Mayıs 2009

Değerli okuyucu,

Görmek için göz yetmiyor, kalp de gerekli... Öylesine güzel bir dünyada yaşıyoruz ki, kafamızı kaldırıp, Rabbimizin sunduğu nimetlerini, gerçek zenginliği yaşamaya hazır olmalıyız. Hele de şu mevsimde... Bu şöleni kaçıranları ise, şu öykümüzle hatırlayalım:

Birisi parkta yürümekteyken yerde çimenlerin içinde parlayan madeni bir parayı görür. Bedavadan para bulmak onu öyle sevindirir ki, her dışarı çıkışında daha fazlasını aramak ve bulmak için başı önde gezer ve sürekli yerlere bakar. Hayatı boyunca, beş, on derken birkaç dolarlık kâğıt paralar bulur. Hepsinin toplamı da on doları geçmez bu paraların. Görünürde bu paraları elde etmek, ona hiçbir şeye mal olmamıştı. Oysa gerçek bedeli hayattan kaçırdıkları idi.

30 bin kadar gün batımı, 300’den fazla gökkuşağı, sayısız bahar manzaraları, kuşların şakımaları, güneşin doğuşu, çocukların neşesi... daha sayılamayacak kadar güzellik. Bunları hep kaçırmıştı.

Zafer Dergisi de, kaçırılmaması gereken bu güzellikler gibi nice güzellikleri her ay evinize kadar getirip ailece paylaşacağınız bir sevince çağırıyor sizi.

…

Mayıs aylarının bizim âlemimizde apayrı bir yeri var. 1980 ve 1990’lı yıllarda okuyucularımızın dikkatini çeken pek çok araştırma ve ilgi çekici yazılar Zafer’de hep bu ayda, yani fetihler ayı Mayıs’ta neşredildi. Rabbimize hamd olsun. Geleneği bu yıl da bozmak istemedik. Dolu dolu bir mayıs sayısı ile huzurlarınızdayız. Üstelik yeni isimler, yeni konularla beraber.

Ocak ayından bu yana her ay kademeli olarak Zafer’deki bu değişikliğin farkına varan okuyucularımızın teşvik ve tebriklerine de lâyık olmaya çalışıyoruz.

Dergiciliğin insan hayatı üzerindeki etkilerini son zamanlarda daha da hissetmeye başladık. Özellikle her ay tazelenen ve yenilenen bu sır okuyucularımız kadar bizi de heyecanlandırıyor. “Artık meraktan her ayı iple çekiyorum” diyordu bir okuyucumuz. Bir değerli büyüğümüz ise Zafer’in her ay dünyamıza yenilikler getirdiğinden bahisle, ailece sahiplendiklerini belirtiyordu. Yüzlerce binlerce dualar dolu mesajlarınız var. “Zafer bir okul oldu” diyenler mi ararsınız, “bu dergide tiryakilik derecesinde insanı kendine bağlayan bir sır var” diyenler mi ararsınız. Allah hepsinden razı olsun. Zafer’i bu inançla bu duayla ve gayret ile lâyık olduğu en iyi yerlere ve yeni yeni okuyuculara abonelere ulaştırmanın da gayreti içinde olmalıyız inşaallah.

Maneviyata duyulan ihtiyaç, doğru ve dürüst fikirlere ve bilime olan açlık kendini her zamankinden daha fazla hissettiriyor şimdilerde.

Bu sadece bizim için değil Batı dünyası için de böyle. Bu konudaki bazı önemli gelişmeleri gelecek ay aktaracağız inşaallah.

Bu ay Zafer yazı ailesine katılan Mustafa Armağan’a hoşgeldiniz diyor; belli bir aradan sonra yeniden bize yazı vererek desteklerini esirgemeyen Murat Çiftkaya ve Dr. Salih Özaytürk’e teşekkür ediyoruz.

Zevkli ve istifadeli okumalar diliyoruz inşaallah...

— Selim Gündüzalp