TR EN

Dil Seçin

Ara

Tekrar Evlenme Yasağı / Peygamber Hanımları Hakkındaki Bir Hükmün Hikmeti

Tekrar Evlenme Yasağı / Peygamber Hanımları Hakkındaki Bir Hükmün Hikmeti

Bilindiği gibi, Ahzab Suresi’nin 6. ayetinde “Peygamber, müminlere kendilerinden daha yakındır; eşleri de onların anneleridir.” buyurulurken, aynı surenin 53. ayetinde de “Resulullah’tan sonra onun hanımlarını ebediyen nikah edemezsiniz. Bu Allah katında çok büyük bir günahtır.” hükmü yer almaktadır.

Yani Resulullah’ın boşaması veya vefatı sonrasında, hanımlarının başkaları ile evlenmeleri haram kılınmıştır. Öncelikle Resulullah’ın hiçbir hanımını boşamadığı bilgisini hatırladıktan sonra, bu yasak üzerinde biraz duralım. Zira (tahmin edileceği üzere) bu yasak bazılarınca Resulullah’a iltimas ve hanımlarına da eziyet gibi yorumlanmaktadır. 

Oysa işin gerçeği bunun tam tersidir ve bu hüküm hem hikmet, hem de rahmettir. Şöyle ki:

Resulullah’ın hanımlarının dinimizde ne kadar önemli bir yere sahip olduklarını biliyoruz. Hadis ve siyer kitaplarını biraz karıştırırsak görürüz ki, Resulullah’ın ev hayatını, özel hallerini ve kadınlara mahsus dini hükümleri, hanımları sayesinde öğreniyoruz. Onların aktardıkları hadisler, hatıralar ve gözlemler, İslami hayatın nerdeyse yarısını aydınlatıyor. (Zaten Resulullah’ın çok sayıda evlilik yapmış olmasının da bu kanalı olabildiğince geniş tutmak amacıyla olduğu bilinmektedir.)

Bunları bir kenara yazdıktan sonra, biraz da kadın psikolojisi üzerinde durmamız gerekiyor. 

Bilindiği üzere, kadınlar hayatlarını büyük ölçüde kocalarının etrafında kurarlar. Zira kadın (rahmetli Cemil Meriç’in ifadesiyle) “merkezi kendi dışında olan bir dünyadır.” Kadınlar kendi isteklerinden ziyade eşlerinin arzularını önemserler. Erkeklerin “tek başına” güçlü ve mutlu olmak istemelerine karşılık, kadınlarda “birlikte” güçlü ve mutlu olmak yönelimi hâkimdir. Erkeklerde daha çok “ben ne istiyorum, hedefim nedir, bunu nasıl başarabilirim?” düşünceleri ağır basarken, kadınlarda “kocam ne istiyor, nelerden hoşlanıyor, birlikte nasıl mutlu olabiliriz?” soruları hâkimdir. O yüzden de evlilik, bir kadının hayatının en önemli olayıdır ve tüm yaşamını kökten değiştirebilir. 

Ayrıca kadınlardaki ruhsal esneklik ve uyum kabiliyeti, onları zamanla kocalarına benzemeye, hatta tabir caiz ise “eşlerinde fani olmaya” götürür. Öylesine ki, bayanların çoğu, evliliğine odaklanırken önceki hayatlarını neredeyse zihinlerinden silerler ve bambaşka bir hayata geçebilirler.

Şimdi bunların ışığında, boşanmış ve ardından yeniden evlenmiş bir kadın düşünelim. Bu bayan doğal olarak yeni eşine odaklanmak, onunla uyumlu bir çizgi tutturmak isteyecektir. Eğer bunu başarırsa, eski eşi zihninden, kalbinden, aleminden tamamen çıkar. Hatta onunla olan bazı hatıralarını bile unutur. Şahit olmuşsunuzdur, bu durumdaki bayanlar çoğu kez “yeniden doğdum” sözünü kullanırlar. Eski eş silinmiş, her şey yeni eşe odaklanmış, ona göre şekillenmiştir. Böylece mutlu bir aile kurmak mümkün olur.

Ama eğer bu “odak değiştirme” başarısız olursa, kadın yeni eşine yeterince bağlanamaz ve eski eşini aleminden çıkaramazsa, o zaman da evliliği tehlikeye girer. Görünürde ikinci eşi ile evli, ama kalben eski eşi ile beraber olmak, kadın için de eziyettir, kocası için de. Mutsuzluk kaçınılmazdır.

İşte burada ayetlerdeki yasağın bir hikmetini anlamaya başlarız. Eğer Resulullah’ın vefatı sonrasında hanımlarından biri başka bir erkekle evlenseydi ne olurdu, hayal edelim. Bir ihtimal, Resulullah’ı unutamaz, onun hatırası ile yaşamaya devam ederdi. Yeni eşinin hayatına uyum sağlamak yerine Resulullah ile alıştığı tarzı devam ettirmeye çalışırdı. Bu ise yeni evliliğinde mutsuz olmasına sebep olur, hatta kocasında Resulullah’a karşı gizli bir kızgınlık oluşmasına bile yol açardı.

Yok eğer Resulullah’ın hatırasını silip mutlu bir evlilik kursa idi, o zaman da dinin temelini oluşturan hadislerin, hatıraların, gözlemlerin çoğu zihninden silinir giderdi. Ümmete aktarabileceği çoğu bilgi unutulurdu. Ayrıca kendisine hadis sormak için gelenlerin çokluğunu ve bunun yeni kocasını nasıl rahatsız edeceğini de düşünmemiz lazım. Olayın mahrem hayata dair kıyaslamalar gibi hassas kısımlarını ise dile getirmek yerine zihninize havale ediyorum.

İşte bu sebeplerden dolayı, Resulullah’ın eşlerinin onun vefatı sonrasında başkaları ile evlenmelerinin yasaklanması, hem İslam dininin temellerini kurma açısından, hem de bizzat hanımlarının mutluluğu açısından baştan aşağıya hikmet ve rahmettir. Ve yine bu hüküm, Kur’an’ın “her şeyi bilen, insanı tanıyan, kadın ruhunun inceliklerinden haberdar” bir zatın kelamı olduğunun da ispatıdır.