TR EN

Dil Seçin

Ara

"Lâ İlahe İllallah" Neyi İfade Ediyor? / Prof. Dr. Colin Turner'ın İlginç Bir Hatırası

Ortadoğu ve İslam uzmanı Prof. Dr. Colin Turner, 1970’te İslamiyet ve Ortadoğu üzerine doktora çalışmasına başlayan ve 1975’te Müslüman olan bir İngiliz akademisyen. Müslüman olduktan sonra yaşadığı bazı olaylar ve sorgulamalar, günümüz Müslümanlarının da yaşadığı, fakat çözüm bulamadığı bir eksikliği yansıtıyor. Şimdi Colin Turner’in dilinden “Lâ ilahe illallah”ın anlamı hakkında arayışını ve onu bulma macerasını dinleyelim. Turner, 1998’de İngiltere’de Durham Üniversitesinde kendisini ziyaret edenlere bu tecrübesini şöyle anlatıyor:

Siyasal İslâm, dünyaya sanki Allah bilgisi ve marifetullahtan yoksun bir İslâm takdim ediyor. Bu çok yanlış. Ben 1979’da Ruslar Afganistan’a girince bütün Müslümanların Londra’da toplanıp bu işgali protesto için yaptıkları yürüyüşe de katıldım. Sloganları atıp yürürken arada bir “Allahu Ekber” ve “Lâ ilahe illallah” diyorduk. Yine “Lâ ilâhe illallah” demiştik ki, bizi seyreden halktan bir İngiliz bana bunun mânâsını sordu. Ben de “Allah’tan başka ilah yoktur.” dedim. Bana “Bu kadarını ben de biliyorum. Daha başka; bu, ne ifade ediyor?” dedi. 

Cevap veremedim.

Bu soru kafama takıldı. 

Pakistanlıların, Mısırlıların, Bangladeşlilerin mescitlerine gidip hocalarına, “Ben bu kişiye daha ne söylemeliydim?” diye sordum. “Söylemişsin ya, daha ne diyecektin ki?” dediler.

Eve geldim. Her taraf kitap dolu… Ama hep “İslam’da Bankacılık… İslam’da İktisat… İslam’da Diplomasi… İslam’da Hâriciye… İslam’da Devlet İdaresi, vb…” İmanî derinlikle ilgili bir şey yok… 

Müfehres’e (Kur’an kelimeleri fihristine) baktım. Kur’an’da ‘İslam’ kelimesi, ‘iman’ kelimesinin onda biri kadar geçiyor. Mesela Kur’an’da yüz tane ‘İman’ geçmişse, on tane ‘İslam’ geçiyor. Hele ‘şeriat’ kelimesi bir defa geçiyor. Ama siyasal İslam’ın bütün kitapları şeriat üzere… 

Bu hususta bir tersliğin olduğunu anladım. Görev yaptığım üniversiteye gittim. Cuma ve beş vakit namaz kıldığımız bir mescit var. Oradaki hocalara ve öğrencilere yürüyüş sırasında başımdan geçenleri anlattım ve “Siz olsaydınız, o soruyu soran kişiye ne cevap verirdiniz?” dedim.

Herkes “Söylemişsiniz ya… Daha ne söyleyecektiniz ki?” derken, orada bulunan bir Türk kardeş, bana bir kitap uzatarak “O sorunun cevabı, burada yazılı” dedi. Ben şöyle kitabın kapağına bir baktım “Âyetü’l-Kübra” yazıyordu. 

“Ben bunu okumam, ben tasavvufa karşıyım.” dedim. 

O, “Bu, tefekkürdür.” dedi. 

Ben almak istemeyince o ısrar etti: “Aradığın cevap burada, başka yerde bulamazsın.” dedi. Adeta zorla o kitabı bana verdi. Aldım. Sonra okumaya başladım. 

Yazar bir seyyah gibi göklere çıkıyor, sistemlerin yıldızların nasıl “Lâ ilâhe illallah” dediklerini; deniz diplerindeki mahlukatın yanına varıyor, onların nasıl tevhidi ifade ettiklerini; ağaçların kuşların ve insan aklının, insan kalblerinin “Lâ ilâhe illallah”ı nasıl söyleyip haykırdıklarını açıklıyordu...

Cevabı bulmuştum ve doymuştum. 

Kitabı bana veren Türk kardeşe gidip, “Bak, kitabın üzerinde ‘külliyat’ yazıyor. Demek ki, bu seriden daha başka kitaplar da var. Eğer sende varsa, bana verir misin?” dedim. 

Bu sefer bana büyük bir kitap getirdi: Sözler.

Okumaya başladım. 

Hayret ve hayranlıkla okuyordum. Otuzuncu Söz’de ‘Ene’ bahsini okuyunca, çıldıracaktım!..

Olamaz böyle bir izah… Yazılamaz böyle bir kitap!.. 

Oysa o siyasal anlayışla insanlara acı biber yedirmiş olunuyor.

Sizin bir Nasreddin Hocanız var. Bir gün oturmuş, önünde bir sele biber koymuş, atıştırıyor. Ama biberler acı… Gözlerinden yaşlar, alnından terler akıyor. O sırada yanına gelen birisi, “Hocam ne yapıyorsun?” diye soruyor. Nasreddin Hoca “Tatlı biber arıyorum” diyerek elini biberlerin arasına sokup karıştırdıktan sonra bir acı biberi daha ağzına atıyor!..

İşte siyasal anlayışla insanlara acı biber yedirilmiş oluyor. Bir İngiliz’in İslam'da Bankacılığa ne ihtiyacı var? Onun imana, Allah’ı tanımaya Cenab-ı Hakk’ı isimleri ve sıfatları ile bilmeye yani ‘marifetullaha’ ihtiyacı var. Bunu da en güzel Risale-i Nurlar anlatıyor. Ama bunlardan dünyanın haberi yok…

Evet Prof. Dr. Colin Turner gibi nice insanın Allah’ı tanımasına vesile olan, insanları felsefe ve fenden gelen vesvese ve şüphelerden kurtaran Risale-i Nur isimli Kur’an tefsirini yazan Bediüzzaman Hazretlerini rahmetle yâd ediyoruz.