TR EN

Dil Seçin

Ara

Pijamalı Eşek / Zebralar

Pijamalı Eşek / Zebralar

Biz küçükken babam matraklık olsun diye bu sevimli hayvanların ismini “pijamalı eşek” diye öğretmişti bize.

 

BİZ KÜÇÜKKEN babam matraklık olsun diye bu sevimli hayvanların ismini “pijamalı eşek” diye öğretmişti bize. Çocuk dünyamızda düşünürdük: “Bu eşekler nasıl da böyle pijama giymiş?” diye. Sonradan “zebra” diye kendine has bir isminin olduğunu öğrenince yadırgamıştım: “Pijamalı eşek değil mi yani?”

Atgiller familyasından olan yani atın yakın akrabası olan zebralar, siyah ve beyaz çizgili postlarından ötürü kolayca tanınırlar. Yalnız Afrika’da bulunan bu hayvanlar, seyrek ağaçlı ve otlarla kaplı açık alanlarda yaşarlar ve genelde antiloplarla sürüler oluştururlar.

Zebraların, tıpkı atlar gibi yeleleri vardır. Vücut yapıları da atlara benzer. Hatta en az onlar kadar hızlı koşarlar.

Zebralar da atlar gibi otçuldurlar.

Peki, zebra ile at çiftleştiğinde doğan yavruya bilin bakalım ne denir: zebrat!

Zebralar, yaşamlarını sürdürebilmek için su ve ot ile beslenirler.

Bazen yiyecek bulmak için 50 km yürürler, sonrasında yaşadıkları yere geri dönüp, alıştıkları çevrelerinde yaşarlar. Boyları 1-2 metre arasındadır.

 

ÇİZGİLER BEYAZ MI, SİYAH MI?

 

İşte size “Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan?” cinsinden bir soru:

Zebralar beyaz üzerine siyah çizgili mi, yoksa siyah üzerine beyaz çizgili mi?

Bu soruya cevap bulmak için zebralara yakından baktığımızda, vücutlarının bazı yerlerinin sadece beyaz olduğunu görürüz. Bu da beyaz üzerine siyah çizgili olduklarını gösterir.

 

RENGARENK ELBİSELER

 

Afrika’da yaşayan birçok canlı, muhteşem elbiselerin birbirinden güzel örneklerine sahiptir. Mesela ormanda yaşayan antiloplar, bazen gün boyunca hareketsiz dinlenirler. Derilerine rastgele serpiştirilmiş gibi görünen nokta ve çizgiler aslında son derece sanatlıdır ve adeta o hayvanları görünmez hale getirir.

Normal şartlarda bir hayvanın herhangi bir tehlikeyi sezdiği anda ilk yapacağı şey hemen oradan kaçmaktır. Ovalarda yaşayan birçok canlı ise, hayatlarını koruyabilmek için hızdan çok, çevreye kamufle olabilecekleri renklere muhtaçtır. Bu yüzden onların çoğuna ihsan edilen elbiselerde zor fark edilebilen sarı renkli şekiller hakimdir. Bu hayvanların açık arazide kolay tanınması, gerçekten zordur.

Güneşli bir günde, arazideki zebranın şekilleri göz kamaştırır. Bundan dolayı zebralar çok hassas olup ovada yaşayan hayvanlardan daha çok hareket kabiliyetine sahiptirler. Fakat aslan ve kaplanların ava çıktıkları akşam karanlığında zebraları bulundukları yerden seçebilmek adeta imkânsız gibidir.

İşte hayvanların kamufle olmasını sağlayan elbiselerindeki özellikler göz önünde bulundurularak komando askerlerinin elbiseleri ve savaş vasıtaları alaca renklere boyanır.

Hayvan elbiselerinden ilham alınarak yapılan alaca renkli komando elbisesinin gayeli ve faydalı olarak yapıldığını anlayan her idrak sahibi, ceylanların, geyiklerin, zebraların vb. hayvanların elbiselerinin de tesadüflere bırakılmadığını anlayacaktır.

 

 

ÇİZGİLER VE SAVUNMA

 

Çok ilginç ama tüm zebraların çizgilerinin yapısı ve sayısı birbirinden farklıdır. Tıpkı bizim parmak izlerimizde olduğu gibi.

Zebraların dikey çizgileri aynı zamanda önemli bir savunma unsurudur. Bir arada durdukları zaman, kendilerini avlamak isteyen aslan gibi yırtıcılar, bu çizgilerden dolayı sürüyü bir bütün olarak algılarlar. Bu durumda avcı, avlayacağı zebrayı seçmekte güçlük çeker, bu da zebralar için başka bir korunma yoludur.

