TR EN

Dil Seçin

Ara

Bağımlılık Psikolojisi / Psikiyatri

İnsan bilinci ile ilgili bilimsel çalışmalar arttıkça “arzu, iştah ve şehvet, haz, mutluluk” kavramlarının psikolojik ve biyolojik sınırları daha da karışmaya başladı. İnsanoğlunun istekleri sınırsız fakat gücü sınırlıydı. Bu isteklere ulaşmak için yeni yollar bulmalıydı.

Uyanık bilinç durumunda, algı, karar verme, öğrenme, düşünme, sorun çözme, makul yollar bulma süreçleri çalışır. Sarhoşluk, hipnoz, meditasyon gibi değişik bilinç durumlarda normal uyanık bilincimiz farklılaşır.

Son yıllarda ulaşılan teknolojik ve kültürel gelişmeler insan bilincine etki eden insanı esir olan bağımlı, ama çaresiz bırakan etkenleri daha fazla inceleme fırsatı verir.

Bağımlılık tanımı içerisinde sadece alkol, uyuşturucu, sigara girmiyor artık. Aşk bağımlılığı, kumar bağımlılığı, teknoloji bağımlılığı gibi insan bilincini esir alan pek çok durum kastediliyor.

 

FARKINDALIK

Yolda yürürken, bisiklet sürerken, kitap okurken yapmakta olduğumuz her hareketi bilinçli olarak düşünmeyiz. Belirli görevleri yaptığımızın bilinçli olarak farkında olmadığımız zaman daha iyi yerine getiririz. Her gün aynı ameliyatı yapan doktor, her gün aynı imzayı atan kişi, üzerinde hiç düşünmeden o işi çok güzel yapar.Yaptığı her hareketi ciddi bir şekilde düşünmeye başladığında yaptığı işin zorluğunu görür. Bu nedenle pek çok hekim kendi yakınını tedavi etmekten, ameliyat etmekten çekinir. Çok defa otomatik hâle gelmiş davranışlarımızın farkında değilizdir.

Beynimizin talamus bölümü çevreden gelen ses, görüntü, koku, şekline karşı otomatik süzme yapar. Çoğumuz farkında olmadığımız halde işimize yarayanlar beyine alınır. Eğer her türlü uyaran beynimizin bilincine alınsaydı iş yapamaz hale gelir. Tamamen uyanık ve tetikte olduğumuz zamanda bile, çevremizde olanların sadece küçük bir kısmının farkındayızdır.

Aynı şekilde beynimizin limbik sistem olarak bilinen kısmı psikolojik süzgeç görevini görür. Hayatımızı sürdürmek ve çevremizi anlamlandırmak için gerekli olan, dikkat edilerek en önemli bilgileri seçmeye ve benlik dışında her şeyi süzgecin dışında bırakırız ve bunu bilinç dışı yaparız. İşte bağımlılıkta beyindeki bu fitre bozuluyor. Hayatımızı sürdürmek ve çevremizi anlamlandırmak için gerekli olan bilgileri, yanlış olarak seçmeye başlıyoruz. Bu biyopsikolojik filtreyi doğru şekillendirmek için insanın yapması ve bilmesi gereken şeyler vardır.

 

KENDİNİ KAPTIRMAK: 

İnsan çoğu zaman, zamanın farkında olmadan geçtiği için huzurlu olduğu anlar yaşar. Severek yapılan işlerde, araba sürerken, bir müzik aleti çalarken, kitap okurken, resim yaparken, bahçede çalışırken.. beyin çok etkili bir şekilde çalıştığı, bilinç durumu yaşar. Bu durum çaba gerektirmeyen dikkat olarak tanımlanır. Bu konuda yapılan araştırmalar, kendini kaptırma, derin yoğunlaşma ve hipnoz arasında benzerlik olduğunu ortaya koymuştur. Hayal kuran, dalıp giden kişilerin daha kolay hipnotize olduğu bilinmektedir. İnsanların hipnoz esnasında mutluluk, zengin hayal kurma, zaman algısında bozulma, derin anlamlılık duygusu ve bir konuya dikkati yoğunlaşabilme gibi bilinç halleri hissettikleri bildirilmektedir. (Pekala, Kumer 1986)

