TR EN

Dil Seçin

Ara

Determinizm Ve Hür İrade Üzerine

Evrende madde ve kuvvet ile beraber bunların cinsinden olmayan bir iradenin varlığı gözlemlerle sabittir, ispatlanabilir ve dolayısıyla bilimsel bir gerçektir.

Bir felsefî akıma göre, evrende her şey fizik kanunlarına tâbidir ve canlı-cansız her şeyin hangi hareketi yapacağı önceden bellidir. Böyle düşünenlere göre, insanların karar ve davranışları dahil evrende meydana gelen tüm olaylar, fizik kanunları uyarınca öngörülebilir. "Determinizm" olarak bilinen ve değişik pek çok versiyonları bulunan bu felsefî akıma göre fizik kanunlarını ihlal anlamına gelen hür irade diye bir şey olamaz.

Bir teorinin doğruluğunu ispatlamak mümkün olmayabilir, ama yanlışlığını ispatlamak gayet kolaydır ve bunun da en basit yolu gözlemlerle çeliştiğini göstermektir. Şimdi determinist düşüncenin gerçeklerle çeliştiğini de örneklerle açıklayalım:

 

İradeyi gözlüyoruz

Nehre bırakılan bir tahta parçasının su içinde ne tür hareket edeceği ve hangi zamanda nerede olacağı önceden bilinebilir. Çünkü hareket nehir ve tahtanın bırakma anındaki fizikî durumları ile beraber ilgili fizik kanunlarına bağlıdır ve cansız olan tahtanın buna karşı çıkması söz konusu değildir. Nehre atılan canlı bir bitki için de aynı şey söz konusudur, çünkü canlı olmalarına rağmen bitkilerde irade yoktur. Ancak nehre bir hayvan veya insan bırakılacak olursa ne olacağını kimse kesin olarak öngöremez. Çünkü hayvan ve insanlar fizik kanunlarına tâbi olmakla beraber onların mahkumu değildir ve serbest iradeleriyle fiziğin öngöremeyeceği birçok hareketleri yapabilirler. Hatta akıntıya zıt yönde de gidebilirler.

Bu basit deneyden de görülebileceği gibi, evrende madde ve kuvvet ile beraber bunların cinsinden olmayan bir iradenin varlığı gözlemlerle sabittir, ispatlanabilir ve dolayısıyla bilimsel bir gerçektir. Cansız varlıklarda ve genellikle bitkilerde fizik kanunları tam hâkimdir ve bu varlıkların bir etkiye nasıl tepki vereceği önceden bellidir. Ancak kast ve irade sahibi canlılarda durum böyle değildir. Bu basit gözlem bile tek başına evrenin sırf maddeden oluştuğu önkabulünü yıkmaya yeterlidir. Zaten madde-dışı bir irade boyutu olmasaydı, Laplace’ında dediği gibi gelecek net olarak bilinecekti ve insanlar adeta şuursuz robotlar gibi olacaktı ve yaptıklarından da sorumlu olmayacaklardı, aynen arızalanan bir robotun sebep olduğu zarardan sorumlu tutulamıyacağı gibi. İnsanların yaptıklarından kendilerini sorumlu hissetmesi ve dünyadaki tüm hukuk sistemlerinin insanları hareketlerinden sorumlu tutup yanlış seçim yapanlara ceza uygulaması, hür iradenin varlığının evrensel düzeyde kabul gören bir realite olduğunu göstermektedir.

 

İrade ve sinir sistemi

Bazıları insanlarda hür iradeyi netice veren düşünce sisteminin bir gün sinir sistemi bilimindeki (neuroscience) gelişmeler sonucu anlaşılabileceğini ve insanların verecekleri kararların önceden bilineceğini düşünmektedirler. Ancak şu unutulmamalıdır ki, beyin ve beyne gelen tüm sinirler, sonunda bildiğimiz hidrojen ve nitrojen gibi atomlardan oluşmaktadır ve fizik kanunlarına tam tâbidir. Yani beynin yapıtaşlarında irade diye bir şey yoktur ve parçasında olmayan bütününde de olamaz. Eğer varsa, dışarıdan geliyor demektir, aynen elmastaki parıltıların elmas dışındaki bir ışık katmanından geliyor olması gibi. O yüzden denebilir ki, evrende yaygın olarak hareket serbestliğini netice veren made-dışı bir “irade” boyutu vardır ve bu madde-dışı irade ışınına mazhar edilen ve alabilen her varlık hür irade sahibidir.

