TR EN

Dil Seçin

Ara

Hırsız, Eşek Olunca

Hırsız, Eşek Olunca

Hoca pazardan eşek satın almış. Eşeği yularından tutmuş, evine götürüyormuş. Yolda iki hırsız ona sezdirmeden eşeğe yaklaşmışlar. Biri yuları çözmüş, eşeği alıp götürmüş. Öteki de yuları kendi başına geçirmiş, Hoca’nın ardınca yürümüş…

Evin kapısına gelip de başını çevirince eşek yerine tanımadığı biriyle karşılaşan Hoca, şaşkınlıkla:

“Sen kimsin?” diye sormuş.

Kurnaz adam, başını önüne eğip:

“Sorma efendi.” demiş. “Anamın çok canını sıktım. O da beddua etti, ‘inşallah eşek olursun’ dedi. Ben de eşek oldum. Pazara götürüp sattılar. Siz alınca, sayenizde, yeniden insan kılığına girdim.”

Hoca adama acımış:

“Bir daha ananın sözünden çıkayım deme.” diye öğütler verdikten sonra salmış.

...

Ertesi gün pazara gidip de dün satın aldığı eşeği gören Hoca, hayvanın kulağına eğilmiş:

“Seni köftehor seni!” demiş. “Yine söz dinlemeyip ananı darıltmışsın!”

(Alpay Kabacalı, Nasrettin Hoca/Hayatı-Kişiliği-Fıkraları)

...

Hoca bilmiyor mu, eşeğinin hırsızlar tarafından el değiştirildiğini?

Bilmez olur mu?

Ama Hoca, şunu da biliyor: kuklayla değil, kuklacıyla uğraşmak gerek...

Eşek, kukladan ibaret...

Kuklacı ise eşeği sahaya süren kimse...

Hoca eşekle mi uğraşacak? Hırsız karşısında dururken...

Hoca’nın her fıkrasında olduğu gibi bu da çok katmanlı anlamla yüklü...

...

Şöyle düşünmek de mümkün: Hoca, ertesi gün eşeğini pazarda görünce hak talebinde bulunmuyor. Çünkü eşeğin kendine ait olduğunu kanıtlaması belki mümkün değil veya çok zor... O, eşeğin kendine ait olduğunu kanıtlama gibi zor bir işi seçme yerine hırsızı eşek yerine koymayı tercih ediyor.

Kimi zaman bir musibet bin nasihatten hayırlı olabilir. Ama öyle durumlarla karşılaşabiliriz ki, bir gaileye katlanmaktansa bir nasihati tercih etmek ehveni şer sayılır.