TR EN

Dil Seçin

Ara

Gönülden Bir İstek

Gönülden Bir İstek

İki yıl önce yıllardır hasretini çektiğim Kudüs’e gitmek nasip oldu. Esaret altındaki Kudüs’e varıp da Mescid-i Aksa’ya girdiğim an o sözler kulaklarımda çınladı. İster istemez gözlerim bir taş parçası aramaya başladı.

Mescidi Aksa sınırları içerisine nereye gittiysem o sözler kulaklarımda çınlıyor, ben de etrafta taş parçası arıyordum. Ancak ufacık bir taş parçası bile bulamadım.

Ben aramaktan vazgeçsem de kulaklarımdaki o sözler beni bırakmadığı için etrafımdan yardım istedim. Kesin ve net bir cevap aldım: “Bulman mümkün değil…”

Meğer masumlar, mazlumlar, silahsız sivil insanlar karşısında çok güçlü olan İsrail, korkusundan küçücük taş parçalarını dahi topluyormuş. Mescid-i Aksa alanını sürekli olarak denetleyip kontrol ediyor ve küçücük taş parçalarını bile bırakmıyorlarmış. İşte bu sebeple, “boşuna arama” dediler.

O ses kulağımda çınlasa da mecburen aramayı bıraktım.

O manevi huzuru soluduğumuz birkaç gün çabucak geçti ve süre doldu. Türkiye’ye döneceğimiz akşam, namaz çıkışı Kubbetü’s-Sahra’yı, Mescid-i Aksa’yı belki de son kez görüyorumdur diye temaşa etmek istedim. Her ikisini de gören bir ağacın altına gittim. Yere oturmak için eğildiğimde elime ufak bir taş parçası çarptı. Avuç içi kadar yassı bir taştı bu. Bir anda şaşkınlık ve sevinçle “buldum” diye bağıracaktım ki, kendimi zor tuttum. Etrafı kontrol ettim; ola ki bir İsrail askeri görürse diye hızlıca taşı cebime koydum…

Kalbim kuş gibi hafiflemişti. Kulaklarımda çınlayan sese cevap verdim içimden: “Buldum!..” Ve bunun ferahlığı ile o kutsal yerleri doya doya temaşa ettim. Mescid-i Aksa’ya veda ederken içim hüzün ve mutluluk duygularıyla doluydu.

Derken Türkiye’ye döndük. Bulduğum o taşı, kulaklarımda çınlayan sesin sahibine teslim ettim. Mutluluğunun tarifi kelimelerle anlatılacak gibi değildi.

Benden küçücük de olsa bir taş parçası isteyen kişi, Suriyeli bir hanım kardeşimizdi.

Bu hanım, ülkesindeyken üniversitede asistanlık yapıyormuş. İç savaş sırasında evine atılan bir bomba sonucu gözlerini ve eşini kaybetmiş. İki küçük yavrusuyla Türkiye’ye sığınmak zorunda kalmışlar. Vakfımızı ziyarete geldiğinde Kudüs’e gideceğimi öğrenmiş ve benden Mescid-i Aksa’nın içinden hatıra olarak küçük bir taş parçası getirmemi rica etmişti. Onu isterken o kadar samimi ve kalpten konuşmuştu ki, adeta Yakub’un Yusufuna duyduğu özlemle rica etmişti:

“Abdülkadir abi ben oralara gidemem, gitsem de göremem. Sen bana bir taş parçası getir de gözlerime süreyim. Kendimi o kutsal topraklarda hissedeyim” demesi ta içime işlemişti. Zaten bundan olacak ki, ziyaretim boyunca sesi kulaklarımda çınlamıştı…

Geçenlerde tekrar görüştüğümüzde bana o taşı bir an olsun yanından ayırmadığını söyledi. “Allah’a, hem senin için hem de Kudüs’ün Müslümanların eline geçip özgürlüğüne kavuşması için dualar ediyorum” dedi.

Evet, insan samimi ve gönülden isteyince Allah nasip ediyor.

Duaları kabul olsun inşaallah.