TR EN

Dil Seçin

Ara

Kalbimizi Ne Kadar Tanıyoruz?

Kalbimiz, biz daha anne karnında yaklaşık 40 günlük iken çırpınmaya başlayan etten, damardan, sinirden yapılmış emme-basma yapan hârikâ bir motordur.

 

Kalbimiz, biz daha anne karnında yaklaşık 40 günlük iken çırpınmaya başlayan etten, damardan, sinirden yapılmış emme-basma yapan hârikâ bir motordur. Bir çam kozalağına benzeyen bu motor, iki katlı ve dört odacıklı olup, göğüs boşluğumuzun ortasında çalışır ve yetişkin bir insanda yaklaşık 280-350 gr ağırlığındadır. Bu ağırlık, toplam kilomuzun %0,4’ü kadardır. Ceylan ve antilop gibi bizden daha aktif hayvanlarda bu oran %1’dir, çünkü bir avcıyla olan kovalamacada ancak böyle güçlü bir yürek hayat kurtarabilir.

 

Kalbimiz nasıl dizayn edilmiş?

Kalbin üst kat odacıklarına atrium (kulakçık), alt kat odacıklarına ise ventrikül (karıncık) denir. Kulakcıklar, alt kat odacıklara göre daha küçük ve ince duvarlıdır. Çünkü kulakçıklara gelen kanın büyük bir kısmı, üstten alta doğru olduğu için kolaylıkla alt kata (ventriküllere) dolar. Az bir kısmı (%30) ise atriumların kasılmasıyla geçer.

Sağ atriuma bütün vücuttan toplar damarlar ile CO2’den zenginleşmiş kan gelir. Sol atriuma ise akciğerlerden O2’le doymuş temiz kan dolar. Sağ karıncığın kasılmasıyla, kan akciğerlere temizlenmek üzere gönderilir. Soldaki temiz kan ise başta aort olarak büyük atar damarlarla beyne, iç organlara ve bacaklara pompalanır. Kalple akciğerler arasındaki dolaşıma küçük, kalple bütün beden arasındaki dolaşıma da büyük dolaşım denir. Karıncıklar kasılırken, kanın kulakçıklara geri dönmesini önleyen kapaklar vardır. Bunlardan sağdakine üçlü (triküspid), soldakine ise ikili (mitral) kapak denir.

 

Kalbin çalışmasındaki saniyelik ayarlar

Kalp kası çizgili kaslardandır. Rabbimiz kasların çalışmasını elektriksel uyarılara bağlamıştır. Bundan ötürü bir kasın çalışması için önce ona bir elektriksel uyarı gelmesi şarttır. Bu sinyal sinirlerle gelir, siniri kesilen bir kas felç olmuş demektir.

Rabbimizin hikmetine ve rahmetine bakın ki, bütün çizgili kaslar merkezî sinir sistemine bağlı olarak bizim irademize bırakıldığı halde; kalp kası, irademiz dışında otomatik olarak çalıştırılır. Böyle olmasaydı kolumuzu, göz kapaklarımızı hareket ettirmeye çalıştığımız gibi kalbimizle de uğraşacaktık, belki uykumuz ölümümüz olacaktı.

Kalp kasını bizim idaremize vermeyen Rabbimiz, kalbin çalışması için, kendi içinde elektrik üreten iki merkez yaratmıştır. Bu santraller sağ atrium duvarında bulunur. Bunlardan üstteki S-A (sino-atrial) düğüm adını alır. Buradan dakikada yaklaşık 70-75 uyarı çıkar ve kalbimizin ritmik olarak kasılıp, gevşemesini sağlar. Altta ise A-V (atrio-ventriküler) düğüm denilen yedek bir santral daha vardır. Üst merkezden gelen sinyallerde bir kesinti olursa burası devreye girer ve dakikada 40 vuruşluk bir sinyal üretir. S-A düğümünden doğan akım, atriumlardan hızla geçer ve onların kasılmasını sağlar, fakat ventriküllere geçerken 0,1 sn’lik bir duraklama yapar, bu çok önemli bir özelliktir. Saniyenin onda biri kadarcık bu gecikme, atriumlardaki kanın ventriküllere boşalarak, ventriküllerin tamamen dolmasını ve ventriküllerin daha sonra kasılmasını sağlar. Bu özellik olmasaydı kulakçıklar ve karıncıklar aynı anda kasılacak, ventriküller tam dolmadığı için de randımansız bir çalışma ortaya çıkacaktı.

