TR EN

Dil Seçin

Ara

Güneş Sistemi Nereye Gidiyor?

Güneş Sistemi Nereye Gidiyor?

Uzayın dışına çıkabilecek tüneller olarak vasıflandırılabilen Karadelikler kıyametle ilgili bazı hadislerin yorumunda da bizlere ipuçları vermektedir. Bu ipuçlarıyla “Şemsü’ş-Şümûs” (güneşler güneşi) konusuna bazı yaklaşımlarda bulunabiliriz. Ayrıca uzay ve kozmos ile ilgili ayet ve hadislerin üzerinde de bu çerçevede bazı yorumlarda bulunmak mümkündür.

Sürdürülen seri hesaplamalar ve hassas gözlem ve araştırmalarla, Güneş’in de kendine has bir hareketi daha olduğu anlaşıldı.. Güneş, Herkül Burcu yakınlarındaki ve ismine Vega denen bir yıldıza doğru hareket halindedir. Güneş’in bu hareketinin, Kuzey Kutup Ekseni ile 37 derecelik bir açı yapacak şekilde gerçekleştiği ortaya çıktı. Bu açıya bilimciler, “solar apex” adını verdiler. Güneş, işte bu Vega yıldızına doğru saniyede 20 kilometrelik bir hızla hareket halindedir.

Bulutsuz bir gecede başınızı gökyüzünün tam tepesine kaldırdığınızda, fezanın neredeyse en parlak üç yıldızını görürsünüz. Jupiter, Merkür ve Venüs gibi gezegenler göğün parlak cisimleri olsa da, onlar tepede değil daha aşağı konumlarda bulunurlar. Tepede kalan bu üç yıldız “Yaz üçgeni” olarak bilinir. Yaz Üçgeni yazın sona ermesiyle artık yavaş yavaş batıya doğru kayar. Bu yıldızların en parlağı ve diğerlerine göre biraz sağda olan meşhur Vega Yıldızıdır. Lyre ya da Kanun takım yıldızına ait devasa bir yıldızdır.

Yaz üçgeninin ikinci yıldızı Vega yıldızının hafif güney doğusunda kalan Deneb’dir. Deneb, Kuğu takım yıldızının en parlak yıldızıdır. Vega gibi bir Arapça kelime olan deneb, kuyruk anlamındadır. Bu yıldız Samanyolu’nun en büyük yıldızlarından biridir ve Güneş’in 265.000 katı parlaklığa sahiptir. Yıldızın büyüklüğünü şöyle anlatabiliriz: Eğer Güneş’in yerinde olsaydı, yıldızın yuvarlağı Dünyanın Güneş etrafında takip ettiği yörüngesinin çapını içine alırdı (Güneş’in çapının 200 katı).

Birinci Mektub’da Bediüzzaman haşir meydanı ile ilgili bir bahiste “küre-i arz, hareket-i seneviyesiyle, ileride mecma-ı haşir olacak bir meydanın etrafında bir daire çiziyor” demektedir. Yani bu yıldızın büyüklüğü Bediüzzaman’ın işaret ettiği haşir meydanı olacak alanı dolduracak çaptadır.

Yaz üçgenin üçüncü yıldızı ise Kartal takım yıldızının en parlak yıldızı olan Altair’dir. Vega ve Deneb yıldızlarının güneyine düşerek üçgeni tamamlar. Takım yıldızındaki kartal, Arapça Ukab olarak da geçer. Hatta takıma ait yıldızlardan birinin ismi Deneb el-Ukab’dır.

Vega Yıldızına Doğru Seyahat

Yerküre, Güneş sistemi ile birlikte saniyede 20 kilometre gibi bir hızla Vega yıldızına doğru seyahatini sürdürmektedir. Bu seyahat Samanyolu galaksisindeki hareketimizden farklı bir hareket. Güneş sistemi, galaksi merkezi çevresinde saniyede 220 km hızla devam eden ayrı bir hareketi daha vardır.

Milyonlarca senedir gece ve gündüzü, yaz ve kışı netice veren hareketleri yaparak ve hiçbir yere çarpmadan devam eden bu muhteşem yolculukta Ay’ın ve Güneş’in hareketinde ve rotasında bir değişme ve bir sapma vuku bulmadan sürmektedir.

