TR EN

Dil Seçin

Ara

Dünya'nın Bin Senesi Ve Cennet'in Bir Saati

Dünya hayatı, âhirete nisbeten ana rahmindeki hayat gibidir.

 

Risalelerde geçen, “Dünyanın bin sene mes’udane hayatının, bir saat Cennet hayatına mukabil gelemediği” hakikatini şöyle bir örnekle anlamaya çalışalım:

Ana rahmindeki bir insana şöyle denilse: “Bu yerin ötesinde dünya denilen öyle bir âlem var ki, buranın bin sene mes’udane hayatı oranın bir saatine mukabil gelmez.”

Ana rahminde kendisi için hazırlanmış şartlarda hayatını süren ve bu hayattan da son derece memnun olan bu insan yavrusu, söylediğimiz hakikatı aklına sığıştıramıyacak, belki de inkâr edecektir.

Bir de o bebek dünyaya gelip büyüdükten sonra kendisine ona tekrar sorulsa: “Burada bir saat yaşamayı mı, yoksa ana rahmine dönüp binlerce yıl yaşamayı mı tercih edersin?” denilse, böyle bir sorunun sorulmasını dahi hayretle karşılayacak ve ana rahminde yaşamayı düşünmek bile istemeyecektir.

İşte bu dünya hayatı da âhirete nisbeten ana rahmindeki hayat gibidir. Fakat bizim bunu hakkıyla idrâk edip anlamamız mümkün olamamaktadır. Çünkü, henüz dünya hayatını yaşamaktayız.

Bunun içindir ki, Peygamber Efendimiz (asm.) Cenneti, “ne gözler görmüş, ne kulaklar işitmiş ve ne de kalb-i beşere hutur etmiştir” diye tarif buyurmuşlardır. Yukarıdaki örnekle kıyasladığımızda bunun ne kadar veciz ve anlamlı bir tarif olduğu anlaşılmaktadır.

Yine ana rahmindeki o çocuğa, dünyada kısa bir zamanda kazanılan ilmin, ana rahminde binlerce senede kazanılamayacağından bahsedilse, o çocuğun aklı bu hakikatı da idrakden âciz kalacaktır.

Oysa, anne karnından bir pencere açtığımızı farzetsek ve böylece bu kâinatı ona bir an göstersek, o çocuk bir anda ana rahmindekiyle kıyaslanmayacak kadar çok ilimlere kavuşacaktır.

İşte, Peygamber Efendimiz (asm.) mirac penceresiyle beka âlemine bir an baktı. Fakat o anda dünya senesiyle ölçülemeyecek ve anlaşılamayacak kadar çok hakikatlara vâkıf oldu ve geçmiş ve gelecek bütün ilimleri bir üzüm tanesi gibi bir anda yuttu.
Bizler bu hakikatı tefekkür ederken, dünya denilen ana rahminde bulunduğumuzu unutmamalı ve aklımızın dar sahasına güvenmekle ana rahmindeki çocuğun durumuna düşmemeliyiz.