TR EN

Dil Seçin

Ara

İslam Hukukunda Kadına Tanınan Haklar

İslam Hukukunda Kadına Tanınan Haklar

Kadınlar, lâyık oldukları mevki ve değeri İslâm dini ile kazanmışlardır. Tarih boyunca özledikleri huzur ve saadete ulaşmışlardır. İslâm hukuku, kadın ve erkek ilişkilerinde ifrat ve tefrit uygulamaları kaldırmış, iki cins arasında tam bir denge ve âhenk kurmuştur. İslâm’a göre “Allah’ın kulu olmaları bakımından kadınla erkek tamamen birbirine eşittir. Hz. Peygamberin ifadesiyle: “Kadın-erkek bütün insanlar, bir tarağın dişleri gibi birbirlerine eşittirler.”

Kadınlar, lâyık oldukları mevki ve değeri İslâm dini ile kazanmışlardır. Tarih boyunca özledikleri huzur ve saadete ulaşmışlardır. 

İslâm hukuku, kadın ve erkek ilişkilerinde ifrat ve tefrit uygulamaları kaldırmış, iki cins arasında tam bir denge ve âhenk kurmuştur.

İslâm’a göre “Allah’ın kulu olmaları bakımından kadınla erkek tamamen birbirine eşittir.1 Hz. Peygamberin ifadesiyle: “Kadın-erkek bütün insanlar, bir tarağın dişleri gibi birbirlerine eşittirler.”2 

Kadın ve erkek bir bütünün iki parçasıdır. Birbirlerini tamamlarlar. Şu âyet bunu çok güzel ifade etmektedir: “Kadınlar sizin elbiseniz, örtünüz; siz de onların elbisesi, örtüşüsünüz.”3 Bu âyeti iki şekilde anlamak mümkündür: İki açıdan sizler birbirinizin elbisesi mesabesindesiniz, bir taraftan elbise gibi yekdiğerine sarmalaşırsınız, diğer cihetten de elbisenin ayıpları örtmesi, soğuk ve sıcaktan koruması gibi herbiriniz diğerinin ayıplarını örter, eksikleri tamamlar, biri birisiz olamazsınız.4

O halde erkek mi üstün kadın mı üstün tartışması bile İslâm’a göre yersizdir. 

Yine Kur’ân’ın açıklamasına göre, erkeğin kadında bulunmayan birtakım yaratılıştan meziyet ve üstünlükleri bulunduğu gibi, aynı zamanda kadının da erkekte bulunmayan yaratılıştan bazı meziyet ve üstünlükleri mevcuttur. Bu sebeple her ikisi de ayrı ayrı yönlerden birbirine muhtaçtırlar ve bu şekilde erkekle kadın yaratılış itibariyle birbirinden farklı ve karşılıklı üstünlüklere sahiptirler. Aynı noktalarda mukayeseye kalkışmak yanlış sonuçlara götürür.5

Yapılacak iş Kur’ân’dan alınan şu düsturu dinlemektir: “Özellikle erkeklerle kadınlar arasında yekdiğerinizin makamına göz dikerek kıskançlık ve kötü arzular beslemeyiniz, rekabet edip üstünlük taslamayınız. Allah’ın bazısına diğerinden fazla olarak bahşettiği üstünlükleri temenniye de kalkışmayınız. Erkekler çalışma ve emeklerinin karşılığını alacaklar, kadınlar da çalışma ve emeklerinin karşılığını göreceklerdir.”6

 

Bu kısa girişten sonra İslâm’ın kadın lehine ortadan kaldırdığı bazı âdetleri ve kadına tanıdığı hakları inceleyelim:

 

İSLAM’IN KADIN LEHİNE ORTADAN KALDIRDIĞI BAZI ÂDETLER

- Yahudi ve Hristiyanların inancı olan kadının lânetli olduğu görüşünü İslâmiyet reddetmiştir. 

