TR EN

Dil Seçin

Ara

ETKİLİ KONUŞMA

1840’da ABD başkanlığına William Henry Harrison seçilmişti. Göreve başlama töreni yapılacağı gün, Washington’da çok soğuk bir hava vardı. Üstelik tören de açık havada düzenleniyordu. Soğuk havaya rağmen şapka ve palto giymeyi reddeden Harrison yaptığı uzun konuşma sonucunda zatürre oldu. Bu hastalık sonucu yeni başkan sadece bir ay görev yaptıktan sonra öldü.

 

TATLI KRİZİ

İsveç Kralı Adolf Frederick tatlıya düşkünlüğüyle tanınıyordu. Hatta kendisinin meşhur bir sözü vardı; diyordu ki: “Ölümüm savaş arenasında değil yemek masasında olsun.” Yemeğe bu kadar düşkündü düşkün olmasına fakat hazımsızlık sorunu da çekiyordu. Kral, 1771 yılında 61 yaşındayken yine büyük bir iştahla yemeğe başladı. Ancak bu yemeğin son öğünü olduğunu bilmiyordu elbette. Bir oturuşta, havyar, havuç çorbası, ringa balığı, karidesli börek yedi ve ardından ondört porsiyon tatlısını bitirdi ve beş dakika sonra da dünyaya veda etti.

 

GÜLE GÜLE

1975 yılında bir İngiliz çifti televizyonda çok sevdikleri bir programı izliyorlardı. Program esnasında erkek gülmeye başladı ve yarım saat süren bir gülme krizi sonucunda kalp krizi geçirerek öldü. Eşi, cenazeden sonra beklenmedik bir şey yapıp programın yapımcılarına bir mektup yazdı. Fakat bu mektup bir teşekkür mektubuydu; kocasını hayatının son dakikalarında bu kadar mutlu ettikleri için minnettarlığını bildiriyordu.

 

ÇÜRÜK AKÇA

19. yüzyılda bakır paralara halk, çürük akça ismini veriyordu. Bu çürük akçaların en tanınmışı, günümüzde argo dilinde para anlamında kullanılan mangır idi.

 

ADAM BULMAK

Böylesine büyük ve güçlü bir devletin yıkılışını sadece idarecilere maletmemek gerek. Bu sonuçta halkın da ne kadar payının olduğunu göstermesi açısından Sultan Süleyman’ın vefatından 29 yıl sonra Osmanlı tahtına Sultan Üçüncü Mehmed’in (1566-1603) liyakatli insan arayışları ve makam dağıtımındaki kayırmalardan yakınması çok anlamlıdır.

Sultan Üçüncü Mehmed, bir gün yanında bulunan devlet büyükleriyle ülke meselelerini müzakere ederken üzüntü içinde şunları söyledi:  “Bu dünyada sözü doğru, hak tanır bir adam bulamadım!..”

Oradakiler, birbirlerinin yüzüne bakıp Sultana niçin böyle bir hükme vardığını sorduklarında, genç hükümdar izah eder:

“Önemli görevdeki birisine bir iltifat ettim, derhal cahil bir kardeşini Rumeli kazaskeri yaptı. Gene cahil bir gence rica ile Selanik kadılığını verdirdi. Bundan sonra babamın bir dostuna yakınlık gösterdim, ‘doğru ve hak bilir’ dedim, o da hemen bir oğlunu Anadolu kazaskerliğine ve bir diğer oğlunu da Edirne kadılığına tayin ettirdi. İşte görüyorsunuz ben artık kime güveneyim?”