Biz meyve suyumuzu yudumlayarak elimizdeki dergiyi okurken, televizyon seyrederken, markette alışveriş yaparken, caddede karşıdan karşıya geçerken veya arkadaşlarımızla sohbet ederken vücudumuzda milyarlarca işlem gerçekleşir. Ve bizler, farkında bile olmadığımız bu işlemler sayesinde yaşamımızı devam ettiririz. Peki nasıl olur da bu kadar çok işlem sırasında hiçbir karışıklık yaşanmaz?
Dünyanın En Gelişmiş Kontrol Merkezi
Yaşamımızı sağlayan tüm işlemler Allah’ın büyük bir mucize olarak yarattığı beyin tarafından kontrol edilmektedir. Tüm duyularımızı kontrol eden merkez de beyindir. Dış dünyayı görüp duymamız, yediğimiz yemeğin tadını almamız, üzerimizdeki kazağın yumuşaklığını hissetmemiz, çileğin kokusunu almamız, düşünmemiz, konuşmamız ve daha pek çok işlem beynimiz tarafından sağlanmaktadır. Peki ama nasıl?
Hiç kuşku yok milyarlarca işlemin bir merkezde bir arada yürütülmesi için, o merkezin yapısının olağanüstü sağlam ve eksiksiz olması gerekir. Nitekim beynimizin yapısı da bu mükemmelliktedir. Beynimizde üç tür hücre bulunmaktadır: Nöron adı verilen ve birbirleriyle bağlantılı olan sinir hücreleri, nöronları destekleyen glial (yardımcı) hücreler ve beyin içindeki damarları oluşturan kardiyovasküler (kalp-damar sistemine ait) hücreler.
Nöronların sayısı yaklaşık 10 milyardır. Tüm nöronlar bir çekirdek, elektrik sinyalleri taşıyan ‘dendrit’ adı verilen kısa lifler ve sinyalleri uzağa taşıyan ‘akson’ adı verilen uzun bir lif içerirler. İplik kadar ince olabilen sinir hücresi, yaklaşık 1 metre uzunluktadır. Nöronlar akson ve dendritler sayesinde vücudun en uzak noktalarına kadar beynin mesajlarını iletirler. Üstelik bu mesajlar nöronlar arasındaki “sinaps” denilen boşluklara rağmen kesintisiz aktarılır. Her bir nöronda 10.000 civarında sinaps vardır. Bu, bir nöronun aynı anda 10.000 ayrı sinir hücresi ile bağlantı kurabileceği anlamına gelir. Dünyada tek bir telefon şebekesi üzerinden aynı anda yüz milyonlarca telefon görüşmesi yapılacağını farz edelim... Beynin kapasitesi bu kapasitenin çok üzerindedir: İnsan beyni, içindeki sinapslar aracılığıyla aynı anda bir katrilyon (1.000.000.000.000.000) haberleşme yapabilir.
10 milyar nöron bağlantısının var olduğu herhangi bir merkezi gözünüzün önüne getirin… Burada türlü karışıklıkların yaşanması son derece olağandır. Oysa beyinde işler hiçbir sorun olmadan bir ömür boyunca devam ettirilir. Bizler beynimizde neler olup bittiğini bilmeden rahatça yaşam sürer, söz konusu milyarlarca bağlantının yardımıyla istediğimiz gibi hareket ederiz. Birbirinden bağımsız işleri birbirine karıştırmadan aynı anda gerçekleştiririz. Eğer biz otomobil kullanıp aynı anda müzik dinlerken bir yandan da kalp atışlarımızı düzenlemekten, kanımızdaki oksijen miktarını veya vücut ısımızı sabit tutmaktan ve daha saymakla bitiremeyeceğimiz kadar işlemi devam ettirmekten sorumlu olsak, hiç kuşkusuz bunları başaramayız. Ama tüm bunlar beynimiz tarafından durmaksızın hesaplanmaktadır. Üstün bir yaratılışa sahip olan beyin, her an her dakika vücuttaki sayısız işlemi düzenlemekte, yönetmekte ve denetlemektedir. Sinir sistemi, duyuların beyne gönderdiği mesajları beynin ilgili merkezine ulaştırmaktadır. Bu mesajlar sayesinde insanın bütün yaşamsal faaliyetleri kesintisiz olarak devam etmektedir. Vicdanıyla düşünen her insan kolaylıkla fark eder ki, bu son derece karmaşık ve kusursuz yapısıyla beyin, Allah’ın (cc) benzersiz yaratma sanatının büyük bir delilidir.
