TR EN

Dil Seçin

Ara

Arı kuşlarının boyu 7,5 ile 13 cm arası değişir. Yaklaşık ağırlıkları 2 gr’dır. Bu küçük kuşlar, minik cüsselerine rağmen birer yaratılış harikasıdır.

Havada adeta asılı gibi sabit durabilmeleri ile tanınan bu kuşlara çiçeklerden nektar alırken bakarsanız, vücudları havada bu şekilde dururken, kanatlarını çok hızlı çarptıklarını farkedebilirsiniz. Saniyede 10-80 arası bir hızla kanatlarını çırpabilen arı kuşlarının bu kabiliyeti ciddi bir enerji gerektirir. Bu nedenle arı kuşlarının her gün ağırlıklarının yaklaşık iki ya da üç katı kadar besin almaları gerekir.

Arı kuşlarının en ilginç özelliklerinden birisi de geceleri hibernasyona yani bir nevi kış uykusuna girmeleridir. Vücud ısısı ciddi anlamda düşerken, normalde çok hızlı atan kalpleri son derece yavaşlar. Uyanıkken dakikada 1260 kez atabilen kalpleri, gece uykusunda hibernasyon sırasında dakikada 50’ye kadar düşebilir. Bu esnada yani gece saatlerinde bir nevi derin uyku olan bu özel hal sırasında metabolik hızları yaklaşık %95 azalır ve gündüz harcadıklarının yaklaşık 50’de biri kadar enerji harcarlar. Vücud ısıları gündüz 40 derece iken, hibernasyon esnasında yaklaşık 4,5 dereceye kadar düşer.

Oysa ki mesela insanlarda normalde vücud ısısı 36-37 derece civarında iken, 35 derece altında semptomlar başlar ve 30 derecenin altında çok ciddi rahatsızlıklar ortaya çıkar. Örneğin 28 derece altında ani ölüme yol açan çok tehlikeli ritim bozuklukları insanlarda hayatın devamına müsaade etmez. Ayrıca böyle düşük vücut ısılarına maruz kalınan süre de elbette çok önemlidir. Belki birkaç dakika dayanılabilecek düşük bir ısıya saatlerce dayanmamız imkansızdır.

Gerçek o ki 4,5 derece gibi inanılmaz derecede düşük bir ısıya her gün maruz kalan arı kuşları hiçbir problem yaşamazlar. Vücud fonksiyonlarında hiçbir bozukluk olmaz. Böyle bir durumda insanlarda beyinden kalbe kadar birçok organda hayatın idamesini sağlamaya yetmeyecek şekilde çok ciddi problemler ortaya çıkarken, 2 gr’lık bu kuşların bu derecede fizyolojik sınırları zorlayan ısılara her gece maruz kalsalar da problem yaşamamaları büyük bir yaratılış mucizesidir. Böyle hayati bir konuda bir problem yaşamamak için, elbette arı kuşları kendi olmayan akıllarıyla çözüm üretmiş değillerdir. Âlemler Rabbi, her çeşit yaratmayı bilir ve bunu da yarattıklarıyla gösterir. Aciz, cahil ve kudretsiz mahlûkatını ayna hükmüne getirip, ilim, hikmet ve kudret ışıklarını onlardan gösteriyor ki, akıl sahipleri mahlûkat aynalarından yansıyan bu ışıkların gerçek sahibini bulup tanısınlar.

Bu konuyla ilgili çok ilginç başka bir bulgu da; arı kuşlarının şafak vaktinden yaklaşık 1-2 saat önce, henüz gece ve soğuk gibi çevre şartları değişmediği halde hibernasyonu sonlandırıp vücud ısılarını artıran bir sistemle donatılmalarıdır. Adeta ölümden dönme gibi bir durum olan bu uyanmanın neden gün doğmadan 1-2 saat önce başladığının sırrını henüz bilim adamları çözememiştir. Oysa ki, kainatın zikirle ve tesbihle meşgul olan canlı veya cansız tüm yaratılanları için bu saatler çok kıymetli olan şafak vaktidir. Henüz Batılı bilim adamlarının çözemedikleri ve aslında Müslümanların 1400 senedir Kur’an vasıtası ile bildiği bir olay için bu minik yaratılış harikaları gunün bu kıymetli saatini değerlendirmek zorundadır:

"Görmez misin ki, göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kanat çırpıp uçan kuşların Allah’ı tesbih ettiklerini? Her biri kendi tesbihini ve duâsını bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilir." (Kur’an-ı Hakîm, 24:41)

Ancak 1 gün hayatta kalabilecek kadar enerji depolayabilen arı kuşlarının rızık endişesi de yoktur. O kadar ki, böyle yüksek bir metabolizma hızı ile yaşayan arı kuşlarının göç ederken tek bir uçuş ile yaklaşık 800 km’lik bir mesafe olan Meksika Körfezi’nin üzerinde nasıl uçtukları henüz anlaşılamamıştır.

Ayrıca arı kuşlarına çok kuvvetli bir yer hafızası da verilir. Yeni yapılan araştırmalar bu konuyu da ele almış ve böyle kuvvetli bir hafıza için beynin hipokampal formasyon bölgesinin gelişmiş olması gerektiği hipotezinden yola çıkılarak, bu kuşların beyni incelenmiştir. 2012 yılında yayınlanan bir araştırmada, bütün kuş türleri içinde, beynin hafıza bölgesi olarak da kabul edilen hipokampal formasyonu beyninde en fazla yer kaplayan kuşun arı kuşu olduğu ortaya çıkmıştır. Bu hafıza ile sadece yer bilgisi değil, aynı zamanda çiçeklerdeki nektar miktarı ile ilgili bilgi de toplanıldığı sanılmaktadır.

Âlemler Rabbi, bu küçücük kuşları çiçeklerin polenizasyonu gibi büyük bir görevde de hikmetiyle çalıştırır. Uzun ince gagaları ile çiçeklerin içindeki nektarı alırken, polenleri de birlikte taşırlar ve daha sonra ziyaret ettikleri çiçeklere bu polenleri bırakarak, çiçek nesillerinin devamını sağlayayan tozlaşma da sağlanmış olur. Bu yönleri ile arılara benzerler ve dolayısıyla pekçok çeşit çiçeği görmemizde bu minik kuşların da hizmeti vardır.

Anlaşılan arı kuşları sadece 2 gr da olsalar, onları tam olarak anlayabilmemiz daha uzun zaman alacak gibi görülüyor. Kimbilir belki de bu kadar ilginç özellikleri bir arada bulunduran bu minik yaratıklar sayesinde ileride daha gelişmiş uçuş araçları geliştirmemiz bile mümkün olabilir.

 

 

Kaynaklar:

1. www.hummingbirds.net.

2. Hummingbirds have a greatly enlarged hippocampal formation. Bio lett. 2012 Aug 23.(8) 4.:657-9.