TR EN

Dil Seçin

Ara

İçimizdeki Dünya: Mikrobiyota

İçimizdeki Dünya: Mikrobiyota

Bedenlerimizi evleri olarak gören trilyonlarca mikroorganizma bunlar… Ve biz, bu canlıların sağlığımız açısından taşıdıkları önem konusunda her geçen gün yeni bir şeyler öğreniyoruz.

Bedenimizin içinde muazzam bir canlılar âleminin var olduğunu biliyor musunuz? Sindirim sistemimizde, özellikle de bağırsaklarımızda yaşayan yaklaşık beş yüz çeşit, rakamsal olarak da yüz trilyondan fazla minik canlı yaşıyor. Tıpkı dışımızdaki doğada olduğu gibi içimizdeki doğada da sayısız canlı var. İşte bilim adamları içimizdeki bu doğaya kısaca “mikrobiyota” adı veriyor.

Bedenlerimizi evleri olarak gören trilyonlarca mikroorganizma bunlar… Ve biz, bu canlıların sağlığımız açısından taşıdıkları önem konusunda her geçen gün yeni bir şeyler öğreniyoruz.

Trilyonlarca minik canlıyı muazzam bir denge durumunda içinde barındırma yeteneği ile yaratılan bağırsaklardaki doğal ortamın, yani “mikrobiyota”nın, “Amazon yağmur ormanları”ndan farkı yok. 

Burada da, tıpkı toplumsal yaşam ve doğada olduğu gibi; iyiler-kötüler, faydalılar-zararlılar var. Farklı işler yapan, farklı görevler üstlenen, farklı faydalar ve zararlar verebilen bakteriler, mantarlar ve başka canlılar bağırsaklarımızda anlaşılması güç bir denge içinde yaşamlarını sürdürüyorlar. İşin enteresan yanı onlar da—tıpkı dışımızda olan doğa gibi—hayatta kalabilmek için birbirlerine ve bize göbekten bağlılar.

Son zamanlarda gerek medyadan gerekse diyetisyenlerden oldukça sık duyduğumuz “Probiyotik bakteriler” bağırsaklardaki işte bu faydalı mikroplar. Bunlar kötü mikroplarla ciddi bir savaş içindeler. Sayılarının artması lehimize, azalması ise aleyhimize bir gelişme oluyor.

Bu canlılar bağırsaklarımızda hem kendi yaşamlarını sürdürüyor hem de bizim sağlığımıza hizmet ediyorlar. Bu canlıların, hem içimizdeki doğal dengeyi korumak, hem de bizi hastalıklardan korumak gibi fonksiyonları var… Bu sebeple, sağlıklı beslendiğimizde, vücudumuzu paylaştığımız bu mikroorganizmaları desteklemiş ve kendi sağlığımıza da katkıda bulunmuş oluruz.

Bağırsaklarımızda yaşamaya uygun özelliklerle yaratılmış ve hassas ölçülerle yerleştirilmiş olan bu mikroorganizmalar bize, canlı sistemlerde mükemmel bir denge ve düzeni, hiçbir varlığın amaçsız olmadığını, küçük-büyük her şeyin bir görevinin olduğunu açıkça göstermektedir.

Kâinatın her yerinde olduğu gibi, vücudumuzda da ölçülü bir düzen söz konusudur. Kur’an-ı Kerîm’in pek çok yerinde yeryüzündeki ölçü ve düzenle ilgili olarak birçok ayet zikredilmiştir:

“...Her şeyi yaratan ve bir ölçüye göre düzenleyen Allah’tır.” (Furkan, 2)

“...Onun katında her şey bir ölçü (miktar) iledir.” (Rad, 8)

“Biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık.” (Kamer, 49)

Kur’an, sık sık evrendeki ölçü ve dengeyi hatırlatarak, bunlar üzerinde düşünmemizi, dersler çıkarmamızı ister. Bu anlamda bize düşen görev, Allah’ın evrende ve vücudumuzda koyduğu ölçü ve denge üzerinde düşünmek, incelemek, varlıklar âlemi içinde görülen bu dengenin hikmetini araştırmak ve bu düzeni kuran ve yaşatan Âlemler Rabbini eserleriyle tanımak olmalıdır.