Kendini kaptırma şeklindeki çaba gerektirmeyen dikkat durumunda beyin kabuğunun daha az çalıştığı, çaba gerektiren dikkatte ise beyin kabuğunun da yoğun çalıştığı (kortiol uyarılım) ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü araştırmacıları tarafından da kanıtlandı. (Hamilton, Haier, Buchsbaum 1984)

İşte bağımlılık yapan maddeler ve olaylar yapay olarak, insan beyninin ilgili alanlarını etkileyerek farklı bilinç durumu oluşturmaktadırlar.

 

BİLİNCİ DEĞİŞTİREN DURUMLAR

Bilinci değiştiren doğal durum uyku ve hayal kurmadır.

Hayal kurma ve fanteziler:

Hayallerin zihnimizin rasgele seyahat ettiği alanlarının olduğu, bugün bilinmemektedir. Farklı kişiler değişik türden hayal kurarlar.

Kaygılı hayalciler:

Suçluluk ve endişeyle ilgili kendisini, rahatlatmayan fanteziler vardır. Hayatlarında hoş olmayan gerçeklerden kurtulmak için hayal kurarlar.

Mutlu hayalciler:

Problem çözmek, geleceği plânlamak için amaca yönelik hayaller kurarlar. Başarı yönelimli kişilerdir. Bu durum bir adım geri çekilerek olayları yeniden değerlendirmeyi sağlar.

Hayalci hayalciler:

Gerçek dünyanın ihtiyaçlarının karşılanmadığı, bireysel yaratıcılığı olmayan, bu dünyadan kaçmak için kurulan fantezi dünyalarında yaşarlar. Bunlarda hayal gerçeğin yerini almıştır.

Savunucu hayalcilik:

Hoş olamayan gerçeklerden kurtulmak ve içsel gerginliği azaltmak için fantezilerle yaşamaktır. Güç durumlara dayanma günücü arttırır.

Yaratıcı hayalcilik:

Zihinsel ve üretken becerilerin oluşması için “zihinsel geviş getirme” olarak da tanımlanır. Günün sıkıcı anında, rutin iş sırasında, geceleri de rüyada yaşanır. Elde edilen yoğun bilgi daha fazla kullanılmış hale getirilir ve tekrar şekillendirilir. Bitmemiş bir işi tamamlamak, kimsenin göremediğini görmek, farklı düşünmek, üretken olmak, parlak fikirleri ortaya çıkarmak için kuluçka dönemidir. İlginç bağlantılar ve sırlar keşfeden kişiler bu tarz hayalciliği olan kişilerdir.

Rüyalar:

Son zamanlarda uyku araştırmaları rüyaların önemi üzerinde durmaktadır. Uyku ve onun bir parçası olan rüyalar farklı doğal bilinç durumlarıdır. Üretken olan bir etkinlik olduğu, hayret verici karmaşıklığının biyolojik ve psikolojik değer olduğuna artık inanılmaktadır.

Bazen rüyalar öyle canlıdır ki gerçek olandan ayırt etmek çok zordur. Küçük çocuklar rüya ile gerçek yaşantıyı ayırt edemezler. Beyin rüyada duygusal bilgiyi de işlediği için semboller çok yaşanır. Freud rüyaları bilinç altı düşünce ve isteklerin ifade edildiği alan olarak görmüş hatta “Rüyalar davranışları yönlendiren güdülere ışık tutar. Gizli bilinç altı muhteva rüyalar yoluyla dışa vurulur.” demiştir.

Diğer taraftan rüya evrensel bilgiye ulaşmada ilhamın ortaya çıktığı sezgilerin yaşandığı bir dünyadır.

