TR EN

Dil Seçin

Ara

Ey Hayırlıların En Hayırlısı! / Yakarış Mektupları - II

Ey Hayırlıların En Hayırlısı! / Yakarış Mektupları - II

Yâ Hayra’l-Ğâfirîn!

Tevbe ile yıkanmayan yaralar, aşikâr ki müteaffin

Üstelik ne acı!..

“Yalnızca üflemiştim”diyecekken şeytan-ı lâin.

 

Yâ Hayra’n-Nâsırîn!

Mahşerî kalabalıklar düşer akla, gayr-ı kabil-i tahmin

Rahmetinden emân umarcasına o vakit, her mütemekkin

 

Yâ Hayra’l-Hâkimîn!

Hüküm senden bilinince, mazlumların nefesi derin

Ancak, sonsuz adaletine vâkıf kalpler mutmain,

 

Yâ Hayra’l-Fâtihîn!

Sen dilemeyince, açılır mı kapıları yakut mabeynlerin?

Bir fetih lütfeyle cihana, önce mührü çözülsün o siyahî kalplerin

 

Yâ Hayra’z-Zâkirîn!

Esma-i Hüsna’n ile çığır aç zikrime, hâsıl olsun bir mana-i derin

Vuslat bulsun kulub-u bezgin, vasıl olsun ayne-l yakîn

 

Yâ Hayra’l-Vârisîn!

Gün geçmiş üzerinden emelleri sıralarken kalemim

Şahit olsun Fatiha’lar, iyyake na’budu ve iyyake nestaîn

 

Yâ Hayra’l-Hâmidîn!

Nazara değer enva-i nimetin, bakışlar olsa da lâlettayin

İliştiği vakit ayn’a, şükür hükmü bulsun, kaleme alsın kirâme-n kâtibin

 

Yâ Hayra’r-Râzıkîn!

Her canlıya ayrı rızık tayin edersin, şayân-ı hayret mütefennin

Ne bahtiyarız mülk senin, sahibimiz sensin Elhamdülillahi Rabbi-l Âlemin

 

Yâ Hayra’l-Fâsılîn!

Darlanır yürek, ağırlaşır, mecâli kalmaz bedenin

Biliriz, Allah diyen darda kalmaz, Er-Rahmanir-Rahim

 

Yâ Hayra’l-Muhsinîn!

İzzet verip ağırlarken sofranda, tahdis-i nimetinde yetersiz idrakim

Dağdağalar arasında kaymasın ayaklar, ikram eyle sırat-ı müstakim.

 

 

Kelimeler:

ayne-l yakîn: gözle görerek bilmek.

dağdağa: gürültü, patırtı.

emân: eminlik, korkusuzluk.

gayr-ı kabil-i tahmin: tahmin edilemez.

kulub-u bezgin: bezgin kalp.

lâlettayin: rastgele, özensiz bir biçimde, gelişigüzel.

mana-i derin: derin mana.

mutmain: inanmış.

müteaffin: kokuşmuş.

mütefennin: Alim, münevver, bilim adamı.

mütemekkin: her yerini alan, mekân tutan.

şayan-ı hayret: hayrete değer.

şeytan-ı lâin: lanetlenmiş şeytan.

tahdis-i nimet: şükür maksadıyla Cenab-ı Hakk’ın verdiği nimetleri anlatma, sevincini ve şükrünü bildirme.

vâkıf: bilen.

vuslat: kavuşma.