TR EN

Dil Seçin

Ara

Temmuz 2020

post-title

Temmuz 2020, 523

PDF DOSYASI

Merhaba değerli dostlar, 

Hızla değişen gündemlerin içinde, Temmuz sayımızla da hayata, insana, olaylara farklı açılardan bakmaya ve değişmeyen gündemleri hatırlatmaya çalışıyoruz: 

Evet insan deyince sadece bugünü olan, yaşayıp yok olacak çaresiz bir canlıyı değil; geçmişi, geleceği, kabir hayatı, mahşeri ve ebedi hayatıyla, Allah’ın muhatabı olmak için yaratılmış ‘vahyin öğrencisi’ bir varlığı kastediyoruz.

Hayat deyince, dünyada belirip burada yok olan değil; ruhlar âleminden başlayan, anne karnına, oradan dünyaya, oradan kabre, haşre ve oradan cehennem ya da cennete uzanan ebedi bir yolculuğu söylüyoruz.

Dünya deyince, bir yüzüyle geçici, bitici, eğlendirirken aldatan, kazandırırken kaybettiren, insanı tüketen; bir yüzüyle ahiret için çalışma yeri, orada bulacağımız şeyleri hazırladığımız yer; bir yüzüyle de Allah’ın kendisine muhatap ettiği, en güzel imkânlarla donatıp yeryüzünde olgunlaşma eğitimine tâbi tuttuğu misafirlerini ağırladığı bir mekânı kastediyoruz.

Evet Allah namına bakmak, her şeyin gerçek yüzünü görmek demektir. Allah’ı devre dışı kabul edenlerin ve hayatı vahyin rehberliğinden uzak yaşayanların, insanlığı ardı arkası kesilmeyen felaketlere sürüklediklerini gördük, görüyoruz. 

Oysa ne kadar açık: Göz görmek için güneşe muhtaç olduğu gibi, akıl da görmek için vahiy güneşine muhtaç. Aklı ve kalbi karanlıklardan, Kur’an’ın aydınlığı ve Resulullah’ın (asm) rehberliği kurtarır ancak…

Sadece seküler bilimsel verilerle yetişen insan, edindiği imkânları insanlık için değil kendi menfaatleri için kullanır; hilekâr olur. Meslekî birikimiyle insanları aldatan okumuş sahtekârların anlatılan pek çok hikayelerini çok duymuşsunuzdur. 

Çözüm; hem fenni hem de dini ilimlerin ayrılmadan beraber okutulması. Eğer hastasını aldatmayan doktor, malzemeden çalmayan mühendis, hak yemeyen patron ve işçi.. yetiştirmek istiyorsak bunları ayırmamalıyız. Madde-mana, bilim-hak din, beyin-kalp, dünya-ahiret; bunlar ayrı değil bir bütün olarak yaratılmışlardır. Ayıranlar da insanlığı aldatırlar.

Evet rehberini yanlış seçenlerin, gözlerini nerede açacakları belli olmaz. Sadece bugünü görebilenlerin rehberliğinde, yarınlar yokluk uçurumlarında heba olur…

Bu günlerde Ayasofya’yı konuşuyoruz. Ayasofya, barometre gibidir; halimizin aynasıdır. İslâm’ın ve Müslümanların Batı’ya galibiyetinin-mağlubiyetinin sembolüdür Ayasofya. Ne yazık ki, 1 Şubat 1935’te müze yapıldı ve Hıristiyan Batı âlemine hediye edildi. O esaretten Ayasofya Camii’ni kurtarmanın şafağındayız inşaallah. Ayasofya Camii ile birlikte, minarelerinden okunması engellenen yüzbinlerce ezanın ve kılınması yasaklanan yüzbinlerce vakit namazının hasretini, okunacak ilk ezan ve kılınacak ilk namazla bitireceğiz inşaallah… Dularımız da taleplerimiz de Ayasofya Camii’nin esaretinin bitmesi için…

Kurban Bayramınızı tebrik ediyoruz. Rabbimiz bu mübarek günleri vatanımız ve tüm İslâm Âlemi hakkımızda hayırlara vesile etsin.

Temmuz sayımız hayırlara vesile olsun inşaallah. Hazırlığında emeği ve katkısı bulunanlardan, abone yaparak dergimizi daha çok kardeşimize ulaştırmaya vesile olanlardan ve abone olarak dergimizin yaşamasına katkı sağlayanlardan Rabbimiz razı olsun…

Gayret, çalışmak, sefer bizim; zafer Allah’ın.

Selam ve dua ile…

 

— Suat Ünsal

Dergideki Yazılar