TR EN

Dil Seçin

Ara

Bahara Merhaba

Bahara Merhaba

Unutmuştuk neredeyse kelebekleri. Önümüzden geçerlerken zarif bir eda ile. Resmigeçit yaparlar adeta hayran hayran seyrederiz. Çiçek midir uçan, yoksa kelebek midir? Hayretle izleriz...

Allah ne yarattıysa her şey güzel. 

Her mevsimi, kışı da baharı da güzel.

Onun içindir ki, insan mevsimleri özler.

Unutmuştuk neredeyse kelebekleri. 

Önümüzden geçerlerken zarif bir eda ile. Resmigeçit yaparlar adeta hayran hayran seyrederiz.

Çiçek midir uçan, yoksa kelebek midir? Hayretle izleriz. 

Gözlerimiz dört açılır.

Gönlümüz kanatlanır, uçar gideriz beyaz bir kelebeğin ardından.

Bir şiir dökülür dilden:

“Benim gönlüm bir kelebek.

Dolaşıyor çiçek çiçek...”

...

Çiçekler, daldan önce havada açar.

Kelebekler havada uçan çiçeklerdir.

Zarif kanat hareketiyle göz alıcı biçimde ve gayet estetik şekilde uçarlar. Üstünde taşıdığı sanatı gözler önüne sererler. Belli ki, görmemizi isterler. Kendilerinden çok sanatkârını akıl gözüne gösterirler.

Kanadındaki o güzel desenlerin seyrine doyum olmaz.

Kimdir onları bu mevsimde çıkaran?

Uçan çiçeklerle açan çiçekleri buluşturan kimdir?

Kimdir onları havada narin hareketlerle dolaştıran?

Kimdir onların minicik motorlarını gürültüsüz çalıştıran?

Kimdir? 

İnsan sorar; sorular cevap bekler.

Cevaplar da hazırdır, insanı bekler. Mide verip daha acıkmadan rızkını yaratan Allah, akıl verip cevap olarak eserlerini yaratır işte…

Biz, “Allah yaratmış” nazarıyla bakalım…

Kelebeği, çiçeği, baharı yaratanı tanıyalım… Bir sanat sergisini gezer gibi dolaşalım yeryüzünde…

...

Daha dün cansızdı her yer.

Bir sabah sayısız sanatlı eserlerle doluverdi her yer.

Kim getirdi, kim çıkardı bu güzel misafirleri; dünyamızı kim şenlendirdi? 

Her yerden hayat fışkırıyor.

Her şey kışın uyumuş ve uyuşmuş bir vaziyette iken, birden bir yerden bir emir geliyor, hummalı bir faaliyet başlıyor.

Baştan aşağıya her şey harekete geçiyor.

Nasıl bir şeydir bu…

Göz görüyor, akıl soruyor, kalb cevap arıyor.

Bir yaradan var.

Belli ki yapan, yaptıran var.

Kendisi göze görünmese de eserleriyle, işleriyle akla ve kalbe görünüyor.

Hayat veren biri var.

Akan bir ırmağın üzerindeki kabarcıkların parıltıları sırayla yansıtması gibi. Güneşin akisleri bir kabarcık sönünce diğerine geçiyor… Işık aynı, yansıtanlar değişiyor…

Ama tüm bu ışıkların kaynağı gökteki güneş değişmiyor.

Canlılar da hayat ırmağında akıp giden kabarcıklar gibi… Üzerlerinde Allah’ın Hayy (hayat veren) isminin tecellisiyle hayat ışığı parlıyor; vazifesi biten gidiyor hayat bir başkasında parlıyor… Hayat veren bir; verilenler değişiyor…

Getiren götüren biri var.

Bütün bu işleri gayet ince bir intizam ve ölçü içinde yapan biri var.

...

Kafesin dışındaki kuşları daha çok severiz. 

Çünkü biliriz ki, o kuşlar hepimiz içindir.

Kelebekler de öyle...

Ele avuca sığmazlar herkes bu benim için diyebilir.

Hoşlandığımız şeyleri yapan biri var. Her güzellik ondan birer işaret…

Güzelliğe meftundur insan.

Her güzellik yazılmış bir şiirdir, bir mesajdır bize.

Her şey bir mektup olur Rabbimizden bize.

Okuyabilirsek eğer.

Rabbini mektuplarıyla tanıyabilir insan. Tanıdıkça da onu daha çok sever.

Herkes çiçeği ve kelebeği sever.

Çiçeği, kelebeği sevebilen bir insan; o çiçeği, o kelebeği yaratanı da sever.

...

Gün içinde binlerce kez soluk alıp veriyoruz.

Bir nefes de, onu bize lütfeden Rabbimiz için alalım. Sermest olalım.

...

Ne kadar çok güzellik var seyredilecek. Aman görmeden geçmeyelim. Duralım, görelim… Hayat koşturmak değil sadece, yeri gelince durmak gerek…

Önemli bir serginin davetlisi gibi gezelim. Şu birbirinden güzel canlı tabloları hayretle seyredelim.

Çünkü bahar bir fırsattır, geçer…

...

Her mevsim bir başka güzel… 

Kalın giysileri kaldıracağız yakında. Özleyeceğiz onları da.

‘Soğuk’ demeye dilimiz varmıyor. Şikâyet olur diye çekiniyoruz.

‘Serin’ dermiş soğuk yerine Allah dostları; fazla olunca ‘biraz serin.’

Ne incelik değil mi?

Güzel görene her mevsim başka güzel.

Sıcakta terlemek de güzel, soğukta duman çıkararak solumak da… Yüzümüzün, ellerimizin üşümesi de…

...

Susadık, baharın yeşiline… Susadık, göğün mavisine… Susadık, kuru dallardaki çiçeklerin açtığı güne ve ilkbahar güneşine… Gürül gürül akan çeşmelerden kana kana içmelere…

...

Her mevsim ayrı güzel. 

Onun içindir ki insan, elinde olmadan çekilir o güzelliklerden birinin içine. Kışa veda ederken, bahara merhaba…

Yeni dünyaya gözünü açan daldaki tomurcuklara, dünyamıza yeni gelen serçelere, kelebeklere ve yağmur tanelerine merhaba…

...

Baharı daha fazla özlüyor insan. Ondaki dirilişin kendi dünyasındaki yansımaları çok fazla da ondan.

Belki de bunun için güzel. Öldükten sonra dirilişin işaretini taşır kuru bir ağacın dalındaki tomurcuk.

Allah, ölümün ardından taptaze bir hayat yaratır.

Görenedir bu görene; yoksa köre ne…

Çiçeklere de merhaba, meyvelere de.

Kıştan sonra bahara merhaba.

Rabbimize açtırdığı çiçekler, uçturduğu kelebekler adedince hamd olsun.

Rabbimizi bize öğreten Sevgili Peygamberimize baharlar devam ettikçe salâtu selâm olsun…