Abbas b. Mirdas (ra) naklediyor:
Arefe günü akşamı, Hz. Peygamber ümmetinin affı ve Allah’ın onlara merhamet etmesi için dua etti. Hz. Peygamber bu konudaki dualarını artırınca, Cenâb-ı Allah, ümmetinin birbirlerine yaptıkları zulümden dolayı işledikleri günahlar hariç, kul hakkını ilgilendirmeyen günahları affettiğini kendisine bildirdi.
Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle dua etti:
“Ya Rabbi! Sen zulmeden kullarına, yaptıkları zulümden dolayı işlemiş oldukları günahların yerine onlara sevap vermeye kadirsin. Ve bu zalim kullarını affetmeye de kadirsin.”
O akşam, Cenâb-ı Allah Resulüne bir şey bildirmedi. Ertesi sabah Müzdelife’de Hz. Peygamber duasını tekrarladı. Cenâb-ı Allah ona şöyle mukabele etti:
“Onları da affettim.”
Bunun üzerine Resulûllah (sav) gülümsedi. Ashabdan bazıları:
“Ya Resulallah! Niçin tebessüm ettiniz?” diye sordular. Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
“Allah’ın düşmanı şeytana güldüm; O, Aziz ve Celil olan Allah’ın ümmetim hakkındaki duamı kabul ettiğini öğrenince feryâd-ü figan etmeye ve başına topraklar atmaya başladı.” (Beyhaki)
...
Hz. Aişe naklediyor:
Resulûllah’ı (sav) neşeli görmüştüm:
“Ya Resulallah! Bana dua et” dedim.
“Allah’ım, Aişe’nin gizli aşikâr yaptığı ve yapacağı bütün günahlarını affet” diye dua etti. Bunun üzerine sevinçten başım önüme düşünceye kadar güldüm. Resulûllah (sav):
“Duam seni sevindirdi mi?” dedi. Ben:
“Duan beni niçin sevindirmesin?” dedim. Resulûllah (sav):
“Vallahi o benim ümmetim için her namazda yaptığım duadır.” diye mukabele etti.