokluktan varlığa çıkardın. Varlığından haberdar ettiğin için seviyoruz. Hayatımızda istemediğin hâller ve kareler çok ama Sen nihayetsiz af ve mağfiret sahibisin. Tövbe edenleri seversin. Bizleri de affeyle. Âmin…

Şu mübarek ayda ömrümüzden bize yepyeni bir sayfa aç yâ Rabbi...  Oruçla, bu ay içindeki birbirinden güzel ibadetlerle sana yakın olmayı, kulun olduğumuzu tüm kâinata ilan etmeyi nasip eyle. Çağrına koşarak geliyoruz. Emirlerine kalpten ve gönülden coşarak uymaya doyamıyoruz. Ne güzelmiş kulluk, ne güzelmiş böyle insanlık ve Müslümanlık. Şimdi bunu daha iyi anlıyoruz. Hazineler dolu bu sayılı günler de gelip geçiyor diye üzülüyoruz. Bir dahaki Ramazan’a kavuşma garantimiz yok. Allah’ım, bu kutlu vakitlerin kıymetini bilenlerden eyle bizi…

Bediüzzaman Hazretleri de bu sırra dikkat çekiyor:

“Şu mübarek Şehr-i Ramazan, Leyle-i Kadr’i ihata ettiği için, kendisi de ömür içinde bir leyle-i kadirdir ki, muvaffak olanın ömrüne bin ömür katar. Dakikası bir gündür. Saati iki ay, günü birkaç sene hükmünde bir ömr-ü bâkidir.”

İnsan, Ramazan’la birlikte insan olduğunu bir kez daha anlıyor. Oruç emrini tutan bir buçuk milyar Müslüman, kendisini yaratan ve yaşatanın kim olduğunu tüm kâinata ilan ediyor. “Nimetleri yaratan ve bize gönderen Sensin.” diyorlar. Senin nimetlerinle doyduğumuz gibi, Senin emrinle geçici bir süre o nimetlerden uzak duruyoruz. Gün boyu izin vereceğin o dakikanın gelmesini sabırla bekliyoruz. O zaman açlık da tokluk gibi mutluluk oluyor bizim için.  Görmedikleri Rabbine görmüş gibi inananlar, açlık günlerinin gelişini bir yıl boyunca hasretle beklediler. 

Ey âlemlerin Rabbi olan Allah’ım… Orucumuzla, sahurdaki zevkimizle, iftar vakitlerindeki neşemizle, imanımızı göklere, yere, insanlara ve meleklere ilan ediyoruz. Bizi âlemlerin Rabbinden başka hiçbir kimse doyuramaz, Ondan başka hiç kimse aç bırakamaz. Kapında kul olmak şerefi bize yeter.

Allah’ım, Ramazan içindeki o kutlu gecede her şeyin sırrının çözüldüğü o gecede, dünya semasına indirdiğin o mübarek kitap olan Kur’an’la bize hitap ettin. Rahman ve Rahîm isimleriyle başlayan o kitaptan biz de sana hitap etmeyi o gece öğrendik. Dahası, o gece Kur’an ile biz dünyaya niçin geldiğimizi öğrendik. Âlemlerin Rabbi olan Allah’ım, o geceye Kadir ismini sen verdin, kadrini kıymetini bilelim diye...

***

Biz dünyada senin kullarınız. Bunca güzelliğe ve nimete karşı şükürle mukabele etmeye çalıyoruz.

İşte Rabbim bu ayki Zafer sayımız da, bu düşünce ve bu niyazın bir tecellisi. Alaâddin Başar bize insanın sırrını, Volkan Tuzcu insanın yaratılış mucizesini, Kâzım Uysal, denizlerin tesadüfî değil Senin eserin olduğunu anlatıyorlar. Osman Suroğlu, Betül Tomor bu coşkuya çizgileriyle ve öyküleriyle katılıyorlar. Metin Karabaşoğlu sükûnetle acelenin ortasındaki ince çizgiye dikkat çekiyor. Osman Çakmak, asrın deneyine, varoluşun hikmet penceresinden bakıyor. Tevfik Özlü, bize emanet ettiğin dünyayı nasıl korumamız gerektiğini, Sefa Saygılı yine o emanetlerden biri olan gözlerimizi harama bakmaktan nasıl korumamız gerektiğini, bir araştırmanın ışığında sunuyorlar. Niyazi Beki, Asr Suresi’nin yorumunda insanın sermayesine dikkat çekiyor. Yaşar Çil, bir ömür beraber olduğumuz hâlde, tam tanıyamadığımız kalbimize doğru bir yolculuğa çıkarıyor bizi.  İbrahim Erdinç Şumnu, yakın tarihten hatıralarla dolu bir sayfa açıyor. Rasim Soylu’nun, Malta izlenimleri bizi derinden düşündürüyor.

Her bir yazarımız dua dua yükselen yazılarıyla bizi bu ayda memnun ve mesrur ediyorlar. Rabbim, bir af ve niyaz duası olarak bu çalışmaları kabul eyle. Bu mübarek ay hürmetine bizleri bağışla, affeyle. Allah’ım, Zaferimizi ve bu yolda çalışanları tâ kıyamete kadar Senin adını ve şanını yüceltmek uğrunda istihdam eyle. Gayemizi, derdimizi anlayacak yeni okuyucular ve yeni dostlar ihsan eyle. Allah’ım, duamız, niyazımız, dünyadan imanla göçmek, rızana ermek, affına ve afiyetine erişmektir. Bizleri bu duygularla ebedî bayramlara ve cennetlere de ulaştır inşallah. Âmin...                 

Hz. Peygamberimiz’e (asm) sonsuz  salât ve selam ile…

NOT: Bizim Radyo’da, 104.4’te, Gündüz Gözüyle Gündüzalp ile Zafer Sohbetleri, her gün iftar öncesi devam ediyor. Ayrıca Moral FM’de Fethi Çağıl ile pazartesi, çarşamba ve cuma geceleri de sahur programında beraber oluyoruz.

Dergideki Yazılar