TR EN

Dil Seçin

Ara

Stres Ve Kalbimiz

Gittikçe artan oranda kalp hastalıklarının göründüğü günümüzde, bu artışın sebepleri üzerine de yoğun araştırmalar devam etmekte. Sigara, yüksek kolesterol, hipertansiyon, şeker hastalığı gibi faktörlerin yanında stresin de kalp hastalıklarını tetiklediği yönünde önemli veriler mevcut. Bu tür çevresel faktörlerin yanında genetiğin yani kişinin kalıtımsal olarak böyle bir yatkınlığının olup olmadığı da önemli bir etken. Sinirlilik ve saldırganlık gibi olumsuz davranışların da stresten ayrı olarak kalp hastalığı riskini artırdığı yakın dönemde yapılan çalışmalarda gösterildi.1 Hatta yine geçen ay yayınlanan bilimsel bir çalışma mental stresin kan pıhtılaşma hücrelerini aktive ettiğini ve bunun koroner arter hastalıkları oluşumunda önemli bir risk faktörü olabileceğini gösterdi.2

Çağımızda stres adından çok söz ettiren ve giderek salgın hastalık gibi birçok insanı etkileyen bir durum. Peki sağlığımıza çok olumsuz etkileri olan ve aslında geçen yüzyıla kadar kimsenin adını bile bilmediği stres neyin nesi?

Günümüzde insanlar canlarını sıkan her şeye stres artıncı bir faktör olarak bakıyor ve belki de bu kavramı bu kadar genelleyerek biraz da müphem hale getiriyorlar. Bütün bunlar bir yana işin bir de manevi yönü var tabii. İyi bir Müslümanın yoğun stres yaşamaması gerektiği yönünde bir kanaat mevcut. Biraz daha konuyu irdeleyecek olursak stresin anlamını ve hayatımızdaki yerini daha iyi anlayabiliriz. Hayatımızda can sıkıcı veya endişe uyandıran birçok faktörle çok sık karşılaşırız. Peki strese girmek bir Müslümana yakışıyor mu? Aslında belki de bunun cevabı ne için streslendiğinize bağlı olarak değişebilir. Gündelik yaşamımızdaki işlerden herhangi birisi istediğimiz gibi gitmeyince stresleniyorsak tevekkül panzehirini kullanarak, dua edip Rabbimizden yardım dileyerek bunu yok etmemiz veya en azından azaltmamız mümkün olabilir.

Ama ya strese işlediğimiz günahlar veya karşılaştığımız, şahit olduğumuz haksızlıklar karşısında giriyorsak? O zaman bu durumda iyi bir Müslümanın vurdumduymaz olması nasıl beklenebilir? Tabii ki bunları yeterince kafaya takıp günahlarımız için pişmanlık, haksızlıklar için de uygun şekillerde karşı çıkma dirayetini göstermemiz gerekir.

Peki bu durumlarda olan kalbi sıkıntı ve manevi yük de bir nevi stres değil mi? Eğer öyleyse o zaman bu tür stres de mi kalbimize veya sağlımıza zararlı? Bunun cevabı Merkez Efendi’nin her şeyin merkezinde bırakılması gerektiği yönündeki yorumunda gizli aslında. “Olanda hayır vardır” kaidesine gerçekten inanırsak üzerimizdeki yük de hissedilir derecede azalacaktır. Dolayısıyla bu şekilde kontrolü elimizde olmayan olaylara üzülmek konusunda aşırıya gitmemiş oluruz.

Hayrın ve şerrin Allah’tan olduğunu kabul etmek iman esaslarının en önemlilerinden biri. Peki madem her şey Allah’tan ve O da her şeyi bizim için hakkımızda neyin daha hayırlı olduğunu biliyor ve kaderi ona göre tayin etmiş, o zaman olumsuz gibi görülen karşılaştığımız olaylarla ilgili tasalanmak, sonrasında da bunu kafaya takmaya devam etmek yerine tevekkül etmek daha uygun bir davranış değil mi? Tabii bunu söylemesi kolay diyebilirsiniz bu yazıyı okurken. İnsanın bazı olaylar karşısında üzülmesi tabii bir davranıştır. Ama her şeyde olması gereken denge gibi burada da dengeyi iyi tutturmak lâzım. Zaten kadere inanan ve tevekkül ehli müminlerde bu denge Allah’ın yardımıyla kurulur. Bizim hayattaki birçok konuda zorlanmamız çok da anormal değil. Ama insan her konuda Allah’tan yardım isteyebileceğini unutmamalı. Dolayısıyla hayatımızdaki bu stres mefhumundan da O’na sığınmak mümkün.