Yasin Sûresinde belirtilen Güneş’in bu yolculuğunun Bediüzzaman, Şemşü’s-Şümus’a doğru bir gidiş olduğuna dikkat çeker:

“Güneş de, kendisi için (tespit edilmiş) olan bir müstakarra (karar yerine) doğru akıp gitmektedir. İşte bu çok güçlü ve her şeyi bilen Allah’ın takdiridir.”

Güneş’in bu hareketine, çekim gücü sebebiyle sisteme dâhil bütün gezegenler gibi üzerinde yaşadığımız yaşlı küremiz de iştirak etmekte; böylece Güneş Sistemi belli bir doğrultu boyunca, kendisine takdir edilen yoluna devam etmektedir.

Güneş Sisteminin Vega yıldızına doğru hareketinin aynı zamanda galaksi merkezine doğru olduğu dikkat çekmektedir. Acaba bu hareket, merkezi süper kütleli merkezî karadeliğe doğru bir yolculuk mu?

Diğer taraftan Güneş’imiz galaksi merkezine doğru olan rotasında bir aykırılık var. Bu aykırılığın kaynağı ne olabilir? Görüldüğü gibi cevap bulması gereken bir çok soru bulunmaktadır.

Aykırılığı telâfi etmek için bizi çeken başka bir merkez daha olmalıdır. Bu eğer “beyaz cüce” veya “pulsar” olsaydı görülecekti. Acaba Güneş sistemini kendisine doğru çekip götüren bir karadelik mi var?

Güneş’imiz diğer güneşlere göre istisna olarak tektir. Güneş’imizin bir ikizinin olması gerektiği düşünülmektedir. Güneş’imizin yakınlarında bir yıldız ışıması olmadığına göre “Güneş’in eşinin” erkenden bir Karadeliğe dönüştüğü üzerinde durulmaktadır. Uranüs, Neptün, Plüton gezegenlerinde de çekim dengesizliğinden söz edilmektedir. Güneş Sistemi’mizde kaç tane gezegen olduğunu dahi doğru dürüst bilmemekteyiz. Plüton gezegeninden sonrasını göremiyoruz. Güneş Sistemi’mizde bugün bilinen dokuz gezegen vardır. Ancak bu çok eski bir bilgidir. Bazı uzmanlara göre Güneş Sistemi, on iki gezegenden ibarettir. Bunlardan birisinin parçalandığı tahmin edilmektedir. Kuiper ve Orion asteroid kuşağının geçmişte gezegen olma ihtimalinden (şimdi ise parçalanmış) söz edilmektedir.

Tietz-Bode, Güneş Sistemi’nin çapını Dünya ile Güneş arasını bir birim kabul ederek 374,8 birim olarak hesaplamıştır. Plüton gezegeninden sonraki mesafeye tam üç gezegen sığmaktadır.

Güneş Nereye Gidiyor?

Bir hadis ravisinden Hz. Ebu Zer ile ilgili şu hadis nakledilmektedir:

Güneş batarken Resulûllah (sav.) ile birlikte mescidde idim. Bana:
“Ey Ebu Zerr, biliyor musun bu güneş nereye gidiyor?” diye sordu.

Ben: “Allah ve Resulü daha iyi bilirler.” dedim.

“Arşın altına secde yapmaya gider. Bu maksatla izin ister, kendisine izin verilir. Secde edip kabul edilmeyeceği, izin isteyip, izin verilmeyeceği zamanın (kıyametin) gelmesi yakındır. O vakit kendisine: ‘Geldiğin yere dön!’ denir. Böylece battığı yerden doğar. Bu durumu Cenâb-ı Hakk’ın şu sözü haber vermektedir: “Güneş, duracağı zamana doğru yürüyüp gitmektedir. Bu azîz ve alîm olan Allah’ın takdiridir.” (Müslim, İmân 250)

Acaba Güneş’in duracağı zamana doğru yürüyüp gideceği, arşın altı denen yer neresidir? Bunun için önce Güneş’in hangi hareketleri yaptığı ve Güneş sisteminin hareketlerine bakarak uzay ilgili bazı tahminlerde bulunmak mümkündür.