 

HASSAS DUYULAR

 

Diğer bir savunma aracı, Allah’ın onlara doğuştan verdiği görme, işitme ve koku alma duyularının çok hassas olmasıdır. Bu duyu organlarının hassas yaratılması, zebraların düşmanlarını çok çabuk fark edip, kaçmalarına yarar. Koşmaya başladıklarında ise inanılmaz bir hıza ulaşırlar.

Zebraların çoğu gizlenecek fazla yer olmayan açık otlaklarda yaşar. Bu sebeple hayatta kalabilmek için çok hızlı hareket etmek zorundadırlar. Vücut yapıları da bu ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yaratılmıştır. Örneğin bacakları uzundur, güçlü kasları ve geniş bir alana sahip olan akciğerleri vardır. Bu yüzden hiç yorulmadan ve yavaşlamadan çok uzun mesafeleri koşabilirler. Zebraların kemikleri ise hafif olmasına rağmen oldukça güçlü yaratılmışlardır. Yani yükte hafif, faydada ağırdır.

 

“NÖBET SIRASI BUGÜN BENDE!”

 

Vahşi hayvanlardan korunmanın başka bir yolu da nöbet tutmaktır. Savaş zamanlarında, gece askerler uyurken birkaç kişinin nöbet tutması gibi, zebralar da uyuyan arkadaşları için uykularını feda ederler. Sürü uykuya daldığında bir veya iki zebranın muhtemel tehlikeleri önceden haber vermek amacıyla nöbetçi kalmaları da, düşündürücü bir savunma taktiğidir.

 

TEMİZLİK

 

Zebralar toz banyosundan çok hoşlanır. Çünkü toz banyosu, üzerlerindeki asalak böcekleri temizler.

Zebraların bir diğer temizlik yolu da onlara eşlik eden ve temizlenmelerine yardım eden Oxpecker kuşlarıdır. Bu kuşlar, zebraların üzerlerine konarlar ve zebraların hastalık kapmasına ve kaşınmasına yol açan asalak böcekleri üstlerinden tek tek ayıklarlar. Zaman zaman zebralara serinlemeleri için fillerin hortumlarıyla su servisi yaptığı da görülür.

Kuşların ve fillerin bu kıyaklarına karşılık, zebralar da “Bir kıyak da biz yapalım” diyerek kolları sıvarlar. Zebraların mideleri, diğer savan hayvanlarının midelerine kıyasla, kurumuş otları sindirmede daha mahirdir. Dolayısıyla zebralar, güneşin kurutup sararttığı otları yiyerek, güneş ışınlarının zemine ulaşmasını kolaylaştırır. Böylece yeni, taze ve yeşil otlar yetişir ve diğer hayvanlar da bu otları yiyerek beslenirler. Zebralar olmasaydı, kuru otları yeme konusunda bu kadar mahir olmayan hayvanların, mesela antilopların işi çok zor olurdu.

 

BEBEK ZEBRA

 

Bebek zebra, doğduktan yarım saat sonra titreyerek de olsa kalkıp yürümeye başlayabilir. Bu, yırtıcı hayvanların tehditine maruz durumda olan zebra ve antilop gibi hayvanların yavruları için hayati öneme sahiptir. Çünkü bu sürenin biraz gecikmesi, ölümle sonuçlanabilir.

Bebek zebralar yürümeye başlar başlamaz, hemen annelerine yönelerek onların sütlerini emerler. Süt onun için çok faydalıdır. Allah’ın onlar için özel olarak yarattığı pembe süt, onları doğdukları andan itibaren hastalıklardan korur. Ayrıca bağırsaklarının da çalışmasını sağlar...

Herhangi bir tehlike anında yetişkin zebralar, sürüdeki yavruları koruyabilmek için onları sürünün içine doğru iterler. Yani, bir zebra sürüsünde bebekler özel muamele görür.

Hasıl-ı kelam, her eser gayesine ulaştığı nisbette başarılıdır. Canlıların hayatını inceleyenler, onların üzerindeki noktaların dahi gelişigüzel olmadığını, sanatlı ve gayeli olarak yaratıldığını göreceklerdir.

Ve yine görülecektir ki, bir ceylanın veya bir geyiğin elbisesindeki çizgiyi bile gayeli olarak var eden Kudret, bir çiçeği, bir kelebeği, bir yıldızı da tesadüfün eline bırakmaz ve bırakmamıştır.

Kâinattaki eserlerin en mükemmeli insan olduğuna göre insanın gayesiz, başıboş bırakılması ise hiç mi hiç mümkün değildir. İnsanın gayesi ise okumaktır; her çizgide, her nakışta Yaratıcısının imzasını, mührünü okuyup mevcudat pencerelerinden ilahi ilim, sanat ve kudreti derinlemesine düşünüp, kendini maddi-manevi geliştirmektir.