TR EN

Dil Seçin

Ara

AYASOFYA ÖNÜNDE FETİH

Fatih, İstanbul fetholunduğu günlerde vezirleriyle pek alâkadar olamıyor ve onlardan çok, mağlup Bizanslıların büyüklerini ziyaret ediyordu. Bu arada imparatorun başvekili Notaras’ın hasta olan eşini ziyaret ederek onun hatırını sordu. Bu durumdan şikayetçi olan bazı âlimler, bir gün Fatih’e:

“Duamız berekâtile bu şehir fetholundu. Fetih, fatihine mübarek ola!” dediler. Fatih, bu sözün mânâsını anlamıştı. Ulema ve erkâna şöyle bir baktıktan sonra:

“Dualarınıza teşekkür ederim,” dedi. “Yalnız bunun da hakkını unutmayınız!” Fatih, belindeki kılıcı gösteriyordu.

 

 

AKŞEMSEDDİN

Fatih, hocası Akşemseddin’in odasına ansızın giriverdi. Akşemseddin kitap okuyordu. Padişahın içeri girdiğini gördüğü halde okumasına devam etti. Bu hâli hisseden Fatih Mehmet hemen dışarı çıktı ve biraz sonra vezirlerinden birini hocasına göndererek, bunu niçin yaptığını sordurdu. Akşemseddin de:

“Efendimize söyleyin,” diye cevap verdi. “İstanbul’u fethettim diye kendisinde bir gurur alâmeti hissettim ve kendine dikkat etmesi için de böyle yaptım.”

 

 

MERMİ TANELERİ

Bizanslılar, İstanbul’un muhasarasında kullandıkları mancınıklarla Türk ordusu üzerine demir parçaları atıyor ve bazı askerler de onlardan korunmak için yere yatıyordu. Bunu gören Fatih’in gür sesi işitildi:

“Putperestler! Demir parçasına secde mi ediyorsunuz?”

Yaptıkları hatayı anlayıp yerden kalkan ve “Allah Allah” deyip hücuma geçen Türk askerini artık hiçbir şey durduramadı.

 

 

SULTAN FATİH VE MOLLA GÜRANÎ

Sultan II. Murat, devrin en büyük âlimlerinden olan Molla Güranî’yi Fatih’e hoca tâyin etmişti. Pek ciddi olan Mola Güranî, ilk derse elinde bir kızılcık sopasıyla girdi ve gayet ciddi bir tavırla sopayı duvara dayadı. Şehzade Mehmet, gözünün ucuyla bu sopaya baka baka ders görüyordu. Bir gün babası Sultan Murat’a:

“Babacığım,” dedi. “Hocamın duvara dayadığı değnek gücüme gidiyor. O sopayı kaldırtamaz mısınız?”

II. Murat, çok sevdiği oğluna şöyle cevap verdi:

“Aynı sopa ben ders alırken de gözümün önünde dururdu. Murat’ı ‘Koca Murat’ yapan o sopa, senin gözün önünde de duracaktır.”

 

 

KARADA GEMİ YÜZER Mİ?

Fatih’i şahsen tanıyan ve ünlü bir tarihçi olan Bizans İmparatorluk Prensi Dukas, gemilerin karadan yürütülerek Haliç’e indirilmesi konusunda şu heyecanlı satırları yazar:

“Böyle bir harikayı kim gördü ve kim işitti? Deniz üzerinde köprü inşa ederek, onun üstünden karada yürür gibi asker geçirdi. Bu yeni Makedonyalı İskender ve bana kalırsa neslinin en büyük padişahı olan II. Mehmet, karayı denize dönüştürdü ve gemileri dalgalar yerine dağların tepelerinden geçirdi. Dolayısıyla bu kişi, Keyahsar’ı da geçti. Çünkü Keyahsar, Çanakkale Boğazı’nı geçti ve Atinalılara mağlup olarak perişan bir halde geri döndü. II. Mehmet ise, karayı denizde olduğu gibi geçti ve Bizans’ı mahvederek hakiki altın gibi parıldayan İstanbul’u, yani dünyayı süsleyen şehirlerin kraliçesini fetheyledi.”