- Cahiliye âdetlerinden biri olan kız çocuklarının diri diri gömülmesini şiddetle yasaklamıştır.7 

- Hz. Peygamber, “Hiçbir şeyde uğursuzluk yoktur” buyurarak, kadını uğursuz sayma inancını kaldırmıştır.8 

- Hz. Peygamber, erkeklere, kadınlara karşı büyük bir şefkat, sevgi ve ihtimam göstermelerini emretmiştir. Hatta kadınlar ile ilgili Kur’ân’da iki sûre başlıbaşına mevcuttur.9 

- Peygamber Efendimiz, günümüzde de mevcut olan kız çocuklara karşı duyulan nefret hissini yermiş ve “Hediyede çocuklarınızın arasını eşit tutun; eğer ben birini üstün tutacak olsaydım, kızları üstün tutardım” buyurarak, kız çocuklarını övmüştür.10 

- Kimin daha fazla hürmete lâyık olduğunu soran bir sahabiye de üç defa “Annen” cevabını verdikten sonra dördüncüde “baban” demiştir.11

 

KADINA TANINAN HAKLAR

Şunu hemen belirtelim ki, hak ile görev ayrılmaz iki kardeştirler. Hak varsa görev de bulunacaktır. Kadına başından beri hak ve hürriyetler veren ve onun aşağı görülmesini şiddetle kınayan İslâm Hukuku, kadına bazı haklar tanıdığı gibi bazı görevler de yüklemiştir. Biz bunlardan önce, bu meselenin özünü teşkil eden ve Hz. Peygamberin 130.000 kişi huzurunda Veda Haccı’nda irad ettiği hutbesinde yer alan kadınlarla ilgili şu temel kaideyi hatırlatalım:

“Ey insanlar ve ey ashabım, size kadınlar hakkında hayırlı olmanızı vasiyet ederim. Onlar sizin hayat ortağınızdır. Allah’ın size bir emaneti olan kadınlarla aile yuvası kuruyorsunuz. Onların sizin üzerinizde hakları ve sizin de onlar üzerinde haklarınız mevcuttur. Bunlarla iyi geçinmek en önemli borcunuzdur.”12 

Yine bir hadisinde de: “Kadınların haklarını yerine getirme hususunda Allah’tan korkunuz. Onların hak ve hürriyetlerine tecavüz etmekten sakınınız. Zira siz onları, Allah’ın emaneti olarak aldınız.”13

 

Şimdi bu genellemeden sonra İslâm Hukukunda kadına tanınan hakları kısaca gözden geçirelim:

Nafaka Hakkı: Koca, karısının ve karısından doğmuş çocukların nafakasını temin etmekle mükelleftir. Yâni kadın kocasından nafakasını talep edebilir. İslâm Hukukunda koca, karısının yiyecek, giyecek, mesken ve hizmetçi masraflarını temin etmek zorundadır.14

Kadın Evin Masraflarına Katılmaya Zorlanamaz: Kadın ve çocukların infak ve iaşesi kocaya aittir. Serveti ne olursa olsun kadın evin masraflarına katılmak zorunda değildir.15

Kadının Fiil Ehliyeti: İslâm Hukukunda kadın tam fiil ehliyetine sahiptir. Kendi şahsî malları üzerinde mutlak tasarruf hakkı mevcuttur. Her çeşit medenî hakları iltizam ve iktisap edebilir.

Ayrıca çocuğun erkek ise yedi yaşına kadar, kız ise evleninceye kadar terbiye velâyeti de kadına verilmiştir.

Kadının Kocasından İsteyebileceği Diğer Hakları: Kadın kocasından mehir isteyebilir. Ayrıca kocası kadınla iyi geçinmek mecburiyetindedir. Ayrıca kadın istediği zaman, kocasına haber vererek ailesini ziyaret edebilir. Kocanın kadınıyla güzel vakit geçirmesi, neşelenmesi, meşru eğlencelerine müsaade etmesi gerekir. Koca haksız ve sebepsiz yere kadına sert davranamaz.16 Koca, karısının gerek cinsî hayata gerekse başka meselelere dair sırlarını ifşa edemez.