Hiç stresin, endişenin olmadığı bir yere gitmek istemez misiniz? Bazılarının yaptığı gibi dünyanın sorunlarından güya uzaklaşarak sahte ve geçici bir güzelliğin olduğu bir dünya köşesine giderek bunu yakalamaya çalışanlar var. Ama orada bile stres peşlerini bırakmıyor. Bu tanıma uyan tek yer aslında cennet. Aslında bu gerçekleri içselleştirmeyi başaranlar için sadece stressiz bir cennet hayatı değil, aynı zamanda stressiz bir dünya hayatı da mümkün. Yani Rabbimize ve O’nun takdirine her konuda teslim olmak stressiz bir dünya hayatının tek anahtarı. Stres mefhumunun kaynağı da aslında işte bu teslimiyetteki eksiklikten başka bir şey değil.

Yani stresle var oluş hakikatlarımıza teslimiyet arasında ters orantılı bir ilişki olduğu söylenebilir. Tabii bu da teslimiyet ve tevekkül kavramlarını hayatında önemli düsturlar arasına koyan bir insan için stresin tetiklediği hastalıklardan da daha fazla korunabilme anlamına geliyor.

Manevi anlamda kullandığımız kalbimizin de vücudumuzun ana motoru olan kalbimizin de sağlıklı kalması için demek ki stresten uzak bir hayat tarzı gerekli. Stresi yoğun olan insanlarda sadece kalp değil birçok başka hastalıklar da ortaya çıkabiliyor. Bunların arasında psikolojik rahatsızlar da var. Depresyonu tetikleyen önemli unsurlardan birisi stresin ta kendisi. O zaman Rabbine tevekkül eden insanlarda depresyon da daha az veya daha hafif görülen bir problem. Tabii bu tür bazı psikiyatrik bozuklukların farklı sebepleri de var ve bunlardan tamamen korunmak her zaman mümkün değil, ama en azından depresyona karşı elimizde güçlü bir silah olduğunu söyleyebiliriz.

Hastalık da, şifa da Allah’tan olduğuna göre, depresyon problemi olan insanların önce tevekkül silahı ile stresi yok etmesi sonra da dua yolu ile hastalığı da şifayı da veren Rabbine dua edip bu konuda yardım istemesinden daha güçlü bir tedavi yolu olabilir mi?

Ama tabii bütün bu hususlar aslında ciddi bir iç hesaplaşmayı ve de samimi, göstermelik olmayan bir teslimiyeti gerektiriyor. Allah’a teslim olmak, günahlardan uzak durmak, O’nun emir ve yasaklarına severek uymak, attığı her adımın, aldığı her nefesin anlamını ve kıymetini iyi kavramak ve bunların gereğini yapmak demek. Ne dersiniz, hayatımızdan stresi atmak için niyetlenelim mi? Ancak bunun gerçekten sıhhatimiz için de faydalı olmasını istiyorsak, daha sağlıklı olmak için değil, yalnız Allah için, Allah’a teslim olmamız gerektiğini de unutmayalım. Asıl o zaman gerçekten stresten uzaklaşabiliriz.

 

DİPNOTLAR:

1) Chida Y, Steptoe A. The association of anger and hostility with future coronary heart disease: a meta-analytic review of prospective evidence. J Am Coll Cardiol. 2009 Mar 17;53(11 ):936-46.

2) Reid GJ et.al. Mental stressinduced platelet activation among patients with coronary artery disease. Psychosom Med. 2009 May;71 (4):438-45. Epub 2009 Feb 27.