Şu Rabbinin lütuflarına muhtaç insan, kendi kalbinin sorunsuz çalışması için bu 0,1 sn’lik bir duraklama ayarını ihmal etmeyen Rabbinin rahmetine, keremine, ilmine ve kudretine nasıl hayran olmaz ki!.. Nasıl kalbinin atışları adedince şükretmez ki!..

 

Kalp ne kadar kan pompalar?

Bir kalp, her kasılışında yaklaşık 70-100 ml kan pompalar. Bu miktar elbette kişinin cüssesiyle değişir. Bazı insanlarda 120-140 ml’ye, hatta bazı sporcularda 200 ml’ye çıkabilir. Bir kalbin ortalama 100 ml kan bastığını ve dakikada 70 vuruş yaptığını kabul edersek, bu dk’da 7 lt, saatte 420 lt, günde ise 10.080 lt kan pompalıyor demektir. Allah’ın bu büyük lütfuna bakın ki, bizim hiç haberimiz olmadan içimizde tıkır tıkır çalıştırdığı motor, her gün 10 tonluk bir tankeri dolduracak kadar kan basmaktadır. Ara sıra koşup oynadığımızda daha hızlı çalıştırıldığını da hesaba katarsak, bu miktar yılda 4 milyon tonu rahatlıkla bulur.

Acaba nasıl bir organa sahip olduğunun, nasıl bir kereme mazhar olduğunun kaç kişi farkındadır? 70-80 yaşına gelmiş bir insanın kalbinin o zamana kadar yaptığı işi düşünürsek, her halde artık bir istirahatı hak ettiğini, bir paydos düdüğünün çalmasını bekleyeceğini de tahmin edebiliriz.

 

Kalp nasıl hızlandırılır?

Kalp kasının her ne kadar kendi otonomisi varsa da, Allah onu tamamen bağımsız yapmayıp, merkezî sinir sisteminden kalbe bazı dallar bağlamıştır. Bu ise vücudun bütünlüğü için şarttır. Kalbin çalışmasında her ayrıntı hayret uyandırıcıdır. Yaşadığımız şeylere göre beyinden gelen sempatik lifler, kalp hızını 150-200’e kadar artırırken, parasempatik lifler ise (vagus siniri) kalbe adeta “sakin ol, biraz yavaşla” mesajını iletirler. Tiroid hormonlarıyla hücresel seviyede metabolizmamız düzenlenirken, adrenalin hormonuyla da bir tehlike veya stres anında kalp atışlarımız güçlendirilir ve hızlandırılır. Böylece normalde 70 vuruş yapan kalp, bir korku veya tehlike anında 140 vuruş yapacak kadar hızlanabilir. Yoksa sıradışı durumlarda da aynı hızla çalıştırılsaydı, kendimizde yeterli gücü bulamayacaktık.

Bunların dışında kalbimizi hızlandıran faktörlerden biri de ateşli hastalıklardır. Ateşimizin 1oC yükselmesi kalp hızını 15 vuruş artırır. Bu yüzden 40oC ve üzerine çıkan ateş, kalbe de zarar vermeye başlar ve ateşin düşürülmesine çalışılır.

                                       

Diğer canlıların kalpleri

İnsan dışındaki canlılarda, kalp hızının vücud büyüklüğü ile ters orantılı olarak değiştiğini görüyoruz. Bazı küçük farelerde kalp hızı dk’da 850-1000 vuruş yaparken, bir filin 12 kg’lık kalbi ancak dk’da 40 kere çarpar. Küçük bir araba kadar bir kalbe sahip olan balinalarda ise bu hız dk’da 20-30 vuruştur. Kalb hızı yüksek olan hayvanlara daha kısa bir ömür, kalp temposu yavaş olanlara ise daha uzun bir ömür verildiği de ayrı bir gerçektir. Minik bir farenin ömrü 1-2 yıl, 3-4 tonluk bir filin ise 40-50 yıldır. Dev bir balina ise 80-100 yıl yaşayabilir.

Cenâb-ı Hak bizleri, kalbinin kıymetini bilenlerden, manevi kalbini de şükür ve tefekkürle canlı tutanlardan eylesin.