Miras Hakkı: İslâm’ın doğuş devrindeki bütün Hukuk sistemlerinin (Roma Hukuku müstesna) ve örf-teamül hukukunun tersine İslâm Hukuku kadına miras hakkı tanımıştır. Bu, sadece erkek ve kız kardeşler arasındaki ikili birli paylaşma dışında, eşitlik esasına dayandırılmıştır. İkili birli kuralının ise mantıkî ve ilmî gerekçeleri, hem Kur’ân hem de hadislerde açıklanmış bulunmaktadır.17 Kadının mirasta erkeğe nisbeten az pay alması mutlak değildir.18

Kadının Eğitim ve Öğretim Hakkı: İslâm toplumunda eğitim ve öğretimin çok önemli bir yeri vardır. Kadın en mükemmel terbiyecidir. Çocukları asıl yetiştiren ve terbiye eden kadındır. Terbiyecinin eğitim ve öğretimden mahrum kalması elbette düşünülemez. Hz. Peygamber, kadınların okuma ve yazma öğrenmelerini dâima teşvik ve emretmiştir. İslâm tarihinde nice kadın hadisçilerin, edebiyatçıların ve en önemlisi de büyük kadın hukukçuların yetiştiğini hatırlatırız.19

Çalışma Hakkı: Kadın kanunî bir işi veya ticareti herhangi bir sınırlama olmadan yapabilir. Belediye hizmetlerinde çalışabilir. Çiftçilik yapabilir. Kendine uygun, meşru olan ve ahlâka zıt olmayan her çeşit mesleği yapabilir.20

Bütün bunlardan sonra şunu belirtelim ki, kadın bu haklara sahip olmasına rağmen, evin reisi İslâm Hukukuna göre de yine kocadır. Zaten bugünkü klasik hukuk sistemlerinde de benimsenen ilke budur. Bunun böyle kabul edilmesi, bazı hukukçuların iddia ettiği gibi kadın ile erkek arasında fark olduğunun kabulü demek değildir. Kocanın ailenin reisi olduğunu ifade eden Kur’ân âyetinin ifadesi de bu iddiayı reddetmektedir. Zira Kur’ân şunu kasteder: “Erkekler kadınlar üzerinde kayyımdırlar; onların işlerini yürütürler, gözetirler. Zira Allah onların bazısını bazısına üstün kılmıştır. Yâni kadın da bazı cihetlerden erkekten üstündür. Erkek de bazı cihetlerden kadından üstündür. İkisi de ayrı ayrı kabiliyettedirler. Ayrıca erkekler mallarından mehir ve nafaka borcunu da ödemekle mükelleftirler.”

 

Kaynaklar:

1. Kur’an, el-Hucurât, 13; En-Nisa, 1.

2. Bilmen, Ömer, Nasuhi, Hukuk-u İslâmiye ve Istılahat-ı Fıkhiye Kamusu, c.2, sh. 73-74.

3. Kur’an, El-Bakara, 187.

4. Elmalılı, a.g.e., c. 1, sh. 670.

5. Kur’ân, En Nisa, 34; Elmalılı, a.g.e., c.2, sh. 1348-1349

6. Kur’an, Et-Tekvir, 8-9; Gürkan a.g.e., sh. 116

7. Kur’an, Et-Tekvir, 8-9; Gürkan, a.g.e., sh. 116

8. Miras, a.g.e., c. IV, sh. 131; Dikmen a.g.e., 4445.

9. Kur an, En-Nisâ, Meryem.

10. Münavi, Muhammed Abdurrauf. Feyzu’l-Kadir, Mısır. 1938, c.6 sh. 84.

11. Dikmen, a.g.e., sh. 51.

12. Akseki, Ahmet Hamdi, Yeni Hutbelerim, Ankara, sh. 781-782.

13. Aclûni, Keşfe’l-Hafa, Beyrut. 1351, c.l, sh.36

14. Cin, Halil, İslâm ve Osmanlı Hukukunda Evlenme. Ankara, 1974, sh. 196 vd.

15. Cin, a.g.e., sh. 195

16. Dikmen, a.g.e., 142.

17. Elmalılı, a.g.e., c. 2. sh. 1293-1295, 1299- 1309; Dikmen a.g.e., sh. 192 vd. 

18. İslâm Hukukunda Kadının Miras Hakkı, Zafer Dergisi, sayı 192.

19. Mehmed Zihni Efendi, Meşâhir un-Nisâ, Beyrut. I-VI cilt; Dikmen a.g.e., sh. 227-232.

20. Dikmen, a.g.e., sh. 233, vd.; Shaiki, N. M. İslâm Toplumunda Kadın, Ter. Ali Zengin, İstanbul, 1983, sh. 48 vd.