Satır Arkası
İnsanlığın bittiği yer Yine Ortadoğu... Yine kan... Her tarafta kan ve yıkım...…
Ara
Hayatın amacı ‘haz’ mı?
Sevgili dostlarımız, yazın tam ortasındayız. Aramızdan pek çoğumuz için tatil dönemi. Tatilin verdiği rehavet, havanın sıcaklığı ve müstehcenlikle birleşince, nefis ve şeytanın dürtmeleri de aynı oranda artıyor. “Durma, hayatını yaşa!” “Haz almaya bak şu dünyadan!” fısıltıları, özellikle şu günlerde haykırışa dönüşebiliyor.
Bu duruma yol açan faktörler, sadece sıcaklık ve müstehcenlik de değil üstelik. Adına ‘tüketim toplumu’ denen ve sürekli tüketmeye, tüketmek için üretmeye dayalı bir yaşam tarzının özünde taşıdığı ‘hazcılık’ da, yaşanılanı meşrulaştıran bir felsefeye dönüşüyor. Haz almak için tüketen, tüketmek için üretmek ‘zorunda’ kalan kişiler haline geliyoruz böylece. Hazzı çoğaltmak için hızlanmak da kaçınılmaz oluyor tabii.
Psikiyatrist Yusuf Karaçay’ın “Hız ve Haz” başlıklı yazısı, işte bu olguyu ele alıyor. Karaçay’a göre, yaşam hızının artmasının en başta gelen sebebi, çağımız insanının son bir gayretle, âdeta can havliyle, tüm güzellikleri birden tutmaya, olabildiğince lezzet almaya çalışması hayattan. Bu durumu, ardı ardına gelip geçen anlık pırıltılardan bir gündüz yapma gayretine benzeten Karaçay, yazısının devamında hazcılığın psikolojik sonuçlarını geniş bir bakış açısıyla ele alıyor.
Konuyla ilgili kapak yazısı, “Hayatın Amacı Haz Mı?” başlığıyla Ömer Sevinçgül’den. Sevinçgül, hazcılığın Batı’da ‘hedonizm’ adıyla bilinen felsefesinin toplumda sadece mutlu bir azınlık tarafından yaşanabileceğini, çalışmayı sevmeyen o azınlığın diğer insanları sömürerek bu amaçlarına ulaşabileceğini ve ulaştığını belirttiği yazısında, hazcılığı tedavi edecek bilgilere de yer veriyor.
Yine aynı konu üzerine söyleşi yaptığımız Psikiyatrist Kemal Sayar ise, hazzın psikodinamiğini “Ölümden kaçış” olarak niteliyor. Ona göre, insanın hazza müptela olmasının nedeni, ölümle baş edemiyor olması. Ölümün o kişinin hayatına yapıcı bir kuvvet olarak girememesi. Sayar, hastalıklı hazcılığın çözüm adresine de işaret ediyor: “Bu hastalığa karşı kadim insanlık değerlerinden başka bir silah yok: Kibre karşı tevazu, sığlığa karşı derinlik, bencilliğe karşı diğerkâmlık, hasede karşı dayanışma, hıza karşı yavaşlık, yalnızlığa karşı yarenlik, som akla karşı gönül.”
Bu sayıda ele aldığımız bir başka konu, gençliğin cinsellikle imtihanı. Geçen ayın devamı niteliğindeki yazısında Ömer Baldık, sorunun temelinde ergenlik döneminin tam bir arapsaçına dönmesi ve cinsel kimliklerin yaratılış ilkelerine uygun biçimde oluşturulamamasını görüyor.
Kalbî ve edebî yazılarıyla tanıdığımız Selim Gündüzalp de, bu ay “Bütün dünya benim olsa gamım bitmez nedendir?” diye sorduğu yazısında, dünyanın tüm lezzetlerinin nasıl bir hiç hükmünde olduğunu söyledikten sonra tam bir yakarış diliyle yakarıyor Rabbimize: “Dil Senin, damak Senin, akıl Senin, mide Senin, şuur Senin, her şey Senin, Senin Allahım. Bismillah deyip başlamayı, Senin gönderdiğini düşünüp, şükredip, Senden bilip, hamd etmeyi nasip et bize. Amin.”
Şimdi, dergimizin burada sayamadığımız daha pek çok incelikli yazı ve hazır sayfalarıyla sizi baş başa bırakıyoruz.
Bir dahaki ay buluşmak dileğiyle...
İnsanlığın bittiği yer Yine Ortadoğu... Yine kan... Her tarafta kan ve yıkım...…
Eski devirlerde insan, küçük bir mahalle bakkalında sakin sakin alış-veriş yaparken, günümüz…
Yapılan araştırmalara göre Türk halkının yüzde kaçı mutlu: %48,5 ••• Aynı araştırmaya…
Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir... Sonun başlangıcı yoktur... Gülün, eğlenin, bir…
‘O’ HARFİ O harfi, M.Ö. 1300 yıllarından itibaren kullanılmaya başlanmış ve o…
TECRÜBE KAZANMAK Biz bir hata yapınca, kendi kendimize düşünürüz: “Bu bana iyi…
İnsanlık tarihinde gençlik hiç de küçümsenmeyecek bir rol oynamıştır. Bunun bir örneği,…
Yaratılış ya da fıtrat, bugünün insanına çok da fazla anlam ifade etmiyor.…
Delikli kalburda su durmaz... Hayatımız delikli bir kalbur, bir süzgeç gibi... Süzüp…
Peygamber aleyhisselamın saadetli hanesinin yakınında evi bulunan bir komşusu vardı. Bir gün…
Zaman puslu bir nehir gibi akıyor içinden. Kıyılarını bilmiyorsun. Nerede başladığını bilmiyorsun.…
“Istakozlar, akrabalarının hasta olduğunu anlamakla kalmıyor, onları karantinaya alarak kendilerini koruyor...” …
Dünya nüfusu sürekli artıyor. Tarım alanları hızla azalıyor. Doğal olarak araştırmalar tarımda…
Metal atıkların arıtılmasında çok iyi tanıdığımız bazı bitki türlerinin kullanıldığını biliyor musunuz?…
DALKAVUK Sokrat, asla hoşlanmadığı dalkavuk türü adamlardan biriyle konuştuktan sonra: “Söylediğim bu…
Sıcak bir yaz günüydü. Vakit öğleyi geçmiş, ikindiye doğru meyletmişti. Ben de…
GÜLÜMSE Her hâdiseyi tebessümle karşılayan bir adama: “Eh, hayatta muvaffak olduğun için…
Sevgi, insan ruhuna takılan binlerce histen bir tanesi. İnsan, bedenindeki her organı…
Meşhur Osmanlı tarihçisi Defterdar Sarı Mehmet Paşa, Zübde-i Vekâiyât isimli eserinde 1656-1694…
Bilim dünyasında bizim uzay boşluğu olarak bildiğimiz boşluk kavramı âdeta canlandı. Bilim…
“Hazzın psikodinamiğini ben ‘ölümden kaçış’ olarak özetleyebilirim. İnsan neden hazza bu kadar…
Mecnun Leyla’sının köyüne gitmek için, dişi bir deveye bindi. Bir süre yol…
İnsan büyük bir şeydir ve içinde her şey yazılıdır. Fakat karanlıklar ve…