TR EN

Dil Seçin

Ara

Haziran 2009

post-title

Haziran 2009, 390

Sevgili okuyucularımız,

Önce selam ve dualar ile...

Efendim; Lokman Hekim’in oğluna güzel ve ibretli bir tavsiyesi var:

“Evlâdım, bilginlerin toplantılarında bulun ve onlarla sohbet et. Çünkü Allah, nasıl dünyayı gökten indirdiği yağmurlarla bereketli ve elverişli kılarsa, insanların kalplerini de öylece ilmin nuru ile aydınlatır.”

Evet; insan nasıl düşünürse, ne hayal ederse onu yaşar. Zihninde yol bulan, kök salan her tohum, er geç acı ya da tatlı meyvesini verir. Bilgiye ulaşma yolları, her çağda ve her zaman önemli olmuştur.

Bunun için en güzel bir örnek de şu kısa öyküdür:

“Bir gün, gün görmüş bilge bir zat, öğrencilerinden birine dedi ki; Bende bir yumurta var, sende bir yumurta var. Eğer sen bana bir yumurta verirsen, ben sana bir yumurta verirsem; yine sende bir yumurta, bende bir yumurta olur.

Sende bir bilgi var, bende bir bilgi var. Şayet ben sana bir bilgi verirsem, sen de bana bir bilgi verirsen, sende iki bilgi, bende de iki bilgi olur.”

İşte Zafer’in hizmetini ve önemini anlatan harika bir öykü...

Yıllar yılı, aylar ayları izledi ve 390. sayımıza Rabbimizin inayeti ile ulaştık çok şükür. Yine otuza yakın yazısı ile, akıl ve kalp midemizin ihtiyacı olan bilgileri sunmaya çalışıyoruz sizlere.

Bilgiye ulaşma yolu ve yolculuğu kolay olmuyor. Yazarlarımız ile konusunu belirlediğimiz yazıları beklerken yaşadığımız heyecan ve sevinç, en az dergimizin sizin elinize ulaştığı gün yaşadığınız ve hissettiğiniz duygular kadardır.

Bu duyguları daha çok insanla ve bunu gerçekten ihtiyaç duyanlarla paylaşınca bu zevk ve şevk daha da başka oluyor. En çaresiz insanın bile içten içe hasretini çektiği şeyler vardır. Şüphesiz bunlar güzel şeyler, yemek içmek ve eğlenmek değildir. Yaratılışına uygun, asil ve doğru şeyleri yapmaktır. İlahi bir yolda yürümek ve duygularını o yolda kullanmayı öğrenmektir. Kimisi bu yolu bulduğu, kimisi de o yola giremediği için muzdariptir.

Bizlere düşen de bu ilahi ve önemli görevin farkına varmak, o şuurla davranmaktır. Yoksa bir bir hayatlar sönüyor, ömürler geçip tükeniyor. O gidenler belki de bizden davacı olacaklar, niye ulaşamadınız, niye anlatmadınız, elinizdeki güzellikleri niye bizimle paylaşmadınız diye...

Bir kardeşimiz, okuldan bir öğretmenine Zafer’in bir sayısını göndermiş, okuyup incelesin diye. Hocasının karşılığı, “Bana bir dergi değil, bir hazine gönderdin, çok teşekkür ederim.” olmuş.

Şimdi gel de duygulanma... Şimdi ertelediğimiz günlere gel de yanma... Herkes aynı duyguları hissetti sanırım...

Geç kalmadan ne yapmamız gerektiğini bu cevap yeteri kadar anlatıyor. Bazen bir söz, bir kalk ve toparlan borusu gibi harekete geçirici oluyor. Haydi dostlar, haydi sevgili okuyucular, bir dost bir insan, daha doğrusu bir kâinat daha kazanalım. Bir gönül fethine daha çıkalım inşaallah. Zafer elinizde, sorumluluk da, görev de şimdi sizde.

Mayıs ayında, Niyazi Beki’nin “İslam ve Töre” yazısıyla Türkiye’nin gündemine oturan çok önemli bir yazıyı, daha Mardin olayı patlak vermeden çareleriyle beraber sunmuştuk. Bir de Ocak ayında, Doç. Dr. Sefa Saygılı’nın “Domuz ve Çevre Kirliliği” yazısıyla sanki gelecek domuz gribi tehlikesini haber vermiştik.

Bu ay özellikle, Sami Uslu ve Mehmet Tüzün’ün yazıları son kriz ile ilgili önemli tahliller içeriyor. Dikkatlerinize arz ediyoruz.

Yine bitkilerdeki klima sistemleri yazısı ilginizi çekecek. Ve ayrıca, kapakta verdiğimiz çölün hikmetleri size apayrı bir dünyanın pencerelerini açacak.

Yazılarıyla ve gayretleriyle bu sayı için emekleri geçen herkese dua ve teşekkür ediyoruz.

Özellikle yorucu eğitim seyahatlerine rağmen, Zafer’i ihmal etmeyen Volkan Tuzcu’ya ve eşine, ayrıca Sefa Saygılı’ya da duamızı unutmuyoruz.

— Selim Gündüzalp

Dergideki Yazılar