Bediüzzaman, “Güneş de bir delildir onlara, yörüngesinde akar gider” (Yasin, 36/38) ayeti için, “Güneş’in manzumesiyle beraber Şemsü’ş-Şümûs’a doğru hareketine işaret eder” demektedir.

Diğer açıklamalarına da göz atalım: “...Tâ Şemsü’ş-Şümûs’un mihveri üstündeki elli bin seneden ibaret bir tek yevmine kadar eyyam-ı Rabbaniye vardır.” (Bediüzzaman, Barla L., 325)

“Dünya’nın ömrü ise Şemsü’ş-Şümûs’un hareket-i mihveriyesi ile hâsıl olan eyyam iledir.” (Bediüzzaman, Barla L., 326) “Ve Şemsü’ş-Şümûs’a tâbi ve âlem-i bekadan ayrılıp küremize bakan Dünyaların ömrü, Şemsü’ş-Şümûs’un işarat-ı Kur’anîye ile her bir günü 50.000 (elli bin) sene olmasıyla...” “Şemsü’ş-Şümûs’a tâbi Dünyaların beka âleminden olduğu ve Dünya’mıza baktığı...”

Bu ifadelerden çıkardığımız sonuçları şu şekilde özetleyebiliriz:

- Güneş Sistemi topluca Şemsü’ş-Şümûs’a doğru yol almaktadır.

- Şemsü’ş-Şümûs, ahiret ve beka âlemlerindendir. Yaşadığımız fizikî Dünya’dan farklı bir âlemdir ve önemli görevler yüklenmişlerdir. Şemşü’s-Şumûs’un Arş ile bağlantısı bulunmaktadır. Bilindiği gibi, kıble olarak yöneldiğimiz, arzı arşa bağlayan nurani bir sütun şeklinde, Dünyadan o da Kâbe’nin bulunduğu yerden geçmektedir.

- Şemsü’ş-Şümûs’ta geçerli zaman akışında bir gün, bizim ölçülerimize göre elli bin seneye eşittir. Bu zaman ölçüsü, başka ayetlerde beka âlemi ve meleklerin sürati için dile getirilmektedir. Bu hızın, beka âlemlerinin, nurun hız ve zaman akışı olduğunu düşünebiliriz.

Tarihî kayıtlarda Rabbü’ş-Şira adlı bir Güneş’ten söz edilir. Eğer gerçekten böyle bir Güneş var idiyse, şu anda böyle bir Güneş’in görünmemesini, onun Karadelik haline gelmesi ile açıklayabiliriz. Bilindiği gibi fezada bütün yıldızlar çift olarak bulunurlar. Güneş neden istisna olarak tek yıldız halinde bulunuyor? Eğer Güneş bir istisna olarak yaratılmamışsa onun da bir eşi olmalıdır ve Güneş’ten daha büyük bu ikiz şimdi Karadelik olarak yerini almış olabilir.

Uzayda birçok örneği görüldüğü gibi, daha önce Karadelik haline gelen yıldız, zamanla eşini kendine doğru çeker ve sonunda onu bütünüyle yutar. Galaksi merkezindeki karadelikten başka, 8.000 ışık yılı uzaklıkta bulunan Cygnus X-1 çift yıldız sistemindeki “mavi dev” HDE-226868 en yakınımızdaki Karadelik olup, Dünya’dan görebildiğimiz ikizinden devamlı surette madde yutmaktadır. Bu karadeliğin ikizinin yuttuğu maddenin içeri girerken sıkışarak ısınması sonunda dışarı çıkardığı röntgen ışınları, Dünya’dan kolaylıkla gözlenebilmektedir.

Samanyolu’nun Hareketi

Yakın zamanlarda ortaya çıkarılan bir diğer gerçek ise çok daha şaşırtıcıdır. 1987 yılının bir sabahında, Dünya’nın önde gelen yedi bilim adamı, Washington’da bir araya geldi. Tartıştıkları konu şuydu: İçinde Güneş gibi 400 milyar yıldız barındıran Samanyolu, tarifi imkânsız bir hızla uzayda nereye gidiyordu?

Astrofizik alanında isim yapmış bu yedi uzman, kısa süren bir tartışmadan sonra çalışmalarını ortak bir raporla bilim dünyasına duyurmaya karar verdiler.