Beyindeki Üstün Yaratılış
Nöron adı verilen sinir hücreleri bebeğin anne karnında bulunduğu dönemin beşinci haftası ile beşinci ayı arasında oluşur. Bu hücreler yumurtanın ilk bölünme evrelerinde ortaya çıkan ve sinir hücrelerini oluşturmakla görevli olan tek bir hücrenin sonraki evrelerde bölünmesiyle meydana gelir.
İşte burada çok büyük bir mucize gerçekleşir. Hücreler, tek bir hücrenin bölünmesiyle meydana geldikleri halde birbirinden biçim ve işlev olarak farklılaşmaya başlarlar. Hepsi beynin bir parçası olsa da, her biri büyük bir düzen içinde farklı işlevdeki hücre gruplarını oluştururlar. Bölünen sinir hücreleri kümeleri, bulundukları yerden beynin dış kısmına doğru hareket ederler.
Nöronlar, uzantıları olan akson ve dendritler yardımıyla diğer hücrelerle fiziksel bağlantılar kurarlar. Bu bölünme devam ettikçe beyin gelişmeye başlar ve beşinci ayın sonunda da bütün işlevleriyle birlikte tamamıyla oluşur. Ve unutmamak gerekir ki, olağanüstü bir düzen içinde meydana gelen tüm bu işlemler yeryüzündeki bütün insanlarda aynı şekilde işler.
Açıktır ki, beynin yapısı ve özellikleri üzerinde dikkatle düşünmek gerekmektedir. Hücreler adeta akledebilen bir varlık gibi nasıl hareket edebilmekte ve hiç yanılmadan, hiçbir hatada bulunmadan beyni meydana getirebilmektedirler? Düşünme, karar verme, bilinçli hareket etme gibi vasıflara sahip olmadıkları halde nereye gideceklerini, ne yapmaları gerektiğini nereden bilmektedirler?
Hiç kuşku yok, sonsuz ilim ve kudret sahibi olan Yüce Allah evrenin her noktasını büyük bir düzen ve uyum içinde yarattığı gibi, insan beynini de eşsiz bir mükemmellik ile yaratmıştır. Beyindeki muazzam sistem, “Bir şeyi dilediği zaman, Onun emri yalnızca: ‘Ol’ demesidir; o da hemen oluverir.” (Yasin Suresi, 82) ayetinde bildirildiği gibi, Allah’ın emriyle bütün bu üstün özelliklere sahip olarak yaratılmıştır. Hücrelerin tüm bağlantıları, sinyallerin beyne ulaştırılma yöntemleri, sinirlerarası haberleşme mekanizmaları gibi beynin sahip olduğu kompleks sistemlerin her biri, gösterdikleri yaratılış delilleriyle apaçık birer mucizedir. Dünyanın en gelişmiş bilgisayarları bile böyle bir işleyişe sahip değildir. Yeryüzündeki bütün insanlar kendilerine bahşedilen bu konfordan yararlanmaktadırlar. İnsan, kendisi için bu çok değerli nimete sahip olmak için fazladan bir çaba sarf etmez, çünkü bu mucizevi sisteme sahip olarak doğar. Ona düşen, Allah’ın varlığının benzersiz delillerini görmek ve Allah’ın kadrini takdir edebilen insan olmayı hedeflemektir.
Şaşırtıcı Bir Gelişme
Blimsel araştırmalar beynin fonksiyonlarına ve sırlarına bir adım daha yaklaşmayı mümkün kılmaktadır. Yapılan son bir araştırma beyinle ilgili yine şaşırtıcı bir gerçeğin daha ortaya çıkmasına yardımcı oldu.
Bilindiği gibi, insan beyni ve kafatası elektrik iletkenliği özelliğine sahip. Beyinde milyarlarca elektrik yüklü hücre var. Minnesota Üniversitesi profesörlerinden Japon bilim adamı Bin He ve ekibi ameliyat olmayı bekleyen epilepsi hastası iki çocuğu incelediler ve beyinde epilepsiye neden olan bölümlere elektrotlar yerleştirdiler. Doktorlar, kafatasının dışına takılan ayrı bir elektrot sistemiyle, çocukların beyin faaliyetlerini karşılaştırdılar. Yapılan araştırma, beynin kafatasına oranla yaklaşık 25 kat daha fazla elektrik yüklü olduğunu gösterdi.* Bu araştırma gelecekte yapılacak tedavi çalışmaları için büyük önem taşıyor.
* http://www.livescience.com/ humanbiology/061214_skull_ conductivity.html