TR EN

Dil Seçin

Ara

Aşı Olunca Vücudumuzda Neler Olur? Aşı Etkisini Nasıl Gösterir? Sürü Bağışıklığı Nedir?

Aşı Olunca Vücudumuzda Neler Olur? Aşı Etkisini Nasıl Gösterir? Sürü Bağışıklığı Nedir?

Ülkemizde ve tüm dünyada aşılama faaliyetleri devam ederken, aşı ile ilgili bazı konular da merak ediliyor. Acaba aşı olunca vücudumuzda neler oluyor?

Ülkemizde ve tüm dünyada aşılama faaliyetleri devam ederken, aşı ile ilgili bazı konular da merak ediliyor. Acaba aşı olunca vücudumuzda neler oluyor?

 

Aşılar, enfeksiyonlara karşı en iyi korunma yöntemidir. Aşı olduğumuzda, belli bir enfeksiyona karşı bağışıklık kazanmamıza sebep olur. Bu koronavirüs için de geçerlidir. 

Aşı olduğumuzda, ‘antijen’ denilen zayıflatılmış veya ölü mikroplar vücudumuza verilir. Bu antijenler, hastalık yapamaz; ama bedenimizin koruma ordusu olarak yaratılan bağışıklık sistemimizin, o mikrop ve virüsleri tanımasını sağlayıp ve onlara karşı savaşmasını tetikler. Böylece antijeni tanıyan bağışıklık sisteminiz, gelecek yıllarda bile bu enfeksiyonla savaşmaya hazır olur. 

 

Bağışıklık Sistemimizin Askerleri Ve Görevleri

Bağışıklık sistemimizde, lenfositler denilen ve vücutta koruma görevi yapan hücrelerimiz vardır. Bunlar yaptıkları görevlere göre üç alt gruba ayrılırlar. Kısaca tanıyalım:

1) T lenfositler: Lenfositlerin yaklaşık %80’ini oluşturan ve hücresel bağışıklığımızdan sorumlu olan hücrelerdir. Bunların ömürleri 2-3 yıl kadar olup, karşılaştıkları bakteri ve virüslerle ilgili bilgileri sonraki T lenfosit nesillerine de aktarırlar. Böylece yeni yaratılan T lenfositler de atalarının, dedelerinin zamanında tanışıp, tedbir aldığı bakteri ve virüsleri tanır ve onları nasıl etkisiz hale getireceklerini adeta bilirler. Rabbimiz bu hücreleri böyle yaratmasıyla, kabakulak, kızamık, çiçek gibi hastalıklara ömürde bir kereden fazla yakalanmamızı engeller ve bizi korur.

2) B lenfositler: Lenfositlerin yaklaşık %10’u kadar olup, 3-4 ay görev yaparlar. Her bakteri ve virüse karşı özel antikorlar sentezleyip, yani bir nevi aşı üretip kana verirler. Buna hümoral veya sıvısal bağışıklık da denir.

3) NK lenfositler: Natürel Killer (doğal öldürücü / doğuştan katil) denilen bu özel kuvvet hücreleri de lenfositlerin yaklaşık %10’luk bir grubunu oluştururlar. Bunların görevi ise anarşistleşen, mikroplara ajanlık yapar hale gelen, kanserleşme meyli olan hücreleri ve ayrıca virüs/bakteri yuvası olmuş, yani artık ümitsiz vaka haline gelmiş vücut hücrelerini bulup yok etmektir.

 

Aşı Olduğumuzda Ne Olur?

Aşı, ‘antijen’ denilen zayıflatılmış ya da ölü mikropların vücudumuza verilmesidir. Aşı, hastalık yapmaz; bağışıklık sistemimizin uyarılmasını ve alarma geçmesini sağlar. 

Bağışıklık sistemimizin hücreleri, mikrop/virüsün kısa sürede tüm özelliklerini tespit edecek ve ona karşı hangi silahlarla ve nasıl savaşılacağını belirleyecek ve uygulayacak donanımda yaratılmıştır.

Bir aşı vücudumuza verildiğinde, bu hangi mikrop/virüs için yapılmışsa, bağışıklık sisteminiz ona uygun silah ve stratejiyle mücadeleye başlar. Hatta savaş kazanıldıktan sonra bilgiler muhafaza edilip, gelecek yıllarda da o enfeksiyonla savaşmaya hazır olur. 

Yani aşılar, bizi mikrop/virüs kapmaktan ve onu başkalarına yaymaktan korumak içindir.

 

Aşıların Yan Etkileri

Bazen aşılar, hafif ateşe ve soğuk algınlığına benzer belirtilere sebep olabilir. Ancak bunlar zararlı değildir. En yaygın görülen yan etkiler, kol ağrısı, yorgunluk, baş ağrısı ve kas ağrısıdır. Aslında bu semptomlar, aşının bedenimizde bağışıklık tepkisine yol açtığının işaretidir, yani normaldir. 

Mesela kovid-19’un yan etkileri klinik araştırmalarda yaklaşık olarak şöyle tespit edildi: İnsanların %80’i enjeksiyon bölgesinde ağrı bildirdi; %50’si yorgunluk ve baş ağrısı bildirdi; %30’u kas ağrısı bildirdi.

 

Toplum Bağışıklığı Nedir?

Öncelikle “sürü bağışıklığı” ifadesi insan onuruna uygun düşmediği için biz “toplum bağışıklığı” demeyi daha uygun buluyoruz. 

Toplum bağışıklığı, bir bölgedeki nüfusun büyük bir kısmının belirli bir hastalığa karşı bağışıklık kazanmış olmasıdır. 

Çok sayıda insan, hastalık sebebi olan virüs ve bakterilere dirençliyse, bunların toplumda yayılma alanı kısıtlanmış olur. Toplum bağışıklığı, bebekler, bağışıklık sistemleri zayıf olanlar ve kendi başlarına direnç gösteremeyenler gibi risk altındaki grupları da korur. Çünkü daha az mikrop/virüse maruz kalmış olurlar.