PİKNİĞE GÖTÜREN VAKIF
İstanbul’da 1731 yılında hizmet veren, Mustafa Efendi bin Ahmet Vakfı’nın hizmetleri arasında, “Talebeler her yaz pikniğe götürülecek.” şeklinde bir madde vardı. Yıl boyunca yoğun bir şekilde derslerle meşgul olan ve dinlenme ihtiyacı duyan öğrenciler böylece rahatlatılıyordu.
Mustafa Efendi bin Ahmet Vakfı ayrıca, İbrahim Çavuş Mahallesinde yaptırdığı okulda okuyan öğrencilere, öğretmenlerine ve belletmenlerine her sene kurban bayramı öncesinde çeşitli yardımlarda bulunurdu.
***
ZEHİRLİ DOMATESLER
İngiltere’de 1500’lü yıllarda insanlar genelde tahta tabaklar kullanırlardı. Parası olanlar kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabaklar alabiliyordu. Asidi yüksek olan yiyecekler kurşunu çözerek yemeğe karışmasına sebep oluyor, böylece gıda zehirlenmelerine ve ölüme yol açıyordu. Domatesler buna sık sık sebep olduğu için bundan sonraki yaklaşık 3-4 yüzyıl boyunca domateslerin zehirli olduğu düşünülmüştü.
***
MEZARTAŞI İLE ŞEHADET
Muallim Naci (1850-1893) Saraç Ali Bey’in oğludur. Eski kültürün sahibi ve temsilcisi, aynı zamanda hattat, hafız, edip ve şairdir. Eserleri arasında en meşhuru “Lügat-ı Naci” ismiyle anılan eserdir. Çocukluk anılarını “Ömer’in Çocukluğu” adıyla neşretmiştir.
Sevimli, güler yüzlü, çok dürüst temiz bir İslâm kültürü içinde yetişmiş zengin bir karakter sahibi idi. Hayatını ve karakterini mezar taşına yazılan şu beyti ile özetliyor:
“Hakperestim, arz-ı ihlâs ettiğim dergâh bir
Bir nefes tevhidden ayrılmadım Allah bir.”
***
DİYOJEN VE EŞYALAR
Diyojen, başından büyük belâlar geçmiş, hatta esir olarak satılmış bir filozoftur. Çok fakir olmasına rağmen, eşyalar olmadan da yaşanabileceğini göstermek için, bir torbası, bir çanağı, bir de sopasının dışındaki tüm eşyasını dağıtmıştır. Hatta bir gün eli ile su içen bir çocuğu görünce, bu da gereksizmiş diyerek elindeki çanağı da atar.
***
“BALKAN” NE DEMEK?
Kırklareli’nden batıya doğru geçer geçmez ağırlıklı olarak kayın, gürgen ve meşeden oluşan güzel ormanlar görülür. Daha ilerledikçe bu yeşillik artarak devam eder. Bu bölgeye neden ‘Balkanlar’ dendiği anlaşılır. Çünkü, ‘Balkan’, ‘dağ ve orman’ demektir.
***
ENDÜLÜS
Sonradan II. Sylvestre olarak papalık tahtına oturan Gerbert 9. asır İspanya’sında Arap uleması nezdinde üç yıl tahsil görmüştü. Dönemin Avrupalı rahipleri, yazmış oldukları eserlerini Kurtuba Halifesine ithaf ederlerdi. Almanya, Fransa ve İtalya’daki rahip adayları, ilim öğrenmek için İspanyadaki Müslüman mekteplerine akın akın koşarlardı.