TR EN

Dil Seçin

Ara

Kur’an’da Buğday

Dünya nüfusu sürekli artıyor. Tarım alanları hızla azalıyor. Doğal olarak araştırmalar tarımda verimin nasıl artırılacağı üzerinde yoğunlaşmış durumda. Buğday üretiminde dünya geneli açısından bugün için ciddi bir sorun yok. Ama mevcut verim düzeyi artırılamazsa, araştırmacılar yirmi yıl içinde ciddi bir krizle karşı karşıya kalacağımızı belirtiyorlar.

İnsanoğlu yeryüzündeki üç bin bitki türünden besin maddesi olarak istifade etmektedir. Ancak buğday, arpa, mısır, çeltik, çavdar, yulaf ve darı türlerini içine alan tahıllar, insan beslenmesi için ihtiyaç duyulan protein ve kalorinin %50sini temin ediyor. Tahıllar arasında buğday, dünyada tüketilen tahıl kökenli proteinin %40nı sağlıyor. Bu derece önemli bir ürünün insanlığın tarihi gelişimi içersinde önemli bir yer tutması elbette çok doğal. Nitekim, Fırat ile Dicle arasını oluşturan ve ilk tarım yapıldığına inanılan Verimli Hilâl” tabir edilen bölgede yapılan kazılarda on bin yıllık buğday örneklerine rastlanmıştır.

Günümüzde modern ıslah yöntemlerinin ilk uygulandığı ürünlerin başında buğday gelmektedir. Bu amaçla pek çok araştırma enstitüsü çalışmalarına devam ediyor. Meksikada CIMMYT, Suriyede ICARDA bunlardan önde gelen iki tanesi. Ülkemizde de önemli sayıda kuruluş, bu konuda araştırmalarını sürdürmektedir.

Dünya nüfusunun hızla artması, tarımsal alanların tükenmesi buna karşılık verimin belirli bir miktarın üzerine çıkmayacağı endişesi, buğday araştırmalarını yüksek verim üzerine yoğunlaştırdı. 1960lı yıllarda CIMMYT bünyesinde araştırma yapan Dr. Norman Borlaug uygun melezleme yaparak kısa boylu, yüksek verimli buğday çeşitleri geliştirmeyi başarmıştı. Yeşil devrim” olarak adlandırılan bu gelişme, Dr. Borlauga 1970 Nobel Barış Ödülü’nü kazandırmıştı. Bulunan yüksek verimli çeşitler daha sonra dünyanın muhtelif bölgelerinde yetiştirilerek verimde artışlar sağlanmıştı. Türkiyede ise, buğdayda üretim patlaması 70li yıllarda Meksika kökenli çeşitlerin yetiştirilmesiyle mümkün olmuştu.

Buğday üretiminde dünya geneli açısından bugün için ciddi bir sorun gözükmüyor. Ancak araştırmacılar bu verim düzeyinde üretim yapılmaya devam edildiği takdirde yirmi yıl içinde buğday üretiminde yeni bir yeşil devrime ihtiyaç duyulacağını belirtiyorlar.

 

Peki bu mümkün mü?

Araştırmacılar tarım tekniklerinin birleştirilmesiyle dünya tarımının yalnız bitkisel besinle dünyada on beş milyar insanı besleyebileceğini ifade ediyor. Bunda son yıllarda biyoteknolojik gelişmelerin sağladığı kolaylık da etkili bir role sahip. Özellikle farklı cins ve türlerden gen aktarımıyla ikinci bir yeşil devrime kapı aralanabilir. Hiç kuşkusuz, gen teknolojisinin insan sağlığına olumsuz bir etkisi olmaması kaydıyla!

Acaba yaş ve kuru her şeyi içinde bulunduran Kur’an-ı Kerimde söz konusu gelişmeler hakkında bir işaret var mı?

Bakara sûresinin 261. ayetinde (Allah yolunda mallarını harcayanların örneği, yedi başak bitiren bir dane gibidir ki, her başakta yüz dane vardır. Allah dilediğine kat kat fazlasını verir. Allah’ın lütfu geniştir, O her şeyi bilir.”) bu konuyla ilgili hem bir işaret hem bir teşvikte bulunuluyor aslında. Özellikle yüksek verim hedefine ulaşmaya çalışan araştırmacıların üzerinde önemle durduğu birim alanda başakve başakta tane sayısı’nın artırılması hususu ayette müjdeli bir bahsin konusu.

Nitekim, Hak Dini Kur’ân Dili tefsirinde Elmalılı Hamdi Yazır, bu ayette geçen dane” kelimesinden buğdayın anlaşılması gerektiğinden ve modern tarım teknikleriyle bire yedi yüz mahsûl elde etmenin mümkün olduğu müjdesi verildiğinden bahsetmektedir. Pek çok araştırmacının buğday veriminin henüz üst sınırına varılamadığını ifade etmeleri, Elmalılının bu yorumunu destekler mahiyettedir.

Ünlü araştırmacılardan Nass (1973) yazlık buğday çeşitleri üzerinde yaptığı bir çalışmada tane verimini artırmak için yapılan seçimlerde, bitkide başak sayısı, başakta tane verimi ve hasat indeksinin (dane/toplam verim) beraberce ele alınması gerektiğini; Cerrah (1993) ise buğdayda verime etkili unsurlardan birim alanda başak sayısının %23, başak ağırlığının %35 oranında etkilediğini belirtmişlerdir.

Bunlardan da anlaşılacağı üzere, araştırmacılar verim üzerinde etkili olan birim alanda başak ve başakta tane sayısı üzerinde çalışmakta ve ürünlerden daha yüksek verim almanın yollarını araştırmaktadırlar.

Yalnız mevcut şartlarda başak sayısının arttırılması, başakta dane sayısını olumsuz etkilemektedir. Geliştirilmeye çalışılan husus, başakta dane sayısı azaltılmadan birim alanda başak sayısının arttırılmasıdır.

Elmalılının tefsirinde yer alan bire yedi yüz mahsul hedefine bu çalışmalar sayesinde ulaşılıp ulaşılamayacağını ise ömrümüz yeterse hep birlikte göreceğiz.

 

KAYNAKLAR

- Bediüzzaman, 20. Söz İkinci Makam Sh. 264. İst. 1996.

- Elmalılı M. H. Yazır, Hak Dini Kuran Dili. Azim Dağıtım

- Nass, H. G., 1973. Determination of characters for yield selection in spring wheat. Canadian J. Of plant Sci. 53 (4)755-762

- Vasil, I. K., 1998. Biotechnology and food security for 21 st century: A real world perspective. Nature Biotec 16, 399-400

- Walsh, E. J., 1984. Developing yield potential of cereals. In: Cereal Production, E. J. Gallagher (ed), pp: 69-93. Butterworth and Co.London, Boston, Toronto.