TR EN

Dil Seçin

Ara

Alternatif Maliyet

İnsan; kâinatta, yaratılmışların en üst formu, hem hayat sahibi olmakla cemâdâtdan (cansızlardan) üstün, hem akıl, vicdan sahibi olmakla diğer canlılardan... Yaratıcının mübarek esma ve sıfatlarını yansıtma kabiliyeti bakımından en mümtaz varlık ve bu anlamda halîfe-i zemîn, hem cüz’î irâde ve ihtiyâr sâhibi olması, nefis ve şeytanın tasallutlarına mâruz olması bakımından meleklerden, diğer nuranîlerden ve mahlûkâttan ayrılan ve bu yüzden onların da üzerinde mertebelere hem namzet hem müştak, ya da şeytanlardan daha aşağı derecelere düşebilecek çok özel bir sanat-ı ilâhî. Kendisinden beklenen vazife, varlığını sürdürebilmesi için yapılan masrafı farketmesi—ki, bununla ilgili teçhizat kendisine verilmiştir—ve bu masrafı yapanı tanıyıp ona teşekkür etmesidir. Bu masrafı yapan kimdir? Neden bütün bu masrafı yapmıştır? Karşılığında benden ne beklemektedir?... gibi suâllerin akla gelmemesi muhâldir (imkânsızdır), ve bunların cevaplarını aramak ve gereğini yerine getirmek ise bir mârifet yolculuğudur. Biz şimdilik bu yolculuğa—çıktığını kabul etse de etmese de—teklif edilmeden çıkarılan insanı ve onun yolculuğunu bir tarafa koyup ana konumuza geri dönelim.

Yaşamda sahip olduğumuz, olmak istediğimiz ya da olamadığımız her şeyin bir maliyeti vardır. Ben bunlarla ilgili birkaç örnek aktarırken sizden de bunların maliyetlerini düşünmenizi istiyorum ancak, bunu bazı TV programlarında izlediğiniz gibi, size bir kelime söyleyeceğim. Siz de bana aklınıza gelen ilk kelimeyi dedikleri gibi serbest çağrışım formatında değil de biraz daha derin tefekkür ederek, beyninizdeki nöral aktiviteyi maksimum çalışmaya zorlayarak yapmanızı istirham edeyim. Doğum, bir şişe süt, kardeş, bayram, ders, uyku, düşünmek, yürümek, araba, kızmak, ağlamak, hastalanmak, tatil, yazmak, uçak, beste yapmak, ibâdet, inanmak, hava, resim, su, inkâr etmek, paylaşmak, hayal kurmak... Gerçekten de bu listeye girebilecek milyonlarca alternatifin ve bunların hepsinin bir maliyeti olduğunun hepimiz farkındayızdır. Problemimiz, bu listede yer alan bütün olumlu değişkenlere sahip olmaya çalışmak ve olumsuz değişkenlerden mümkün mertebe uzak kalmak için yapmamız gerekenler ve yüklenmemiz gereken maliyetler. Bu ise altından kalkamayacağımız kadar büyük bir külfet. Kuyumcu terazisi ile dağ tartmaya benziyor. Bu yüklerin hepsinin altına, yetenek ve kabiliyetlerine göre öncelikler belirlemeyen, sabırla hareket etmeyen, kendisinde olmasa da sevdiklerinde olması ile sevinemeyen, paylaşamayan, doymak yerine tatmaya razı olmayan, kanaat etmeyen bir kişilik ile girmeye çalışan insanların yorgunluğu, çaresizliği, stresi, psikolojik bozukluğu, fizikî hastalığı, boşluğu hemen her gün şahit olduğumuz şeylerdir. Hayat mücadelesi dediğimiz şey aslında bu listeye girebilecek pozitif değerlendirilen her şeyi insanın kazanma, kazanmış ise kaybetmeme mücadelesi değil midir? Bütün bunların maliyetini karşılamak için kazanmak zorunda olan insan aslında ne kazanmaktadır ve bu süreçte neyi ya da neleri kaybetmektedir? İşte farketmek ve farkında olmak adına yeni bir kazanım kuşağı. Bu kuşak boyunca yapacağımız tefekkür yolculuğunun hepimize hayatı, kâinatı, insanı, vazifeyi, gerçek kazancı ve kaybı, maliyeti, gerçeği ve sanalı, istikâmeti göstermesi temennisiyle...

