TR EN

Dil Seçin

Ara

Ocak 2009

post-title

Ocak 2009, 385

Yıllar önce, Cemil Meriç’in eski bir kitabını okurken altı çizili şu cümleler dikkatimi çekmişti:

“Genç düşünce dergilerde kanat çırpar. Kitap fazla ciddi, gazete fazla sorumsuz. Dergi her tefekkürün (düşüncenin) kalesi. Kitap, çok defa insanın eseri, tek düşüncenin yankısı; dergi bir zekâlar topluluğunun. Bir neslin vasiyetnamesidir. Vasiyetnamesi, daha doğrusu mesajı. Kapatılan her dergi, kaybedilen bir savaş, hezimet veya intihar.”

Bu harika tespitlerin ışığında baktığımızda, bizde dergilerin ortak bir kaderi var. Çoğu çiçekler gibi bir mevsim yaşayabiliyor. Rabbimiz dualarımızı ve çalışmalarımızı kabul etti. Zafer, birçok badirelerden geçe geçe 32. yılı geride bırakıp, 33. yayın yılına ayak bastı.

Ki, bu yıl, dergimizi İstanbul’dan, ilk çıktığı mekâna, Sakarya’ya almış olduk. Hayırlı bir adım olur inşaallah.

Zafer’imiz özellikle son iki yıldır yurt içi ve yurt dışında, yeni yüzler ve yeni okuyucularla tanışıyor. Bunlar çok sevindirici haberler. Pek çok okuyucu, Zafer’i ilk defa görüyor ve okuduktan sonra da müptelası oluyor. Öylesine mektuplar ulaşıyor ki, şaşırıyoruz, seviniyoruz ve de çok ama çok çalışmamız gerektiğine bir kez daha inanıyoruz.

Meselâ, Yunanistan’dan bir okuyucumuz, Zafer’e ölünceye kadar abone yapılmasını istiyor. Ne mutlu, gıpta ediyoruz onlara. İşlerini sağlama almışlar doğrusu.

“O.D.T.Ü’de okurken, Zafer gibi bir derginin çok ihtiyacını hissettim ve okuyunca da çok faydasını gördüm.” diyen genç bir mühendis kardeşimizin de abone konusundaki ciddi çalışması bizi şevke getiriyor.

İki ay önceki, “Bir Nesil Zafer’le Büyüdü” yazımıza, bir okuyucumuz not düşmüş: “Bir değil ikinci nesil büyüyor. Şimdi çocuklarımız bu dergiyle büyüyor.”

33 yıl önce, bir toplantıda, heyecandan arka arkaya iki defa abone yaptığımız, fakat şevkimiz kırılmasın diye bunu bize söylemeyen İhsan Paşalıoğlu abiyle yıllar sonra o günleri konuşmak, ne büyük bir şevk verdi bize. Eski dostları yeni yılda tekrar aramızda görmek duasıyla inşaallah...

...

Size hemen bir anekdot aktarmak istiyorum:

Bir Allah dostu banyodayken yapacağı hayır aklına gelir. Hemen hanımına seslenir:

“Al şunu, filan muhtaç kimseye götürüver.” der. Hanımı, “Niye acele ettiniz, dışarı çıkınca verirdiniz.” dediğinde, “Hanım, ben dışarı çıkana kadar nefsim bu hayrı yapmayı unutturabilir. Bunun için, ‘İyilikte ve hayırda acele ediniz.’ emrine uydum.” der.

İbretli bir kıssa. Bizim de payımıza düşen elbette bir hisse. Biz de yeni yıla ellerimizde abone listesiyle girelim inşaallah. Ve beklemeyelim, hemen abone olalım; acele edelim, hemen şimdi diyelim bismillah...

Biz bu yıldan (2009) çok ümitliyiz. İnşaallah sizler de bu ümidimize yeni okuyuculara ulaşmakla ve yeni abonelerle ses verirsiniz.

Dualarımız bir olsun, beraber olsun.

Sakın ola ki, bir abone, bir okuyucu deyip geçmeyelim. Birkaç dakikamızı olsun Zafer’imiz için değerlendirelim. Bu bir rica, bir davet. Sanırım yılların dostluğu ve hatırı adına bu ricayı geri çevirmezsiniz.

Bazı okuyucularımız, kendileri abone bulmaya müsait olmadıkları için, bizi arayıp, kendileriyle beraber, birkaç abonenin daha ücretlerini üstleniyorlar. Zafer’le böyle hizmet ediyorlar. Öyle duyarlı okuyucularımız da var...

Ne diyelim, Rabbimiz, hayırlarımızı artırsın. Güzel örneklere her alanda ihtiyacımız var.

— Selim Gündüzalp

Dergideki Yazılar