TR EN

Dil Seçin

Ara

Kırkambar

Kırkambar

"Ey hiç yoktan varlığımı bir balçıktan var edenim,

Nimetine şükürlerle binlerce kez hamdederim.

Ey başıma bir taç gibi Muhammed'i yar edenim,

Huzurunda günahımdan utanırım, ar ederim."

- Atilla Maraş, Yakarış

 

...

 

“LAİK AKLIN KRİZİ”

Ondokuzuncu yüzyıldan kalmış gerici pozitivist ve materyalist koordinatlar üzerine inşa edilen laik akıl, eşyanın ve olayların bir biçimde kutsalla ilişkilendirilmesine fena halde bozuluyor.

Bu aklın eline silah geçse, ilk doğrulttuğu “din ve iman” oluyor. Bu aklı doktor yapın, ilk düşman olduğu “alternatif tıp” oluyor. Bu aklı siyasetçi yapın, düşman olduğu ilk unsur “millet” oluyor. Bu aklı hukukçu yapın, ilk katlettiği “hak ve adalet” oluyor.

Bu aklı ekonomist yapın, ilk düşman olduğu “helal para” oluyor. Bu aklı bilim adamı yapın, ilk düşman olduğu “hakikat” oluyor. Bu akla felsefe öğretin, ilk ihanet ettiği “hikmet” oluyor. Bu aklın eline medyayı verin, ilk manipüle ettiği “haber” oluyor.

 

...

 

SEN HİKMETLİ OLANI İSTE!

Adamın biri ellerini açmış "Yâ Rab, beni namerde değil, merde bile muhtaç eyleme" diye dua ediyormuş. Bunu duyan Hz. Ali (ra) uyarmış:

"Kardeşim, Allah'tan hikmetine uyacak şeyleri iste, uymayacak şeyleri değil. Bir insanın kimseye muhtaç olmadan yaşaması mümkün değildir. Sen ne merde ne de namerde muhtaç olmadan yaşanacak bir hayat düşünebiliyor musun? Şayet böyle yaşamak mümkün olsaydı, insan da hayvanlar gibi dağlarda, derelerde tek başına yaşar, hemcinsleriyle bir araya gelip de yardımlaşarak köyler, şehirler kurma ihtiyacında olmazdı. Sen en iyisi şöyle dua et: “Yâ Rab, beni namerde muhtaç eyleme!”

- Semine - Senai Demirci, Her Güne Bir Dua, s.360

 

...

 

“Eğer yüreğinizde bir bulantı, kafanızda bir kuşku hissediyorsanız, eğer varlığınızda bir rahatsızlık, çevrenizde bir huzursuzluk varsa, kader sizi seçmeye çağırıyor demektir."

- Rasim Özdenören

 

...

 

BU ÂLEMDE BOĞULMAMAK

Kavun çekirdeğinin kavunun dışıyla alâkası vardır. Yani, bir çekirdek kavun içinde teşekkül ettiği ve ondan süzüldüğü gibi, kavun da kâinatla beslenmekte ve ondan süzülmektedir.

Söz konusu kavun çekirdeği gibi, bu kâinattan, hatta onun da bir diğerinden süzüldüğünü iddia etmek bizi teselsülün muhaliyet derecelerine düşüreceğine göre, bilbedâhe bu âlem o Hâlik-ı Zülcelal’in esmâsının nakşıdır. Ve deyiş yerindeyse, o semâdan süzülmüş bulunmaktadır.

Kavun çekirdeğinin, "ben kavundan süzüldüm" deyip oturması ve kâinatı hiç düşünmemesi ne derece dar bir görüş, kısır bir düşünce ise, nazarlarını sadece bu kâinata hasreden kimselerin cehaleti de ondan bin derece daha aşağıdır.

- Mehmet Kırkıncı, Hikmet Pırıltıları, s.182

 

...

 

 “İSLAM'IN EN BÜYÜK İNSAN KAZANIMLARINI,

SİYASAL GÜCÜNÜN EN ZAYIF OLDUĞU

ZAMAN VE MEKANLARDA GERÇEKLEŞTİRMİŞ OLDUĞUNA

iNANANLARDANIM.”

- T. W. ARNOLD

 

...

 

TELEVİZVON VE ZEVK ÇAĞI

Televizyonda herhangi bir şey öğretilmemekte, "örnek" gösterilmektedir. Yani, "örnekler" sözle anlatılmamakta, canlandırılmaktadır.

Acıma çağını kapatıp zevk çağını açan televizyondur.

Bu yeni çağda gençler, ortaokulla televizyonun karşılarına çıkardığı "örnekleri" gerçekleştirememek gibi sersemce, zor bir durumda kalmakta, aynı zamanda bir şey biliyormuş gibi kendilerini beğenmektedirler. Okul ve televizyon, devlet denetiminde iş gördükleri için buyurgandırlar.

- Passolini

 

...

 

HERKESİN İMTİHANI AYRI

İyi şeyler bizden, kötü şeyler ortamdan, ebeveynden, kaderden.

İyileri bizzat biz yaptık, kötüleri annemiz babamız yüzünden yaptık, öyle mi?

"İyi insan" olmanın yolu "ideal şartlar"dan ve "mükemmel ortamlar"dan geçmiyor oysa. Bizi bu kişiliğe anne babalarımız mahkum etmiş de değil.

Denklemi şöyle kurmak gerekiyor: Anne babalarımızın bize nasıl davrandığı, anne babalarımızın imtihanıdır. O davranışları nasıl içselleştirdiğimiz, nasıl yorumlayıp şekillendirdiğimiz ise bizim imtihanımız. Yoksa, irade denilen şey insana niye verilmiş olsun?

- Metin Karabaşoğlu, Oyuncak Tamirhanesi