Maliyet deyince aklımıza genelde maddî unsurların geldiğinden bahsetmiştim. Bunun özellikle de para olduğu konusunda hepimiz hemfikirizdir. Bundan başka bizim için zaman ve emek de çok önemli iki maliyet kalemidir. Önemli bir şeyi elde ederken çoğu zaman sadece para değil aynı zamanda yoğun emek ve uzun zaman da harcarız. Dolayısıyla bu değişkenleri de maliyet hesabına katmamız gerekebilir. Ortalama geliri olan bir insanın ev sahibi olmasının maliyeti sadece bu evin alımında harcanan para değil, aynı zamanda o paranın kazanılmasında sarfedilen zaman ve emektir de. Üstelik bu evin hayalinin kurulması, evin nerede ve nasıl olacağına dair aile içi ya da dostlarla yapılacak istişâri görüşmeler, toplanan belirli bir paradan sonra heyecanın yükselmesi, zaman zaman ortaya çıkabilecek ekstra harcamaların verdiği olumsuz etki ve bunun psikolojik yansımaları, hedefe yaklaşma ve uzaklaşma zamanlarında hissedilenler vb. de aslında maliyet kalemleridir.

Maliyet kavramı bize maddî değişkenleri çağrıştırsa da biz bunu hem maddî hem de manevî değişkenler olarak düşünüyoruz ve yazımızın ilerleyen bölümlerinde de bu şekilde bahsediyor olacağız. Genellikle maddî değişkenler üzerinden yaptığımız hesaplarla yön vermeye çalıştığımız hayatımızda huzurumuz, refahımız, bütünlüğümüz, davranışlarımızın bize maliyetini iyi hesap etmekten geçmektedir.

Ancak bu makaleyi bana kaleme aldıran, buraya kadar aktarageldiğim ve çoğunuzun çok daha güzel ve maharetli cümlelerle ifade edebileceğiniz düşünceler etrafında zihninizi yormak istememden kaynaklanan bir motivasyon değildi. Yazımızın başlığında da zikrettiğim “Alternatif Maliyet” kavramı üzerinden yürüttüğüm bir düşünce anaforunun zihnimde bıraktığı kalıntıları paylaşmak ve her makalede birlikte kurduğumuzu düşündüğüm ortak aklımızı harekete geçirmekti. Ekonomi ya da iktisat kitaplarına bir göz attığımızda “Alternatif Maliyet” kavramının farklı açılarının vurgulanmakla birlikte özünde aynı anlama gelen tanımlarının yer aldığını görürüz. Örneğin bir tanıma göre alternatif maliyet: “Bir işletmede kullanılan finansal kaynaklara ilişkin olarak, söz konusu kaynakların alternatif yatırımlarda kullanılmaları halinde elde edilebilecek getiri ve söz konusu işletmeye ait riskler dikkate alınarak hesaplanan maliyet tutarı” iken, bir başka tanıma göre “Bir malın üretimini bir birim artırmak için başka bir maldan vazgeçilmesi gereken mal miktarı”dır. (Aynı sınırlı kaynaklar ile 1000 birim A ya da 2000 birim B malı üretilebiliyorsa 1 birim A malı üretmenin fırsat maliyeti vazgeçilen 2 birim B malıdır. Woodhall’ın tarifine göre “Kaynakların en kârlı kullanımında elde edilmesi beklenen parasal değerdir. Diğer bir deyişle, ekonomik bir faaliyetin fırsat maliyeti, o faaliyeti gerçekleştirmek için kullanılan mal ve hizmetlerin başka faaliyetler için kullanılamaması dolayısıyla kaybedilen gelirleri ifade eder. Daha basit bir tanımla “satın aldığınız bir şeyin alternatif maliyeti aynı miktar parayla satın alabilecek olup diğeri nâmına vazgeçtiğiniz her şey”dir. Örneğin 100 YTL ile bir kazak almaya karar verdiniz. Size maliyeti 100 YTL ve üçüncü paragraftaki uzantılarıdır. Oysa aynı kazağın size alternatif maliyeti, 100 YTL ile satın alabileceğiniz her türlü mal ve hizmettir. Siz bu kazağı almak adına diğer bütün alternatiflerden vazgeçmişsinizdir. Bu alternatiflerin neler olduğu ile ilgili boşlukları lütfen siz doldurun. Alternatif maliyeti tartışırken bir tercih olayının da olduğunu gözden uzak tutmamak gerekir. Yapmak zorunda olduğunuz ve alternatifinizin olmadığı bir durumda alternatif maliyetten bahsetmek olanaksızdır.

