TR EN

Dil Seçin

Ara

Ekmek Ağacı ve Düşündürdükleri

Ekmek Ağacı ve Düşündürdükleri

Ağaçlarda sürekli elma, armut, ayva gibi meyveler görmeye alışmış biri olarak bir ağaçta ekmek yetiştiğini görseydik eminim buna çok şaşırırdık.

Ağaçlarda görmeye alıştığımız meyveler bize sıradan geliyor. Ama ağaçta ekmeğin yetişmesini olağan dışı görüyoruz. Oysa Nar gibi bir meyvenin ağaçta yetişmesinin ekmeğe göre ne kadar zor olduğunu hiç düşünmüyoruz bile.

“Küre-i arz mağazasından me’kûlât (yiyecekler) ve meşrûbat (içecekler) ve libas (elbise) ve sair ihtiyaçlarınızı temin ediyorsunuz. Parasız aldığınız bu malları İlâhî hazineden almayıp birer birer esbaba (sebeplere) yaptıracak olsanız, acaba bir nar tanesini ne kadar zamanlarda elde edip ne kadar pahalı alacaksınız?” (Mesnevi-i Nuriye)

Şimdi tekrar ekmek ağacına gelelim. Hiç ekmeğin de ağacı olur muymuş demeyin yazının devamını okuyunca bana hak vereceksiniz.

Bu ilginç meyve ağacının 3000 yıllık bir geçmişi var. İlk önce Polinezyalı denizciler tarafından keşfedilmiş olan bu ağaç yüzyıllar boyunca yerli kültürün ve yaşamın önemli bir parçası olmuş. Ekmek ağacını ilk keşfedip ona ekmek meyvesi anlamında “breadfruit” adını veren 1686 yılında Guam’da bu bitkiyi örnekleyen William Dampier’dir. Bu zat, ekmek ağacıyla karşılaşan ilk Avrupalıydı ancak bu ağacın meyvesinin ucuz gıda olarak kullanılma potansiyelinin fark edilmesi yıllar sonra olmuştur.

Bilimsel adı Artocarpus altilis olan bu ağaç Dutgiller (Moraceae) familyasına dahildir. Bitkinin anavatanı, Hint Okyanusu’nun doğusu ve Büyük Okyanus’un batısındaki adalardır. Buradan da diğer tropik bölgelere yayılmıştır.

Gelelim bu ilginç ağacın özelliklerine

Ekmek ağacının meyveleri olgunlaşmadan önce yeşildir. Sonraki süreçte kahverengi ve en son sarıya dönüşür. Meyveler gövdenin her yerinden çıkar. Meyvesi bir kavun iriliğinde ve ağırlığı ortalama 1-3 kg kadardır.

     

Meyve iyice olgunlaşmadan önce beyaz etli ve biraz unludur. Bol nişasta içeren meyveler, kullanım ve tat olarak patatese benzer ayrıca pişince ekmeği andıran koku ve dokuya sahiptir. Bu nedenle olsa gerek ki yerel halk bu ağaca ekmek ağacı adını vermiş. Ekmek ağacının meyvesi yerlilerin temel gıdalarından birisidir. Ekmek gibi fırında pişirilerek yenilebildiği gibi haşlanarak veya değişik şekillerde pişirilerek de yenebiliyor. Ayrıca çiğken dilimlenip, güneşte kurutularak öğütülür ve bu undan ekmek ya da muhallebiye benzer bir besin de yapılır.

Ekmek ağacı yerliler tarafından sadece gıda olarak değerlendirilmez. Odunu kâğıt yapımında, kabuk lifleri dokumada, gövdesi de ev eşyası ve kano yapımında kullanılmaktadır. Ağacın gövdesinde açılan yaralardan sızan sıvı da yerli halk tarafından kanolardaki delikleri kapatmakta kullanılır.

 

Biraz Tefekkür Edelim

Çevremizde her gün belki de her an ekmek ağacından daha da harika olan birçok sanat harikaları ve mucizelerle karşılaşıyoruz. Fakat ne gariptir ki ibret alınacak ve bize Rabbimizi tanıtacak birer kudret mucizesi, sanat harikası olan bu şeyleri sıradanlık ve alışılmışlık perdesi altında fark edemiyoruz. Bu nedenle de büyük bir hazineden, yani yaratılışımızın en büyük gayesi ve en yüce neticesi olan marifetullahtan, Allah’ı tanımaktan ve bunun sonuçlarından mahrum kalıyoruz.

En harika bir kudret mucizesi olan kuru dalların elleriyle bizlere sunulan rengarenk meyveleri gördüğümüzde bile sıradanlık damgasını vurup lakayt kalabiliyoruz. Fakat ne zaman intizamdan düşmüş, ekmek ağacı gibi alışılmışın dışında bir şeyle karşılaştığımızda hayret edip şaşırıyoruz. 

Oysa çevremizde gördüğümüz her bir canlı, karşılaştığımız her bir olay ibret alınacak, hayret edilecek harikalarla dolu. Harikalar diyarında yaşıyoruz. Aslında bu harika kudret mucizeleri bizlerde hayret uyandırırken bir yandan da bunların sahibini, şu muhteşem memleketin sultanını düşündürmesi gerekiyor. Bunun için de basiretimizi kapatan ülfet perdesini atmamız gerekiyor. İşte tam da bu noktada Kur’ân bizlere yol gösteriyor: “Haydi gözü(nü) çevir (de bir bak)!” (Mülk, 3) emrine imtisal ile etrafımızı keşfedip marifetullahta tükenmez ilim ve hikmet hazinelerini bulmamızı emrediyor. “Sizin için yeryüzünde çeşitli renk ve biçimlerle yarattığı şeyleri de sizin hizmetinize verdi. Öğüt alan bir toplum için bunda ibretler vardır.” (Nahl, 13)