TR EN

Dil Seçin

Ara

Çocuklarımıza Tabiatı Sevdirelim

Çocuklarımıza Tabiatı Sevdirelim

Allah'ın en muhteşem eseridir tabiat; Rabbimizi onunla tanırız.

Çocuklarımızı tabiatla buluşturmak ve onlara tabiatı sevdirmek için yapabileceğimiz şeyler var. İşte bu konuda birkaç pratik öneri:

 

Hafta sonları mutlaka açık alanlara çıkın

Anne babaların düştüğü hatalardan biri plastik oyun araçlarıyla, beton duvarlarla çevrili çocuk oyun alanlarını çocukları için yeterli görmeleri. Tabi ki çocuklar parklarda oynayacaklar, ancak bunu yeterli görmek hatadır. Zaman zaman onları tamamen doğal ortamlara da götürmeliyiz. Şartlarınız elveriyorsa insan eli değmemiş yerler olsun ya da en azından mangal kokularından, arabaların kulakları tırmalayan müzik seslerinden uzak yerler…

Çok tehlike arzeden bir alan olmadığı sürece kırlarda onları özgür bırakın, kirlenmelerine, ıslanmalarına, tırmanmalarına, keşfetmelerine izin verin. Bırakın toprağa ve çimenlere yalınayak bassınlar. Onlarla doğa yürüyüşleri yapın. Küçük ayrıntılara dikkatlerini çekin. Bazen bir yaprakta, bazen bir taşta, bazen de minik bir kır çiçeğinde dile gelen sanatlara dakikalarca hayranlıkla bakın. Hatıralarınızı anlatın çocuklarınıza, merakla dinleyeceklerdir. Kuş seslerine, dere şırıltılarına, rüzgârın sesine odaklanın birlikte. Çok uzaklardan gelen çıngırak sesleriyle karışık koyunların, keçilerin melemelerini duymaya çalışın. Ağaçların altına uzanıp gökyüzünü seyredin. Derin derin nefesler alın, tefekkür ederek, şükrederek.

Hiçbir mevsimi atlamayın. Baharda gelin misali süslenen ağaçları tefekkür edin; yazın olgunlaşmış buğday başaklarının rüzgârla deniz misali dalgalanmalarını izleyin sessizce; sonbaharda sarının ve kızılın onlarca tonunun keyfine varırken, çocuğunuzun kuru yaprak yığınları içindeki coşkusuna siz de katılın; kışın beyazın ve sessizliğin ruhunuzu temizlemesine izin verin.

 

Tarla ve bahçeleri ihmal etmeyin

Çocuklarımız yedikleri şeyler ile onların kaynakları arasında bağlantı kurabilmekten yoksunlar. Çünkü üretim bandından çıkan diğer yiyecekler gibi, sebze ve meyveleri de ya market ya da pazar tezgâhlarında görüyorlar. Bazen yediği bir yiyeceğin ağaçta mı, yer de mi yetiştiğini bile bilemiyorlar. O yüzden, çevrenizde mutlaka tarla ve bahçeyle uğraşanlar vardır, onlardan yardım alarak çocuklarınıza dalından yemenin zevkini tattırın. Eğer küçük de olsa bir bahçeniz varsa zaten fazla söze hacet yok…

 

Çocuklarınızın saksıları olsun

Eğer ekilmeye uygun bir bahçeniz varsa bir köşesini çocuklara ayırın. Orada diledikleri bitkileri yetiştirmelerine izin verin ve onlara yardımcı olun. Çocuklar bu şekilde hem doğayla daha yakınlaşacak, hem de kendi kendine bir şeyler yetiştirmenin zevkini tadacaktır. Bu sayede, emeğin değerini ve sabrı yaşayarak öğrenirler. Nimetlere olan saygıları daha da artar.

Bahçeniz yoksa da üzülmeyin. Yapabileceğiniz bir şeyler mutlaka vardır. Her çocuğunuzun en az bir saksısı olsun. Baharda onlara çiçek fideleri alın, çiçeklerini de kendilerine seçtirin. Ortamınız müsaitse saksıda domates, biber vb. sebzeler yetiştirebilirsiniz. Çocuklarınıza bitkilerin sevgiyle büyüdüğünü öğretmeyi unutmayın. Her gün bitkileriyle ilgilenmekten mutlu olacaklardır.

