Çehov hayatımızın her anını sarsan gerçeği
itiraf ediyor:
“Düz yolda da sürçer insan!”
***
Oruç Aruoba “şimdi burada” olmanın bedeli ağır ilkesini hatırlatıyor:
“İlişkide anlamı belirleyen ve yer tutan,
‘reel’ zaman aralıkları ve uzam bölümleri değildir:
her ilişkinin kendi bir ‘iç’ zamanı ve uzamı vardır;
onların içinde oluşur—bu yüzden hiçbir ilişki, bir başka ilişkiden ‘önce’ ya da ‘sonra’ değildir;
her biri, ötekilerle hem ‘içiçe’dir, hem de onlardan ‘apayrı’.”
***
Emile Zola,
gerçekçi bir ömür,
şaşırtıcı bir ölüm teklif ediyor bize:
“Ömrümüzün sonuna kadar hep aldanacağız!”
***
Ovidius tehlikeli bir gerçeği
yıllar öncesinden not almış:
“Gözyaşları ile demiri bile eritirsiniz!”
***
17. yüzyıl Meksikasında
acılar içinde yaşamış ve veba salgını yüzünden ölmüş
Juana Inés de la Cruz,
mutfağın kadınlara, felsefenin erkeklere bırakılmasına itiraz eder:
“Aristo, yemek pişirseydi daha çok şey söylerdi!”
***
Ferit Kam, aşina bilgeliğiyle
dünya işlerinin bileğine vuran kanlı basınca dokunuyor:
“İhtiras-ı beşerle kaimdir
Dehr-i mamur eden bu azm ü şitab
İhtiras olmasaydı âlemde
Şüphe yok ki cihan olurdu harab!”