 

Zihinsel gözlem

Hür iradenin varlığı ile ilgili diğer bir delil de madde olmadığı için gözle görerek veya ölçerek teyit edilmesi mümkün olmayan ama hiç kimsenin doğruluğunu tasdik etmekte zorlanmayacağı insanın iç âleminde yapılan zihinsel gözlemdir.

Karar verme mekanizmasını inceleyen ve tercihlerini irdeleyen her insan şüpheye yer bırakmayacak kesinlikte kendisinde hür bir seçme gücünün varlığını hisseder. Bu hür iradeyle, kimisi eline bir kitap alıp açarken kimisi televizyon kumandasına el atar. Bir başkası da alışveriş yapmayı tercih eder. Sonra açık büfeli bir lokantaya akşam yemeğine giden bu kişilerin tabaklarındaki yiyecekler yine bu kişilerin serbest iradelerini yansıtır ve hiç kimse tabağına zorla bir şey konulduğunu ve şimdi onları yemek zorunda bırakıldığını söylemez.

 

Bağımlılıklar ve irade

Bir de, dizi hastası birisinin belli bir gün ve saatte televizyon başına geçip belli bir kanalı açması veya sigara tiryakisi birisinin yemekten sonra dışarıya sigara içmeye çıkması, bu kişilerin hür iradelerinin olmadığını değil, tercihleriyle boyunduruğu altına girdikleri bağımlılıklarıyla kendi iradelerini o an için bağladıklarını gösterir. Bu kişiler kuvvetli bir irade sergileyerek iradelerini rehin alan bu tür bağları bir çırpıda koparabilirler.

Kendisini tercih serbestliği olarak gösteren hür iradenin varlığını önyargısız herkes tasdik eder ve iradenin mahiyetinin ve nasıl işlediğinin bilinmemesi bu hükmü değiştirmez. Varlık âlemini fizik âlemiyle sınırlayanların madde dışı herşeye gözlerini kapamaları hiçbir şey ifade etmez. Gözlerini kapatanlar, dünyayı sadece kendilerine karanlık yaparlar. Gözlerini kapatanların olması dışarıdaki güneşe zarar vermez ve onun varlığına şüphe düşürmez.

Yukarıda bahsedilen kişilerin bulunduğu yerde olan ve maddenin yapısını ve maddede hâkim olan tüm fizik kanunlarını en küçük inceliklerine kadar bilen dünya çapında bilge bir insan bu kişilerin yüzlerce seçenek arasından neyi seçip yapacağını bilemez. Çünkü kişilerin tercihleri, bedenlerinin yani maddelerinin o andaki konumlarının bir sonucu değildir. Bu da iradenin fizik ötesi bir şey olduğunu ve fizik kanunlarıyla beraber bedene hükmeden değişik bir varlık boyutu olduğunu gösterir.

İradenin yansıması için gerekli önşart canlılık veya hayattır. Cansız bir beden sadece fizik kanunlarına tâbidir ve o kanunlar yönünde hareket eder. Biri canlı diğeri cansız eş yumurta ikizi iki bedenin hareketlerini hayalen izleyen bir kişi, iradenin varlığını hiçbir şüpheye yer bırakmayacak netlikte görür.

 

1. Laplace, Pierre Simon, A Philosophical Essay on Probabilities, s. 4, translated from the 6th French edition by Frederick Wilson Truscott and Frederick Lincoln Emory, Dover Publications, New York, 1951.

2. Walter Isaacson, Einstein – His Life and Universe, s. 391, Simon & Schuster, New York, 2007.