Ayrıca gün boyu elde edilen bilginin yeniden işlenmesi, beynin tekrar yapılanmasıdır. Önemli bilgiler uzak hafızaya atılır. REM uykusunda beyin protein sentezlerken kişilik organik bir temele oturur. Yeni bir şey öğrenen insanlar ve hayvanlar o gece REM uykusuna daha fazla süre ayırırlar. Çok çalışıp yeterli uyumayan insanlar bilgileri unuturlar.

Kimyager, August Kekule “benzen halkası”nı bir rüyadan sonra bulmuştur. Uykusunda kuyruğunu kavramış bir yılanla ilgili rüya gördükten sonra benzen altıgen halkasını keşfetmiştir. Aynı şekilde molekülü rüyasında yüzük şeklinde yapılanmış olarak görerek o ilhamla uyanmıştır.

Yetersiz uyku

Bu çağın insanında yetersiz uyku salgın haldedir. ABD’de uykusuzluk trafik kazalarında alkolden sonra en fazla rol oynayan etkendir.

Günümüzün insanı elektriğin bulunması, gece hayatının gündüze göre daha neşeli geçmesi nedeniyle uykularını kaybetmektedir. Alkolün ve bazı uyuşturucu maddelerin uyku için kullanmaları uyku kalitesini daha da bozmaktadır. Uyku bozukluğu gösteren kişilerin psikolojik ve zihinsel keskinlik testlerinde anlamlı olarak düşük performans gösterdiklerini göstermiştir. (Corskaden ve Dement 1982)

 

BİLİNÇTE YAPAY DEĞİŞİKLİKLER

Meditasyon ve sufizm

İnsanlar bilinç seviyelerinde değişiklik yapmak için meditasyon, hipnoz ve ilaçlar kullanmışlardır. Meditasyon esnasında insanlar derinden gevşer, bütün hayallerini ve sorunlarını bir kenara bırakır. Özel seçilmiş kelime (Mantra, Zikir) seslendirilir. Hipnozda özel telkin uygulanır. Madde kullanımında kimyasal madde ile bilinç değişimi sağlanır.

Modern dünya meditasyon ve hipnozun verdiği duygusal ve spiritüel yararları elde etmek için keyif verici maddeleri yoğun şekilde kullanmaya başladı. Fakat bu maddeler fiziki bağımlılık yaptığı için zihinsel dinginlik ve iyi olma hissi, genel gevşeme devamlı olmuyordu.

Zen meditasyonunda dikkat solunuma odaklanır. Sofistik meditasyonda sema dansına veya duaya odaklanılır. Hipnozda dikkat hipnotisde odaklanır. İlaç kullanımında ise dikkat kendi haline bırakılır.

Uygulamadaki farklılıklara rağmen Zen meditasyonda olsun sofistik meditasyonda olsun sempatik sinir sistemi işlevi yavaşlar. Nabız, solunum hızı yavaşlar. Gevşemiş uyanıklık durumunu gösteren alfa beyin dalgaları belirgin şekilde artar ve stresle ilgili kimyasal ürün olan laktat kan düzeyi azalır. (Morris 2002) Metabolizmada bu düşüş fizyolojik bir yarar sağlar.

Benson, Wallace (1972) ve Stone, Releo (1976) gibi birçok araştırmacı meditasyon uygulayanlanlar arasında Marihuana (esrar) kullanımının 21 ay sonra %78’den %22 gerilediğini, LSD kullananlar arasında 22 aylık meditasyon sonrasında %97’sinin LSD’yı kullanmayı bıraktıkları bulunmuştur. Meditasyonda kan basıncının azaldığı gösterilmiştir. (Morris 2002)

Zen meditasyon ve sofistik meditasyon esnasında insanlar neşeli, güçlü duygular, zamansızlık hissi, farkındalıkta artış, zihinsel dinçlik, iyi olma hissi ve genel gevşeme hissederler.