TR EN

Dil Seçin

Ara

Ruhsal Şifa / “Kızlarım okusunlar, güzel meslek sahibi olsunlar istiyorum. Bundan dolayı ev işi vs yaptırmıyorum. Ben yapamadım onlar yapsınlar istiyorum. Bu yanlış mı?”

Ruhsal Şifa / “Kızlarım okusunlar, güzel meslek sahibi olsunlar istiyorum. Bundan dolayı ev işi vs yaptırmıyorum. Ben yapamadım onlar yapsınlar istiyorum. Bu yanlış mı?”

Soru: Hocam hayırlı çalışmalar dilerim. Kızlarımın iyi yerlere gelebilmesi için onların okumasını istiyorum. Güzel mesleklere sahip olsunlar istiyorum. Bundan dolayı okumalarına, ders çalışmalarına her ne engel oluyorsa onu ortadan kaldırmaya çalışıyorum. Derslere konsantre olabilmeleri için ev işi yaptırmıyorum hatta mutfağa bile sokmamaya çalışıyorum. Ben anneleri olarak okuyamadığım için onlar okusun istiyorum ve yapamadıklarımı yapsınlar istiyorum. Ancak bu davranışımı çevremden değer verdiğim bazı arkadaşlarım yadırgıyor ve hata yaptığımı söylüyorlar. Sizin düşünceniz nedir bu konuda?

 

Cevap: Sizlere ve evlatlarınıza iki cihan saadeti diliyorum. Bir anne olarak evlatlarınızın hem uhrevi hem de dünyevi rahatlığını arzu etmeniz kadar doğal ve meşru bir istek olamaz. Bu konuda niyetinizin haklılığından kuşku duymayın lütfen. Çevrenizde hata yaptığınızı söyleyen kıymetli dostlarınızın bu noktada itiraz edeceklerini de sanmıyorum. Ancak size gelen eleştiriler muhtemelen benim de size hatırlatacağım bazı noktalardan geliyordur. Burada dikkat etmeniz gereken temel nokta üslubunuzdur.

Üslup, bir hedefe ulaşabilmek için izlenen yol, yöntem ve gayretlerin tümünü kapsar. Hedefe ulaşmaya gayret ederken bazı tavizler elbette verilebilir. Mesela hedeflediği üniversite bölümüne yerleşmek için sınava hazırlık süreci içinde arkadaşlarıyla daha az buluşan ya da daha az sinemaya giden gencin durumu bu tavizlere örnektir. Burada dikkat ederseniz verilen tavizler hayati anlama sahip temel ihtiyaçlardan verilen tavizler değildir. Eğer bu gencimiz sınavı kazanmak uğruna düzenli yemek yememeye, uyumamaya, kişisel bakımını yapmamaya başlarsa verilen bu tavizler üniversiteden çok daha önemli tavizler olduğu için bu üslubun yanlış bir üslup olduğunu söyleyebiliriz.

Aile, hayata hazırlık mektebidir. Bu mektep hayatımız boyunca dünya ve ahirete nasıl bakacağımızı ve nasıl bir pozisyon belirleyeceğimizi öğretir. Aynı zamanda hayatta kalabilmek adına temel becerileri de öğreneceğimiz ilk ve en önemli yer yine aile mektebidir. Herhangi bir hedefe ulaşabilmek adına  vereceğimiz tavizler hedeften daha önemliyse yanlış yolda yanlış bir üslupla ilerliyoruz demektir.

Burada görebildiğim kadarıyla kızlarınızın okuyup iyi yerlere gelmesi adına aile mektebi olmanızın gerektirdiği temel yaşam becerilerini evlatlarınıza öğretmemeye çalışıyorsunuz. Bunun cinsiyeti de olmaz bu arada. Yani aynı durumu oğullarınıza da yapmış olsaydınız yine aynı cümleleri yazacaktım size. Ev işleri, mutfak işleri hayatta kalabilmek adına ve yetişkinlikte ve hatta evlilikte bizlere gerekli olan en önemli becerilerdendir. Siz bu şekilde davranarak kızlarınızı hayata eksik bir biçimde hazırlamış oluyorsunuz. 