Keşke bu mutluluk evde kalmasa, okullara da taşınsa. Her geçen gün daha fazla asfaltlaşan okul bahçelerinin bir bölümü ekip biçmeye ayrılsa, çocuklarımız bitki yetiştirmeye teşvik edilse.

 

Her çekirdek bir ağaçtır

Yediğimiz her bir meyvenin küçük çekirdeğinin ağaç olma kabiliyeti taşıdığının farkına varıp, onları çöp olmaktan kurtarabiliriz. Mutfağınızın görülebilir bir köşesine küçük bir sepet koyun ve çekirdekleri biriktirin. Doğaya çıktığınızda da toprakla buluşturun onları. Hatta birkaç tanesini çocuklarınızın saksılarında fide haline getirmelerine yardımcı olun. Minik bir çekirdeğin nasıl bir ağaca dönüşebileceğini idrak etsinler. Dayanıklı bir fide haline gelince de birlikte uygun bir yere dikersiniz. Bu konuda öğretmenlerimiz de sınıfın bir köşesinde çekirdek biriktirip, doğayla buluşturulmasına aracılık edebilirler.

 

Bir ağacı sahiplenin:

Ailedeki her ferdin bir ağacı olsun. Bu ağaç yakınınızda olsun. Her zaman görebileceğiniz bir yerde… Bahçenizde, kaldırımda ya da mahallenizdeki parkta, hiç önemli değil. Meyveli ya da meyvesiz olabilir, hiç fark etmez. Yeter ki bir sevgi bağı kurulsun aranızda. Siz işinize, çocuğunuz okula giderken selamlamadan geçmeyin onu. Mevsimleri onda izleyin. Sonbaharda hüzünlenseniz de, baharı sabırla birlikte bekleyin. Zikrine ortak olun zaman zaman. Onun beşiklik ettiği canlıları siz de kucaklayın. Derin nefesler alın gölgesinde. Yaratanı hatırlayın, cenneti hayal edin ona her baktığınızda.

 

Bırakın kirlensinler

Çocukken çamurla oynarken yaşadığınız mutluluğu hatırlayın ve çocuklarınızı bundan mahrum etmeyin. Bazen yağmurlu havalarda dışarı çıkmalarına izin verin. Bırakın su birikintilerinde zıplasınlar, elleri yüzleri çamura bulansın. Su ve toprakla rahatça oynayabileceği doğal ortamlara götürün onları.

Berrak akan bir derecikte yalınayak yürümek ne zevklidir, hele baraj yapmanın tadına doyum olmaz. Dal parçalarını atıp yüzdürmek, taşlara basa basa karşıya geçmeye çalışmak, yassı taşları su üzerinde sektirmek…

Unutmayın ki, şimdi yaşamazlarsa bunları, büyüdüklerinde asla aynı tadı alamayacaklar.

 

Çocuklarınıza hayvanları sevdirin

Aslında çocuklarımız çok küçükken hayvanlardan korkmazlar. Çoğu zaman kendi korkularımızın eşliğinde biz uzaklaştırırız onları. Her insanın korkabileceği hayvanlar olabilir elbette, ama günümüzde aşırı bir hijyen endişesiyle çocuklar hayvanlardan iyice soyutlanıyorlar.

Aslında her tarafımız mikrop ve bakterilerle çevrili. Vücudumuzda bile hücre sayımızın çok daha fazlası bakteriyle birlikte yaşıyoruz. Bakterilerin pek çoğu düşmanımız değiller, dahası bize faydaları dokunması için yaratılıyorlar. Üstelik küçüklüğünden itibaren mikroplarla tanışan çocukların bünyeleri daha dayanıklı oluyor.

Tamam kontrolünüz altında olsunlar, ama lütfen onları hayvanlardan uzaklaştırmayın. Hatta hayvanlarla ortak zaman geçirmeleri için siz çaba gösterin. Sokak kedilerini birlikte doyurun, bir köpeğin yanından geçerken köpekle konuşun sizi anladığını düşünerek... Balkonunuzun bir köşesine kuşlar için yer ayırın, çocuğunuz kuşlara yem vermeyi bir görev edinsin kendine. Sinekleri öldürmeyin, karıncalara basmamayı öğretin. Hayvanları sevin ve çocuğunuza da sevdirin.

Velhasıl, çocuğunuzla birlikte siz de farkına varın yaratılan tüm güzelliklerin. Sevgiyle yaşayın, tadına varın hayatın, sevdiklerinizin eşliğinde. Ve elbette yaratılan her şeyi sevin Yaratandan ötürü.