''Ey Kâbe Elbisen Niçin Siyah?''
Bir Hatıra
Ara
Bir Hatıra
Merhum Ali Ulvi Kurucu, bir hatırasını şöyle naklediyor:
Afganistan’ın Suudi Arabistan sefiri (elçisi) şair bir dostumuz vardı. Cidde’de bulunur, fakat onbeş yirmi günde bir mutlaka Medine-i Münevvere’ye gelirdi. Kütüphaneye uğrardı, görüşürdük.
Bir defasında, Farsça bir şiir yazmış. Getirdi, okuduk.
“Bu kasidenin şah beyti, taç beyti, en güzel beyti sizce hangisidir?” diye sordu…
Gösterdim.
“Aferin” dedi, “Ben de öyle düşünüyorum. Bu beyit beni ağlattı ve hep ağlatacak…”
Beyitte şair Kâbe-i Muazzama’ya bir sual soruyor ve cevabını alıyordu. Mealen şöyleydi:
“Ey Kâbe, senin elbisen niçin siyahtır, niye siyahlar giydin, böyle niye karalara büründün?”
Kâbe cevap verir:
“Ey şair! Benim halimi anlayan şair, derdimi soran şair, ben karalar giymeyeyim de kimler giysin? Mekke ahalisi sevgili Muhammed Mustafa’nın kadr u kıymetini bilemediler, Onu gücendirdiler. O da gidip Medine’ye yerleşti. İşte ben bunun için, sevgilimden ayrı düştüğüm için karalar giyiniyorum.”
Kâbe’yi tavaf etmek ona secde etmek putlaştırmak olmuyor mu?
Aynı Allah’a inanan, aynı kitabı okuyan, aynı Peygamberin ümmeti olmakla şeref duyan…
Allah her namazımıza Kâbe’de kılınan namazların feyzini versin.
Ortaokulda iken sınıf arkadaşlarımdan biriyle ciddi bir tartışmaya girmiştim. Benim haklı olduğumdan,…
Çocuklar, gönül dünyamızda her zaman farklı bir yere sahip olmuşlardır.
Kâbe, şekliyle en sade bir formdadır. Sade bir küp; nakış, süsleme, dikkati…