Yâ Hayra’l-Ğâfirîn!
Tevbe ile yıkanmayan yaralar, aşikâr ki müteaffin
Üstelik ne acı!..
“Yalnızca üflemiştim”diyecekken şeytan-ı lâin.
Yâ Hayra’n-Nâsırîn!
Mahşerî kalabalıklar düşer akla, gayr-ı kabil-i tahmin
Rahmetinden emân umarcasına o vakit, her mütemekkin
Yâ Hayra’l-Hâkimîn!
Hüküm senden bilinince, mazlumların nefesi derin
Ancak, sonsuz adaletine vâkıf kalpler mutmain,
Yâ Hayra’l-Fâtihîn!
Sen dilemeyince, açılır mı kapıları yakut mabeynlerin?
Bir fetih lütfeyle cihana, önce mührü çözülsün o siyahî kalplerin
Yâ Hayra’z-Zâkirîn!
Esma-i Hüsna’n ile çığır aç zikrime, hâsıl olsun bir mana-i derin
Vuslat bulsun kulub-u bezgin, vasıl olsun ayne-l yakîn
Yâ Hayra’l-Vârisîn!
Gün geçmiş üzerinden emelleri sıralarken kalemim
Şahit olsun Fatiha’lar, iyyake na’budu ve iyyake nestaîn
Yâ Hayra’l-Hâmidîn!
Nazara değer enva-i nimetin, bakışlar olsa da lâlettayin
İliştiği vakit ayn’a, şükür hükmü bulsun, kaleme alsın kirâme-n kâtibin
Yâ Hayra’r-Râzıkîn!
Her canlıya ayrı rızık tayin edersin, şayân-ı hayret mütefennin
Ne bahtiyarız mülk senin, sahibimiz sensin Elhamdülillahi Rabbi-l Âlemin
Yâ Hayra’l-Fâsılîn!
Darlanır yürek, ağırlaşır, mecâli kalmaz bedenin
Biliriz, Allah diyen darda kalmaz, Er-Rahmanir-Rahim
Yâ Hayra’l-Muhsinîn!
İzzet verip ağırlarken sofranda, tahdis-i nimetinde yetersiz idrakim
Dağdağalar arasında kaymasın ayaklar, ikram eyle sırat-ı müstakim.
Kelimeler:
ayne-l yakîn: gözle görerek bilmek.
dağdağa: gürültü, patırtı.
emân: eminlik, korkusuzluk.
gayr-ı kabil-i tahmin: tahmin edilemez.
kulub-u bezgin: bezgin kalp.
lâlettayin: rastgele, özensiz bir biçimde, gelişigüzel.
mana-i derin: derin mana.
mutmain: inanmış.
müteaffin: kokuşmuş.
mütefennin: Alim, münevver, bilim adamı.
mütemekkin: her yerini alan, mekân tutan.
şayan-ı hayret: hayrete değer.
şeytan-ı lâin: lanetlenmiş şeytan.
tahdis-i nimet: şükür maksadıyla Cenab-ı Hakk’ın verdiği nimetleri anlatma, sevincini ve şükrünü bildirme.
vâkıf: bilen.
vuslat: kavuşma.