TR EN

Dil Seçin

Ara

Hz. Zeynel Abidin'in (ra) duası:

''Allah'ım! Yüz suyu döktürecek, fikrimi kendisiyle meşgul edecek, düşüncemi dağıtacak ve uzun süre beni uğraştıracak borçtan uzak olmayı bana nasip eyle."

           (Sahife-i Seccadiye'den)

 

***

 

Dünya hayatı, eğlence ve oyundan başka bir şey değildir.

Ahiret yurdu ise, Allah'tan korkanlar için daha hayırlıdır.

Aklınızı kullanmaz mısınız?

           (En'am Suresi, 32. ayetin meali)

...

Allah'ım! Kur'an'ı kalbimin baharı, gönlümün nuru kıl, üzüntümü aydınlatan ve derdimi gideren yap. (Amin)

           (Peygamber Efendimiz'den (asm) - Hakîm, 1/509)

 

***

 

Elimden bir şey gelmiyor deme! 

Avuçlarında ne dualar gizlidir.

           İbrahim Tenekeci

 

***

 

Gururlarla arzular sizi kemiriyor mu?

Dağlarda dolaşın.

Hırsların işkencesiyle kıvranan hasta mısınız?

Bir ağacın altına sığının.

Yaşamak korkuları sizi adım adım kovalıyorsa akan bir suyun başucuna bağdaş kurun.

Allah'ın tabiatla yaptığı tedaviyi, ne hekim, ne hâkim, ne de hiçbir dost eli yapamaz.

           Nurettin Topçu

 

***

 

Sabahın aydınlığı gibi kitap getirdi bize.

Hakkı görmezdik, erdirdi hidayete.

Daima hakkı söyler, iman ettik kalbimizle.

Rabbiyledir geceleri, uyurken müşrikler gafletle.

           Abdullah ibn Revaha (ra)

 

***

 

Hz. Ali (ra) yetim olmakla ilgili farklı bir gerçeği dile getiriyor:

Gerçek yetim, anadan babadan yoksun olan değil, akıldan ve ahlâktan yoksun olandır.

 

***

 

Söndü cılız ışığı onların...

Güneş, yine güneş olarak kaldı...

           M. Selahaddin Şimşek

 

***

 

Hastahane...

İki kapılı bir hane!

Girişi bir, çıkışı iki tane...

Gelene ve gidene büyük soru: halin ne?

Bir yeri doğumhane, diğer yanı ölümhane...

Bir bebeğe kundak, diğer bedene kefen.

Bir elde beşik, diğer elde tabut.

Bir gözde sevinç, diğer yüzde hüzün.

Bir hayata ezan, diğer vefata salâ.

Küçük bir dünya hastahane...

İki kapılı bir hane!

           Emine Merve Kabay

 

***

 

BAKMAK VE GÖRMEK

Kimya öğretmeni, çok kötü kokulu bir sıvıyı masanın üzerine koyup öğrencilerine:

''Hayatta aldanmamak için gözlem yeteneğinizi iyi kullanmalısınız.'' dedi. Ve bir parmağını sıvının içine sokarak ağzına götürdü. Öğrencilerinden de aynı şeyi yapmalarını istedi.

Öğrenciler, istemeye istemeye parmaklarını sıvıya batırdılar, ağızlarına götürdükleri zaman da yüzlerini müthiş ekşittiler.

Öğretmen, öğrencilerini tekrar uyardı:

''Bir daha söylüyorum: Gözlem melekenizi iyi kullanmıyorsunuz. Eğer dikkatli bakmış olsa idiniz, ağzıma götürdüğüm parmağın sıvıya batırdığım parmak olmadığını farkederdiniz.''