TR EN

Dil Seçin

Ara

Nisan 2007

post-title

Nisan 2007, 364

Bahar Bizi Çağırıyor

Değerli okuyucularımız;

Kutlu Doğum Haftası’yla birlikte kâinat da ‘kutlu doğum’ manzaraları sunuyor gözlerimize. Bahar, her zaman olduğu gibi, hayat tazeliğini vagon vagon yüklenmiş, bizlere rahmet taşımaya hazırlanıyor. Âdeta, “bizler yapacağımızı yapıyoruz, şimdi sıra sizde!” diyorlar. Bize de baharı seyredip, iç âlemimizde tefekkür çiçekleri açtırmak kalıyor.

Bazılarının sandığı gibi, bir bahar romantizmi değil bu bahsettiğimiz. Allah’ı bize anlatan dört büyük kitaptan birisi olan ‘Kâinat Kitabı’nı okumaktan bahsediyoruz. İşte bahar mevsimiyle en parlak, en renkli sayfalar sunuluyor önümüze. Hem de dört büyük kitaptan bir diğeri olan Peygamber’in (asm) kutlu doğum sunumuyla.

Bu duygu ve düşünceler eşliğinde, biz de bu sayıda iç âlemlerimizin bugünün gökdelenleri arasında sıkışmaktan, teknolojinin gürültüsüne boğulmaktan kurtulmasına katkıda bulunalım istedik. Kâinatta sergilenen genişlik, büyüklük ve sonsuzluğun, kalplerimizde de yankılanmasına; kalbimizin yaratışla eşzamanlı atmasına duacı olduk. Zira, Ümit Şimşek’in ifade ettiği gibi, insan ancak böylelikle hayatı gerçek boyutlarıyla görmek imkânına kavuşuyor.

Sevgili dostlar,

Anlaşılacağı üzre, bu sayımızın dosya konusu, Müslüman-kâinat ilişkileri. Bir Müslüman için Kâinat Kitabı’nı okumanın önemi nedir? Bugün Müslümanlar olarak bu hususta ne noktadayız? Nelere dikkat etmemiz gerekiyor? Akıl ve vahiy arasındaki ilişkiyi nasıl tanzim etmeliyiz? Tüm bu sorulara tatmin edici cevaplar bulacağınızın müjdesini şimdiden verelim.

Bu ayki röportajımızı, “Müslüman-Kâinat ilişkileri” üzerine çarpıcı yorumlarını okuyacağınız Ümit Şimşek ile yaptık. “Batı’nın materyalist gözlüklü bilim adamları gördükleri halde iman etmemekte diretiyorlar; biz ise iman ettiğimiz halde görmemekte diretiyoruz!” diyerek çok önemli bir tespit yapan Şimşek, ayrıca kâinat tefekkürünün yakın tarihimizdeki geçmişi ve bugün özellikle Batı menşeli araştırmaları anlamaya ve anlatmaya çalışırken dikkat etmemiz gereken noktalar üzerinde duruyor.

Ahmet Nazlı, “Bilimsel Bilgi Masum mudur?” yazısında, insanların neredeyse tüm referansını bilime dayandırma eğilimi gösterdiği çağımızda, özellikle dindar insanların vahiy ile akıl (bilim) arasında nasıl bir hukuk gözetmesi gerektiğini bir hukukçu titizliğiyle izah ediyor.

Yusuf Özkan Özburun, Hira Dağı’na yaptığı hayalî yolculukta işittiği Ümmî Peygamber’in dilinden dökülen “Ben okuma bilmem!” sözü ile meleklerin daha evvelce söylediği “Bizim senin bildirdiğinden başka bilgimiz yoktur” sözü arasındaki uyum ve uygunluktan hareketle bilme ile tenzih arasında ilişkiyi irdeliyor. Ulaştığı enfes sonuçları, ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.

Seyyid Hüseyin Nasr, meselenin bir başka boyutuna, Müslümanlar ve modern teknoloji arasındaki ilişkiye değiniyor. Modern teknoloji nereye doğru yol alıyor ve bu durum karşısında Müslümanlar nasıl bir tavır almalı diye soruyorsanız, bu yazıyı mutlaka okuyunuz.

Dosya yazılarımız arasında, ayrıca Ayten Yadigâr’ın bir belgesel izleyicisinin bir belgeseli nasıl izlemesi, ne şekilde tefekkür etmesi gerektiğine ilişkin mükemmel bir örnek sunduğu yazısı ‘İnsanlar ve Penguenler’ ile; mükemmel bir sanat eseri olan gözü konu alan yazısıyla Elif Kıral’ı okumanızı tavsiye ediyoruz.

Bu ayki ihtida öykümüz, Afganistan’da Taliban’a esir düştükten sonra imanla şereflenen İngiliz bayan gazeteci Yvonne Ridley’e ait. Ridley’in hidayet sürecini ve İslâm hakkındaki görüşlerini bu yazıda bulabilirsiniz.

Son olarak bahsedeceğimiz çalışma, Selim Gündüzalp’in “Günahlardan Tövbeyle Arınmak” adlı yazısı. Gündüzalp, hepimizin hataya boğulduğu, yanlış hareketlerden kendisini kurtaramadığı şu dünya hayatında önümüzde iki yol olduğunu söylüyor: Ya hatalarımıza devam edeceğiz; ya da bir kurtuluş yolu arayacağız. Elbette bu kurtuluş yolu, tövbeden geçiyor. Tövbe kapısı, en karanlık geceleri, en günahlı yolları halis bir niyetle ve samimi bir pişmanlıkla çalındığında herkese ümit ve aydınlık vaad ediyor. Allah hepimize hatalarımızın, günahlarımızın ardından, tövbe kapısını bulmayı nasip etsin. Amin.

Mayıs sayısında buluşmak dileğiyle...

Hoşçakalın.

Dergideki Yazılar