Hemen hemen bütün sıcak kanlı hayvanlar, ara sıra dinlenme ihtiyacı duyarken, gri deniz kırlangıcı olarak bilenen deniz kuşu, hayatının ilk beş yılını devamlı uçarak geçirir. Dakikada 150 defa kanat çırptığını göz önüne alırsak, gri deniz kırlangıcının bu beş yıl içinde hiç durmadan yaklaşık 400 milyon defa kanat çırptığını kolaylıkla hesaplayabiliriz. Bu olağanüstü bir başarıdır. Öyle ki, şahinlerin, atmacaların ve kuğuların göz kamaştırıcı uzun mesafe uçuşları, bu başarının yanında çok sönük kalır. Hayvanların kalp kasları yıllarca durmadan çarpabilir, fakat iskelet kaslarında böyle bir hareketlilik sadece, bu nazenin deniz kuşlarına hastır.
Yaklaşık 85 cm.’lik kanat açıklığına sahip olan bu muhteşem havacılar, uçan balıkları havada iken yakalar ve suya konmadan gagalarını suya daldırarak küçük mürekkep balıklarını yutarlar. Ömrü deniz üstünde geçen kuşlara oranla ayaklarının su itme kabiliyeti oldukça zayıf olduğu için, diğer deniz kuşlarının aksine suya kondukları pek görülmez. Bu kuşların, yıllar boyu süren uçuşlarından sonra küçük artıkların veya deniz kaplumbağalarının üzerlerine tünedikleri nadiren görülmüştür.
Yetişkin kırlangıçlar, yalnız adacıklar üzerinde üremek için toplandıkları zaman uçmazlar. Bu; yetişkinlerin her yıl muhtemelen yedi-sekiz ay durmadan uçması demektir. Fakat asıl şaşırtıcı olan husus, genç kırlangıçların uçuş süresidir. Kanatlanan yavru kuş, doğduğu koloniye en az üç yaşına varıncaya kadar dönmez. Beş yaşından önce üremeyen genç kuş, bu süreyi tamamen açık denizlerde uçarak geçirir. Hatta bu beş yıllık baraj, birçok defa aşılır. Araştırmacılar genç kırlangıçların bu süre içinde dinlendiklerine dair hiç bir delil bulamamışlardır.
Suda bulunan yetişkin bir kırlangıç ya hasta ya da yaralıdır. Yavrular tüylenmeden önce, çok iyi olmasa da yüzebilmektedirler. Hatta sığ sularda emekleyerek bir hayli mesafe katedebilirler. Ancak yetişkinlerde yüzme özelliği hiç yoktur. Denize düşen bir kırlangıç güçlükle uçmayı başarır. Tüyleri yağmurdan veya aşırı nemden ıslanan bir kırlangıç öylesine zor hareket eder ki, el ile bile kolayca yakalanabilir.
Yuva kurmak için uzak adaları seçtikleri için şimdiye kadar pek az kırlangıç kolonisi derinlemesine incelenebilmiştir. Bu incelemelerden biri, Florida’nın güneyindeki Dry Tortugas adacıklarında yapılmıştır. Bu adacıklarda O. L. Austin, C. Russel ve W. B. Robertson’dan kurulu gönüllü bir takım, 1959’dan beri yılda iki defa olmak üzere sürekli çalışmışlardır. Şimdiye kadar yaklaşık 381.000 gri deniz kırlangıcı yakalanmış ve alüminyum bileziklerle bantlanmıştır.
Çalışmalar, deniz kırlangıcının yuvasını terkettikten sonra çok geniş bir alanda dolaştığını göstermektedir. Yetişkinler Meksika körfezinde ve Karayip Denizinde dolaşırken, genç kırlangıçların çoğu 14.000 km.’lik ekvator Atlantik yolculuğundan sonra, birkaç yıl kaldıkları Batı Afrika kıyılarına kadar uçarlar. Bu kuşların uçuş rotası; ara sıra deniz aşırı gemilere konan bantlı kuşlardan, uçuş mesafeleri ise, kıyılara vuran ölü veya yaralı kuşlardan anlaşılmaktadır.
İlk yılların maceralı hayatını ölmeden atlatan kırlangıçlar, uzun bir süre yaşayabilmektedirler. Dry Tortugas adacıklarında daha önce, 1937-1941 yılları arasında yapılan çalışmalarda bantlanan 10.000 kırlangıçtan bazılarının, 1959 sonrası yapılan çalışmalarda dahi hayatta oldukları görülmüştür. Bunlardan iki şampiyon ömürlü kırlangıcın 32 yaşında oldukları ve hâlâ yavru yaptıkları tesbit edilmiştir. Bu uzun ömürlülük, birçok kuşun sekiz-on yaşlarından önce yumurtlamaması ile izah edilebilmektedir.
Yıllarca uçan bu kuşların, bazen ülkelerini değiştirip yeni bir üreme mevsimine başlıyor gibi dinlendikleri düşünülebilir. Fakat Deniz kırlangıçları, konacakları yerin kendi kolonileri olduğuna karar vermek hususunda oldukça hassastırlar. Hatta, konmadan önce o alan üzerinde bir kaç hafta uçuş yaparlar. Yeni gelen kuşlar dolgun ve düzgün tüylü olmaktadır. Yuvalama alanında iki-üç ay kaldıktan sonra onları daha zayıf, daha ince ve mercan kayaları ile otlara süründüğü için yıpranmış tüylerle bulursunuz.
Kısacası onları yıpratan şey uçuşları değil, karada geçirdikleri kısa zamandır.
5 sene boyunca havada kalan ve bu süre içinde bir kere dahi yere inmeyen bu muhteşem hayvanlardaki yaratılış mucizelerini görebilmek için ille de uçak mühendisi olmak gerekmez. Biraz düşünmek, bu işlerin tesadüfler ve şuursuz sebebler sonucu olamayacağını anlamak için yeterlidir.