TR EN

Dil Seçin

Ara

Haziran 2013

post-title

Haziran 2013, 438

 

Merhaba sevgili okuyucularımız,

Mevsimler birbirini izliyor. Kıştan sonra bahar ve yaz yeşil sayfalarını rabbimiz bir bir önümüze seriyor. Durgunlaşan zirai ve ticari hayat böyle yeniden canlanıp hareketleniyor ve bereketleniyor.

Manevi hayatımızda da bu böyle. Zamanın çarkı dönerken her yıl manevi hareket ve bereket mevsimi dediğimiz ayları da önümüze getiriyor. O bereketli zeminde ve zamanda ekilen sevap ve hayır tohumları bire yüz, bire üç yüz, hatta bire bin sevap meyveleri veriyor. Ruhlarımızın derinliklerinde yeni bir heyecan, taze bir canlılık ve gönüllerde ilahi bir huzur baş gösteriyor.

Üç aylar için çok sevaplı ibadet ayları diyor Bediüzzaman. Bu ayların sevap ve manevi kazanç bakımından önümüzde nasıl bir kademeli yükselişe vesile olduklarına da işaret ediyor.

Mesela başka zamanlarda okunan her bir Kuran harfi için on sevap yazılmaktadır. Recep ayında bu yüz olarak yazılıyor. Şaban’da üç yüzü aşar. Ramazan’da bine çıkar. Cuma gecelerinde binleri bulur, Kadir gecesinde ise otuz bine ulaşır. Bu sevabı diğer ibadet ve hizmetlerimize de uygularsak, üç aylardaki mübarek vakitlerin ahiret ticareti bakımından ne kadar kıymetli bir fırsat olduğunu anlayabiliriz.

Bilindiği gibi pazarlar ve panayırlar mühim ticaret yerleri arasında yer alırlar. Haftanın belli bir gününde belli bir yerde kurulan pazarda insanlar her türlü ihtiyaçlarını karşılarlar. O gün sabahtan akşama kadar pazarın ucuzluğundan istifade etmek mümkündür ama o gün pazara gidemeyen bir insan aynı şartlar altında alışveriş yapabilmek için bir hafta beklemek zorundadır. Çünkü Pazar bir günlüktür.

Aynı şekilde üç aylar da yılda bir defa kurulan ve ahiret ticaretinin yapıldığı pazarlardır. Onlardan istifade etmesini bilenler, büyük kazançlar sağlayarak çıkarlar. Ahirete yönelik amellerini diğer vakitlere nispetle artırırlar. Daha fazla Kur’an okurlar, ilme daha fazla yönelirler. İlim ve tefekküre, ibadet ve hizmetlere daha fazla vakit ayırırlar. Âdeta hayırlı işlerde birbirleriyle yarış içine girerler. Bu çok sevaplı ibadet aylarından tam bir istifade ve kârla çıkarlar.

Bu mübarek vakitlerde yapılan manevi hizmetler insanın ebedi hayatı için yapılmış en kârlı yatırımlardır.

Bu huzur havasında herkes derecesine göre istifade eder. Yapılan ibadetler, okunan Kur’anlar, arşa yükselen ihlâslı dualar, bitip tükenmek bilmeyen bir şevkle devam ettirilen hizmetler, Allah’ın rahmetinin celbine de vesile olur. Ve ayrıca sırf Allah rızası için ve ihlâsla yapılan bu hizmetler, günahların, sefahatlerin ve zulümlerin kirlettiği manevi dünyamızı ve havamızı da temizlermiş olurlar.

Şu halde her yıl bizlere ikram edilen bu bulunmaz fırsattan tam istifade etmeliyiz. Bunun için daha sık bir araya gelip ilmi sohbetlerde bulunmalıyız. Aramızda Kur’an’ı paylaşıp imkân nispetinde günlük hatimler bile yapmalıyız. İnancımızı, itikadımızı, ibadetimizi artıracak eserlere daha fazla vakit ayırabiliriz bu aylarda. Hayatımızın vazgeçilmez bir gerçeği olan iman ve İslam hakikatlerinin neşir ve tebliği hususunda daha fazla gayret gösterebiliriz. Göstereceğimiz en küçük bir gayret bile en az bire yüz netice verecektir. Özellikle Zafer ailesinin arasına yeni okuyucular ve dostlar kazanmanın da tam zamanıdır bu vakitler.

Önümüzdeki Miraç ve Berat gecelerinizi tebrik ediyoruz. Dualarınızı bekliyoruz.

Manisa’dan bir okuyucumuzun himmetiyle Moğolistan’daki bir kardeşimize ulaşan Zaferimiz, orada nice hizmetlere vesile olduğunu, gelen mektuptan öğrenmiş bulunuyoruz. İnşallah bu mektubu orijinaliyle beraber sizlerle paylaşacağız önümüzdeki sayılarda.

Bunlar şevkimizi artırıyor, ufkumuzu genişletiyor. Buradan çıkan ders şu: az çok demeden, bu mübarek ayın da feyziyle, samimiyetle çalışmamız gerekiyor. Netice ne olursa olsun, biz hizmetle mükellef olduğumuzu düşünmeliyiz.

Bizden hareket, Mevlâ’dan bereket…

...

Gelelim bu ayki yazılarımıza. Selim Gündüzalp, yazısıyla kalbimizi dağlayan son olaylar üzerine gönlümüze su serpiyor. Kemal Sayar, mutluluk üzerine enfes bir çalışma sunuyor. Nevzat Tarhan Hocamız, hepimizi yakından ilgilendiren bir konuyu gündeme taşıyor: Kıskançlık. Yunus Emre Gördük ilginç bir yazıya imza atıyor bu sayıda: Hz. Peygamber’in (asm) bazı eşyalarını ve bunlara verdiği isimleri anlatıyor. Banu Yaşar’ın yazısıyla birlikte okuduğunuzda, hayli istifadeli bir çalışma olduğunu göreceksiniz. İbrahim Erdinç Şumnu, usta bir kalem. Bu defa peygamberler tarihinin ilk sayfasını Hz. Âdem ve Havva ile açıyor. Şiirin dili bir başka, okuyunca hak vereceksiniz. Yaşar Çil, Fatih Satıl, Volkan Tuzcu, Sefa Saygılı hocalarımız her zaman olduğu gibi, araştırma yazılarıyla istifade ettiğimiz kalemler. Bütün yazarlarımız ufkumuzu genişletiyorlar. Çalışmaları için kendilerine teşekkür borçluyuz. Her ay olduğu gibi, bu ay da aramızda yeni isimler de göreceksiniz.

Evet, sözü fazla uzatmadan sizi yazılarla baş başa bırakıyoruz. Kalın sağlıcakla… Allah’a emanet olun…

 

 

Dergideki Yazılar