Diyelim ki kızlarınız tam da arzu ettiğiniz şekilde okudu ve önemli mevkilere geldi. Ancak bu mevkilere sahip olmaları onları temel insani ihtiyaçlardan azade etmiyor ki. Eve geldiğinde yemek hazırlamak, çamaşır yıkamak, ütü yapmak gibi ev işleri yine onların yapması gereken temel insani sorumluluklardır. Üstelik evlenip anne olduklarında bu ihtiyaç çok daha büyük öneme haiz olacaktır. 

Ayrıca kızlarınızın okuması uğruna katlandığınız bunca zorluğa rağmen onlar kendi istekleriyle okumayıp başka bir yol çizebilirler ya da okusalar bile istedikleri makama gelemeyebilirler. Bu dünyanın imtihan dünyası olduğunu unutmamalıyız. Nice genç kızımız 28 Şubat Döneminde tıp, hukuk, eğitim gibi yüksek fakültelerden zorla atıldılar. Böyle imtihanlarla her an karşılaşabileceğimizi unutmayalım. Kaldı ki o dönem başlarını açıp okuyabilecekken okumaktan çok daha önemli gördükleri tesettürlerinden taviz vermemek adına çok sevdikleri okullarından ayrıldılar. Bu şerefli ve asil duruş karşısında duygulanmamak elde değil. Demek ki okumayı hayattaki en önemli şeymiş gibi ortaya koyarsak evlatlarımız zamanı geldiğinde okumak uğruna çok çok daha önemli şeylerden taviz verebilirler. Bunu da her halde arzu etmezsiniz.

Evlatlarımızı her iki cihanda rahat edebilecekleri şekilde yetiştirmeye gayret edeceğiz. Bunun için de aile mektebinde her açıdan donanımlı olarak yetişmeleri adına onları mümkün olduğunca çok çeşitli yaşantı zenginliği içinde ve yaşlarına göre sorumluluk sahibi olarak büyütmeye gayret etmeliyiz. Ve belki de en önemlisi neyin en önemli ve taviz verilemez olduğunu ve ardından nelerden ne kadar taviz verilebilir olduğunu öğretmemiz lazımdır. 

Oğullarımız ve kızlarımız Rabbini tanıyan, Ona kullukta asla taviz vermeyen, ev işlerini ve yemek yapmayı beceren yüksek tahsilli bireyler olsun. Ancak illa ki yüksek tahsil sahibi olmak zorunda değillerdir. Okumak ya da okumamak konusunda zamanın ve dönemin konjonktürü yolları değiştirebilir. Bugün yüzbinlerce üniversite mezunu gencimizin işsiz bir şekilde gezdiğini unutmayalım. Buna mukabil elinde meslek olan birçok gencin liseden sonra üniversiteye bile gitmeden ciddi gelirler elde ettiğini unutmamak lazım. Yani bahsini ettiğiniz durum değişkenlik gösterse de maneviyat ve temel yaşam becerileri (ev işi, yemek yapmak, tamirat işleri vb) zamana ve zemine göre değişmeyen en temel ihtiyaçlardır ve bizler de evlatlarımıza öncelikli olarak bunları öğretmekle mükellefiz.

Öte yandan bazen anne ve babalar farklı sebeplerle kendilerinin ulaşamadığı yerlere evlatlarının ulaşmalarını istiyorlar. “Ben yapamadım oğlum/kızım yapsın” diyebiliyorlar. Bu fikir görünüşte masum olsa da aslında evlatlarımızın yeteneklerini, kapasitelerini, kendi yolunu çizme hakkını elinden alan problemli bir düşüncedir. Evladınız ayrı bir bireydir ve sizden çok daha farklı yetenek ve kapasiteye sahiptir. Doğru yaklaşım ise olabildiğince dürüst bir biçimde evladınızı tanımaya gayret etmek ve onun yetenek ve kapasitesine göre yolunu çizmesine rehberlik etmektir. Anne baba olarak, yapamadıklarımızı evlatlarımıza dayatmaya hakkımız yoktur.