İşte ekonomi biliminin terimler sözlüğünde yer alan bir kavramı olduğu yerden çıkartıp davranış bilimlerine uyarlayıp düşünmeye başlayınca insanın başına işler açılıyor. Her davranışınızın alternatif maliyetini hesap etmeye başlıyorsunuz. Bunu yapmasaydım acaba neyi yapardım? Yani bunu yapmak adına nelerden vazgeçiyorum? Milyonlarca alternatiften birini diğerlerine tercih ediyorum ve bunu; 1-Aklım başımda, kendi isteğimle yapıyorum, 2-Kast ediyorum. O halde sonuçlarıyla da kendim yüzleşmeliyim. Tıpkı hukukta suç işleyenin akli yeterlilik ve kasıt unsurlarının araştırılması gibi. Aklen mâluliyet cezayı düşürdüğü gibi kasıt olmaması da cezayı hafifletici bir durumdur. Dinde de böyledir. Lâ-akıl mükellef değildir, amelin de niyetine (kastına) göre değer kazanır. Bu düşünce insanlık derecenizin seviyesine göre sizi bir süre âtıl (hareketsiz) hâle getiriyor, bende farkında olup olmadığımı anlayamayacağım kadar çok kısa sürmekle birlikte bazı ulvî şahsiyetlerde bu, günler, haftalar, aylar, yıllar ve bir ömür sürebiliyor. Şu anda bir şey yapmak istiyorum, karar verdim harekete geçiyorum tam o sırada acaba bu işin alternatif maliyeti nedir? diye bir düşünce başlıyor ve daha faydalı bir başka işe kalkışıyorum. Yani vazgeçiyorum ya da vazgeçmeyip yapıyorum...

Şimdi benim bir süredir kendi adıma düşündüğüm alternatif maliyetleri sizler de kendi adınıza bir düşünmek ister misiniz? Her ay harcadığım paranın, bir günde, bir haftada, bir yılda, bir ömürde geçirdiğim ve geçirecek olduğum zamanın, yaptığım evliliğin, tercih ettiğim tatilin, beni üzen ve sevindiren şeyler listesinin, hayallerimin, kısaca hayatımın. Hayattaki en büyük pişmanlıklarımızın öncesine dönsek ve alternatif maliyet kavramı da beynimizin bir köşesinde sürekli “Dikkat, alternatif maliyet, alternatif maliyet” diye sinyal gönderen bir sistem olarak yer alsa, acaba aynı şeyleri yapmayı tercih eder miydik? Belki de kendi özelinde bu sinyali bir iç ritme dönüştürmüş insanların pişmanlıkları daha az, yaşam kaliteleri daha yüksektir. İç huzurları yerindedir.

Burada elbette herkesin maliyet ve alternatif maliyet muvâzenesinde, tercihlerindeki tatmin ya da pişmanlıklarının kişisel değer sistematikleri ile alâkalı olduğunu belirtmek gerekir. Zaten bu tamamen subjektif bir durum olduğundan bence herkes kendi adına, önce değerler sistematiğini ve sonra da tutum ve davranışlarının maliyet ve alternatif maliyetini hesap etmelidir. Ben kendi adıma istikâmet, kulluk, ebediyet açısından pişman olmamak adına alternatif maliyet kavramını biraz daha etkili bir şekilde yaşamımıza geçirme konusunda mübârek Ramazân-ı Şerifin feyzini ilticâma şefâatçı kılmak istiyor ve hepinizin Mübârek Ramazân’ı Şerifini tebrik ediyorum.

 

KAYNAKLAR:

• WOODHALL, M. (1987), “Cost Analysis in Education”, in G. Psacharopoulos (Ed.) Economics of Education: Research and Studies. Pergamon Press, pp. 393-399.

• INTERNATIONAL INSTITUTE FOR EDUCATIONAL PLANNING (IIEP), (1985), Cost and Financing of Education. IIEP Advanced Training Programme in Educational Planning and Administration, Self-Learning Materials, B3, Module7, Paris: UNESCO