Samanyolu yıldız adası, saniyede 700 kilometrelik bir hızla, 300 milyon ışık yılı uzaktaki Hydra-Cenaurus adı verilen bir galaksinin de ötesinde bir bölgeye doğru büyük bir hızla sürükleniyordu. Bu bölgede, on binlerce galaksiyi içine alacak büyüklükte, şimdiye kadar görülmemiş olağanüstü çekim gücüne sahip bir şey vardı. Sonraki yıllarda yapılan çalışmalarda bu çekim sebebinin bir Karadelik’ten kaynaklandığı anlaşıldı. Bu Karadeliğe “Büyük Çekici” manasında “Great Attractor” adı verildi. Samanyolu’nun bu hareketine ise “Garip Özel Hareket” manasında “Peculiar Motion” dendi.

Takip eden birkaç sene içindeki çalışmalar en az 900 galaksinin bu “Büyük Çekici”nin tesiri altına girdiğini ve olağanüstü hızlarla ona doğru sürüklendiğini ortaya çıkardı.

Sonuç olarak, Güneş sistemimiz ve galaksimiz çeşitli çekimlerin etkisi altında, bir yerlere çekilip götürülmektedir. Şu var ki gök sistemleri karmaşık çekim etkilerinin altında bulunmakta ve Dünyaya hangisinin hangi etkide bulunduğu henüz aydınlatılmış değil. Galaksi merkezinde yer alan karadeliğin tüm galaksi sistemi üzerine çekim etkisi olduğu daha yakın zamanda ortaya çıkarıldı. (Bkz. Zafer Dergisi, sayı 402)

Acaba Bediüzzaman’ın beka âlemine baktığına dikkat çektiği yer olan Şemşü’s-şümus bir karadelik midir? Galaksimizin merkezinde süper kütleli bir karadelik resmen keşfedildiğine göre, bu karadelik Şemşsü’s-şümus olabilir mi?

Bu konuda kesin bir şey söylemek mümkün değil: Karadelikler, kendi varlığı ve öz hacmi ile kendi “dışına” taşmakta; “uzay-zamanı” da beraberinde götürerek bizim âlemimize benzemeyen “farklı” bir âleme geçiş kapısı görevi yaptığına göre, karadeliklerin Bediüzzaman’ın ifadesi ile beka âlemine baktığını söyleyebiliriz. Karadeliklerde zaman durup, “sabit” kalır; fizik kanunları geçerliliğini kaybeder; uzay, bütün öz ve özelliğini yitirir. Bu aynı zamanda yepyeni bir ‘başka kâinat’ın içine girilmesi demektir. “Orası” bizim evrenimize hiç benzememekte, zaman, madde ve boyutlar farklı keyfiyete bürünmektedir. Alıştığımız değer birimlerine sığmayacak özellikleri, fiziğin dar kalıpları ile açıklama güçlüğü içindeyiz.

Bir türlü çıkamadığımız kâinatın dışına nihayet çıkabilecek bir kapı bulduklarını düşünen astrofizikçilere göre de, Karadelikler bir uzay-zaman kapısıdır. Kur’an’ın rehberliğinde kâinattaki sırlara yorum ve açıklama getiren Bediüzzaman’a göre de gökteki yıldızların bir kısmı Ahiret âlemlerine bakmaktadırlar. Kur’an-ı Kerîm’de “Semanın görünmez kapıları”na (Araf, 40) dikkatimizin çekilmesi de; kapılar geçit yerleri olduğuna göre, “sema kapıları” ifadesinden, başka uzay-zamana, farklı boyut ve kâinatlara geçit imkânı verebilen karadelikleri anlamak mümkündür.

Sonuç olarak muhtemelen karadelik çekim etkisi ile devam eden Güneş sisteminin bu yolculuğunun beka âlemine, ahiret diyarına doğru bir gidiş olduğunu söyleyebiliriz. İnsan ve Dünyamız, Kur’an nazarında ehemmiyetli ve evrenin kendisi için yaratılması da bu gidişin mukadder bir gidiş olduğunu düşünmek yerinde olur.

 

Kaynaklar:

http://www.universetoday.com/guide-to-space/galaxies/great-attractor/

http://cow.physics.wisc.edu/~ogelman/guide/gr8a/greatA.gif